Türkiye’de ve dünyada sol partilerin duruşu, ekonomiz krizlerin nedeni ve ÖDP’nin yeri konularında Eurovizyon’a açıklamalarda bulunan Alper Taş, İngiliz İşçi Partisi lideri Jeremy Corbyn’in son dönemde seslendirdiği ‘kamulaştırma’ çıkışlarını takip ettiklerini kaydetti.
İşte Alper Taş’ın açıklamalarından satır başları: “Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) 1996 yılında, özgürlükçü, demokratik planlamaya dayalı, anti militarist, cinsiyetçi olmayan, ekolojist bir Sosyalizm anlayışını sahiplenen bir parti olarak kuruldu.
Doğal olarak bugüne kadar o fikirleri korumaya alıştık. Bugün gelinen aşama ve safhada bu fikirlerimizin doğruluğuna inanmakla birlikte aradan geçen zaman içerisinde, özellikle sovyet bloğunun dağılmasından sonraki süreçte sosyalizmin yaşadığı ideolojik sorun doğal olarak bugün de devam ediyor.
Bütün dünyada kapitalizmin emperyalizmin yaşattığı bir ekonomik kriz var. Bu kriz karşısında sosyalizme ve sola dair fikirler, bu ideolojik seçeneği yeterince geliştiremediği ve güçlendiremediği için malesef bu ekonomik krizin sonuçlarından; bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de sağ, milliyetçi, ırkçı, faşist hareketler nemalanıyor. Malesef bu politika tablosu muhafazakar, islamcı, faşist ve dikdatörel eğilimler öne çıkartıyor. Zaman malesef böyle bir zaman.
Biz dünyanın geldiği aşamada, emperyalist, kapitalist sistemin içine girdiği süreç itibarıyla artık sağa ait değerlerin bütünüyle, miladını doldurduğunu; sola ait dayanışma, paylaşma, eşitlik, özgürlük değerlerinin gelişeceğine, güçleneceğine inanıyoruz. Çünkü insanlığın geleceği bu tür değerlerin yaşamasına bağlı. Bu kültürün yaşamasına bağlı, yoksa sağın fikriyatı insanı insanlıktan çıkartıyor, doğayı tüketiyor. Bütün dünyayı bir ekolojik krizle yüz yüze bırakıyor.
O yüzden biz dünyanın geleceğinin her şeye rağmen sosyalizmde, solda olduğunu; insanın insanlığı için sola ve sosyalizme ihtiyacı olduğu fikrindeyiz. Bu inadımızı, fikrimizi, güçlendirmeye çalışıyoruz.
İNGİLTERE İŞÇİ PARTİSİ SOL VE SOSYALİZM
Dünyada sol fikriyat yeterince ortaya koyabilmiş değil. İngiltere’de adı sol olsa bile İşçi Parti, merkez sağ ve neo liberal politikaların hep taşıyıcısı oldu. Tony Blair gibi savaş çizgisini yürüten bir siyasetçiyi çıkardı. Neo-Liberalizmin beşiği olan İngiltere’de kamulaştırma fikrini ortaya koyması bile önemli. Çünkü özelleştirme dönemi dünyada sona erdi. Özelleştirmenin işsizlik, yoksulluk, yolsuzluk, güvencesizlik getirdiği ortaya çıktı. Dolay olarak kamuculuğu yeniden sahiplenmek gerekiyor.
Kamusallığı savunmak gerekiyor. Özellikle halkın gündelik hayatını belirleyen eğitim, sağlık, ulaşım, enerji gibi kritik alanlarda kamunun ne kadar önemli olduğunu, yaşanılan özelleştirme süreçlerinden sonra gördük, yaşadık.
