“2019’da emin olun, hiç karamsar olmanıza gerek yok. 2019’da biz bir tarih yazacağız.” ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Herkes bundan kesinlikle emin olsun, 2019’da Türkiye’nin kaderini değiştireceğiz. 2019’da önümüzde iki seçenek var. Ya otoriter rejim ya demokratik rejim. Yani bunun partiyle bir ilgisi yok.
Yok CHP imiş ya da Saadet Partisi’ymiş ya da HDP imiş, MHP imiş… Her vatandaş düşünüp sandığa gidiyor. Ben bu ülkede demokrasi mi istiyorum yoksa eli sopalı bir adam mı istiyorum? Tercihi buna göre yapacak. Demokrasi isteyenlerin çoğunlukta olacağını hepimiz biliyoruz ve kabul ediyoruz. Dolaysıyla şunu rahatlıkla söyleyebilirim. Bizler, ülkesini, bayrağını seven bizler, vatanını seven bizler, 2019’da hep birlikte, farklı siyasal görüşlerde olanlar hep birlikte bir demokrasi destanı yazacağız. Bundan en ufak bir endişem yok.”
“Bugün Türkiye demokratik açıdan pek çok düzenleme yapmak zorundadır.” ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, “Yargı bağımsızlığını sağlamak zorundadır. Saydam bir devlet yapısı oluşturmak zorundadır. Kadın erkek eşitliğini, medya özgürlüğünü sağlamak zorundadır. Eleştiriye tahammülü siyasetçinin içselleştirmesi lazım. Eleştiri geldi diye insanların suçlanması asla doğru değildir.” şeklinde konuştu.
- yüzyılında sadece dar bir çevrenin verdiği bilgilerle ülkeyi yönetmenin doğru olmadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, “Demokrasilerde var olması gereken denetleme dengesinin de çok iyi korunması gerekiyor.” görüşünü dile getirdi.
“Bizim insanımız üçüncü sınıf demokrasiye mi layık?” diye soran Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
“Hayır. Bizim insanımız birinci sınıf demokrasi istiyor. Elbette demokrasi sürekli gelişen bir kavram. Geliştikçe biz de kendi demokrasimizi geliştirelim. Katılımcı demokrasi, çağdaş bir demokrasi, uygar demokrasi, bizim de arzu ettiğimiz kurallardır. Tam tersine, biz demokrasiye katkı verirken düşünce özgürlüğünü de geliştirmiş olacağız. Her insan düşüncesini özgürce ifade edecek. Kimse düşüncesinden dolayı suçlanmayacak.” Chatham House’da yaptığına benzer bir konuşmayı Türkiye’de yapıp yapamayacağının sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, “Elbette yapabilirim. Burada yaptığım konuşmaların çok daha ağırını Türkiye’de de yapıyorum. Türkiye’de sanki hiç konuşmuyormuşum gibi değil. Tam tersine daha ağır, buradakinden daha ağır ama ben ülkede yaşanan antidemokratik bütün kuralları rahat bir şekilde her yerde her ortamda dile getiriyorum ve getirmeye devam edeceğim. Benim böyle bir görevim var, böyle bir sorumluluğum var. Halka karşı bu sorumluluğum var, bunu yerine getireceğim.” diye konuştu.
Türkiye-ABD ilişkileri ile ilgili bir soruya Kılıçdaroğlu, “Türkiye -ABD ilişkilerinin stratejik olduğu, önemli olduğu, tarihsel derinliği olduğu ifade ediliyor, bunların hepsi doğrudur. Biz sadece Türkiye’nin ABD ile değil, Türkiye ile bütün ülkelerin dost olmasını isteriz.” yanıtını verdi.
“Bütün komşularımızla iyi ilişkiler içinde olmak isteriz.” diyen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: “Elbette ülkelerin çıkarları vardır ama bu çıkarların ilişkilerde denge şeklinde ele alınıp değerlendirilmesi gerekir. Tek boyutlu bir ilişkinin ülkelere zarar vereceği kanısındayız. Dolayısıyla biz Türkiye-ABD ilişkilerini önemsiyoruz ama bu ilişkilerin karşılıklı çıkar denkliği içinde sürdürülmesi bizce önemli.”