Daha sonra yapılan görüşmelerde ise Mart 2019’dan sonra uygulanmaya başlanacak ve iki yıl sürmesi beklenen bir geçiş süreci üzerinde durulmaya başlandı.
İki yıllık geçiş süreci boyunca tamamlanamayan anlaşmalarda tamamlanma sağlanması hedefleniyor.
Avukat Serpil Ersan, konuyla ilgili gazetemize şu açıklamalarda bulundu:
“Biz, ‘normal kurallar’ çerçevesinde başvuru yapmak isteyen kişilerin, başvurularını Mart 2019 tarihine kadar gerçekleştirmelerini tavsiye ediyoruz. Ankara Anlaşması ile ilgili yükümlülüklerin geçiş sürecinde uygulanıp uygulanmayacağı konusunda şu anda bir belirsizlik söz konusu.
“Türkiye, Brexit sonrası ticari anlaşmalar açısından İngiltere için oldukça önemli ve İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden çıkmasından sonra Türkiye ve İngiltere arasında iyi ilişkiler kurabilmek adına Ankara Anlaşması ile benzerlikler gösteren bir anlaşma da yapılabilir.
Buna rağmen, yeni bir anlaşma olursa bu yeni anlaşmanın Ankara Anlaşması’ndan daha mı iyi yoksa daha mı kötü olacağı konusunda kaygılarım var. Bu durum, anlaşmanın görüşüleceği süreçte kimin elinin daha güçlü olduğuyla alakalı olabilir.”
İçişleri Bakanlığı’nın 16 Mart 2018 tarihinde süresiz oturum başvurularının durdurulmasına yönelik aldığı kararla ilgili de gazetemize değerlendirmelerde bulunan Avukat Serpil Ersan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İçişleri Bakanlığı’nın aldığı karar, Ankara Anlaşması açısından kaygıları olan kişiler için yeni bir aşamaya tekabül ediyor. 16 Mart tarihinden itibaren süresiz oturum başvuruları durdurulmuştur ve bu karar oldukça kaygı vericidir.
“Hükümet tarafından bu karar hakkında önceden açıklama yapılmaması ve aniden başvuruların durdurulması, büyük bir mağduriyet yaratmış durumda. Gelecek planlarını Ankara Anlaşması’na göre yapmış olan insanları müthiş bir belirsizlik içinde bırakan bir karara imza atılmıştır.
“Başvurularını yakın zamanda yapmaya hazırlanan ve bu karar sonrasında bize danışmaya gelen kişilere henüz verecek bir cevabımız yok çünkü bu konuda açıklama yapılmadı. İnsanlara ‘şu anda belirsizlik var ve beklemeniz gerekiyor’ demekten öteye gidemiyoruz ve bu kesinlikle kabul edilemez bir durum.
“İçişleri Bakanlığı’nın bu kararı almasına yol açan süreçten bahsedecek olursak, Ankara Anlaşması kapsamında ‘standstill clause’a dayanarak, bu anlaşmanın tek taraflı değiştirilemeyeceğine dair bir vurgu var.
“Bu noktada, süresiz oturuma başvuran bir kişinin bu anlaşmaya eşini dahil edip edemeyeceğine dair bir anlaşmazlık sonucunda bu konu mahkemeye taşındı. Aydoğdu davasında yaşanan ilginç bir gelişmeyle, davanın hakimi, ‘bırakın bu süre sonunda başvuru yapan kişinin ailesini, aslında başvuru sahibinin bile dördüncü yılın sonunda süresiz oturum hakkı olmaması gerekir’ dedi.
“İçişler Bakanlığı’nın da bu karar sonrasında attığı adımlarla başvurular uzun bir süre boyunca bekletilmeye ve büyük bir belirsizlik yaşanmaya başlandı. Sonrasında ise insanları mağdur etmemek için başvurular tekrar başlatıldı ve tam da herkes belirsizliklerin ortadan kalktığını düşünürken, göçmenlik karşıtı politikalar nedeniyle göçmenler günah keçisi olarak gösterildi ve bunun üzerinden politikalar yürütüldü. Yani, alınan kararın İngiltere hükümetinin göçmenlik karşıtı politikalarıyla bağlantılı olduğunu düşünüyoruz.”
Avukat Serpil Ersan, sağlık ve eğitim gibi konular oldukça sıkıntılıyken, hükümetin göçmenlik politikalarına öncelik vermesinin oldukça üzücü bir durum olduğuna da sözlerine ekledi.