İNGİLTERE İŞÇİ PARTİSİNE BAKIŞ
Jeremy Corbyn ile temasımız yok ama izliyoruz. Çünkü dünyadaki sol siyaseti takip etmeye çalışıyoruz. Corbyn’in bizim açımızından önemli yanı, özelleştirmenin bayraktarlığını yapan ‘Thatcher İngilteresi’nden, farklı bir noktada… Bugünkü konjöktürde kamulaştırmayı gündeme alması önemli birşey. Bunun ne düzeyde karşılığı olacak bunu zaman gösterecek. Mevcut kapitalist sistemin girdiği krizin bir nedeni de özelleştirmedir. Özelleştirme aynı zamanda krizin nedenlerinden biridir.
Bu anlamda İngiltere İşçi Partisi içindeki tartışmaları izliyoruz ama İngiltere İşçi Partisi ve lideri Jeremy Corbyn ile özel bir temasımız söz konusu değil.
Biz ÖDP olarak Avrupa Sol Partisi’nin Türkiye’deki üyesiyiz. Avrupa solunun içindeki farklı kesimlerle iletişim içerisindeyiz.
ÖDP VE SOL TÜRKİYE NEDEN DESTEK BULMADI?
Türkiye’nin kendine ait özgünlüğü var, din faktörü var. Siyasal islamcılar, sağ partiler dini istismar ederek, sömürerek varlık gösteriyorlar ve buna dayanıyorlar. Kürt savaşının yarattığı sonuçlar da tersinden Türkiye’de milliyetçiliği geliştirdi. Biz bu kısır döngüyü aşamadık ama bu durum aşamayacağımız manasına gelmiyor.
TÜRKİYE YEREL SEÇİMLERİNDE TAVIR
Bizim yerel seçimlerde tavrımız belli… Seçime gitme hakkımızı elde etmek için geçmişte çok uğraşmadık. Çünkü biz AKP’nin kaybetmesi açısında genelde seçime girmeme eğiliminde olduk. Çünkü AKP’nin bir başkanlık rejimi inşa etmesinin önüne geçmek açısından kendimizi çok ortaya koymadık. Şimdi engelleme dönemi bitti, yeni bir rejim kuruldu. Biz bu seçimlerde sola dair değerleri, fikirleri Türkiye çapında anlatmayı önemsiyoruz. Belediye başkanlıkları seçimlerinde AKP’nin adaylarının karşısına çıkmak için ortak adayları destekleyeceğiz. Bütün adayların tepeden atanmamış, halkın ön seçimiyle belirlenmiş adayları hepimizin adayları olarak AKP’nin adaylarının karşısına dikelim fikrindeyiz.
Biz tabanda bu basıncı geliştiriyoruz. Birçok bölgede ön seçim talep eden bildiriler dağıtıyoruz. AKP karşısında solda duran siyasetlere de ön seçim temelli ortak adaylar çıkarmanın AKP’yi yenebilmeninen önemli yollarından biri olduğu düşüncesiyle hareket ediyoruz. Ama böyle bir yaklaşıma malesef olumlu yanıt verebilen bir tablo yok. Siyaset şöyle bir şeydir; Kendi fikrinizi, doğrunuzu anlatabilmek önemlidir. Bizim açımızdan yerel seçimler, şunu bunu yukarıdan belirleme seçimleri değil, aşağıdan halkın kendi kararını verebileceği, kendi meclisleri ile kendi yönetme anlayışlarını geliştirebileceği demokrasi pratikleridir. Bizim düşüncemiz budur.
Biz siyasette felsefemize ve düşüncemize aykırı, pragmatik, faydacı, oportunist siyasetlerden olabildiğince uzak durmaya çalışıyoruz.
Kendi hülyalarımıza, felsefemize siyasette pratikler geliştirmeyi kendi açımızdan bir ilke meselesi haline getirmişiz. Bir partiyi desteklemekten öte, ön seçim olan yerlerde CHP’den aday olabilir. İşin özüne uygun olduktan sonra o parti belediye başkanlıklarında pek ala CHP olabilir. Ama nasıl bir siyasetin ürünü olarak çatı olabilir önemli olan budur.”