Öncelikle beni takip eden tüm okuyucularıma teşekkür ederim. İyi ki varsınız. Uzunca bir süredir Londra’da idim.
Bir kaç gün önce biraz tatil yapmak için İstanbul’a geldim. Geçen haftalarda Olay gaze tesini ziyaret ettiğimde bir top lantıya denk geldim. Bir sandalyeye ilişip toplantının bitmesini planlarken gazetenin müdürlerinden Akay bey “yazarımız Nes lihan hanım” diyerek beni diğer lerine takdim etti. Tanıştığım ki bar bir hanımefendi Limasollular Derneği UK başkanı Arife Retvan imiş. Beni fotoğrafımdan tanıdıklarını, yazılarımı takip ettiklerini ve İngiltere’de Türkçe konuşan toplumlara yönelik etkinliklerinde dönem dönem yazılarımı çoğaltıp dağıttıklarını ve yazdık larımdan ilham aldıklarını anlattı. Sevgi ile elimi tutup bunları iletmesi, beni tanıması gerçekten mutluluk verici idi. Ünlü olmak, daha çok tanınmak benim amaçla rım değil ancak amaçlarıma ulaş mak için araçlar olabilir. Amacım ise insanlara ve özellikle Türkçe konuşan kadınlara kendi hayatım daki hatalardan, tecrübelerden, ilhamlardan edindiğim faydalı farkındalıkları objektif olarak aktarabilmek.
“Dilerim herkes bir gün zengin ve ünlü olur ve hayalini kurduğu her şeye kavuşur; böylece aranılan cevabın bu olmadığını anlar. (Jim Carrey)“
Bu aktarımlar benim mükem mel olduğum anlamına gelmiyor tabi ki! Ama üretmek ve ürettik lerinin görülmesi, aktarabilmek ve bunların takdir edilmesi bir kadını mutlu edebilecek hayat değerleri. Hayatta hiç bir şeyi bilemem ama bu konuda eminim. Kadınlar küçük büyük fayda üretmeli.
Kendilerine ait bir hayat amaçları ol malı. İşte bu bence hayat enerjisi nin kendisidir. Mutluluktur. Bunu beklentisiz olarak, coşku ile ya parken bir de pozitif geri dönüş al mak sizin için doğru yolda olduğu nuzu gösteren en büyük işarettir. Duygusal Açlık… “Yoksul insanlar kendi kendine açlık çeker. Zengin insanlar çok pahalı bir şekilde ve profesyonel rehberlik eşliğinde açlık çeker…” Bu hafta bahsetmek istediğim konuya geçmek istiyorum. Sağlıklı yemek konusu etrafımda bir çok insanın sürekli üstünde durduğu bir konu. Bunun için detokslar, diyetisyen eşliğinde kişiye özel diyet listeleri, öğünlerde ne yen mesi gerektiğinin ölçüsüne kadar hesaplanması söz konusu. Ben di yetisyen değilim fakat sağlıklı ya sam konusunda ciddi araştırma yapan bir yaşam terapisti olarak birkaç noktada düşüncelerimi yazmak isterim. Hayatımın bir çok döneminde zayıfken, özellikle Londra’da ge çirdiğim öğrencilik dönemimde ciddi şekilde kilo almıştım.
Bu kilo kesinlikle yediğim gıdaların içeriklerinin değişmesinden kay naklıydı. Londra’da yediğim şe kerli cereal çeşitleri, cipsler, ha zır yemekler ve kurabiye çeşitle rinin çok olması, sağlıklı yemek pişirmeyi bilmiyor oluşum tüm yeme düzenimi alt üst etmişti. Bir de buna Londra’nın kasvetli havasından kurtulmak için sürekli kahve, çay, kolalı içecekler eklen mişti. Mutlu olmak için sürekli şekerli gıdalara yönelmemin doğal bir sonucu olarak insülin değer lerim birden çıkarken sonra ani düşmesi ile yeniden acıkmak ekleniyordu. Bu kısır döngü devam ederken farkında olmadan gittikçe kilo alıyordum. İstanbul’a döndü ğümde hemen çok iyi bir hasta nenin diyetisyenine gitmiştim. Tiroid, seker gibi testler yapıldıktan sonra her hangi bir sağlık prob lemi olmadığı anlaşılmış ve buna göre bana bir diyet listesi hazır lanmıştı. Beş öğünden oluşan bu listeye göre her şeyi saati saatine yemek zorunluğum vardı. Saatleri ayarlamak, yiyecek listelerime uy mak beni gittikçe daha çok stres yapıyordu ve yemek isteğim ar tıyordu. Bazen de acıkmadığım halde listeme uymak için bir şey ler yemek zorundaydım.
Tüm tatlı krizlerimi karşılayacak yiyecek ve içecekler diyet dediğimiz tatlandırıcı içeren ürünlerdi. Tabi bu ürünlerin aslında çok da masum olmadığını o dönem bilmiyordum. Zero şeker yazan her şeyin sağlıklı olduğuna dair medyanın, sistemin verdiği yanlış algı maa lesef bende de vardı. Aklım sü rekli açlık, tokluk, mide, kilo ile meşguldü. Bir şeye ne kadar çok olumsuz enerji yüklerseniz onu o kadar çok büyütürsünüz misali ben de kilo vermek gibi olumlu bir sonuç olmuyordu. Ne zaman ki ben listeyi boş verip vücudumun doğal saatine bıraktım kendimi işte o zaman bir mucize oldu.
Sanırım öncelikle şunu bilmek şart. Sağlıklı beslenmek için duygu sal sağlık çok önemli. Duygusal açlıklarımızı yemek ile mi doyu ruyoruz önce bunu bir tespit et mek lazım. Sonra besin gruplarını bilmek, proteine ağırlık verirken yeterli derecede sağlıklı grupta olan doymamış yağ almak, şekeri azaltırken karbonhidratı dengeli seviyelere getirmek. Alkol alımını neredeyse sıfırlamak, bol su ve yeterli uyku sağlıklı bir kilo için olmazsa olmazlar. Bir de bunların üstüne yeterli derecede hareketli yaşam eklenirsene ala. Vücudunuz size güçlü bir kah valtı sonrası ne zaman acıkacağını zaten bildirecektir.
Tüm bunları yaptığınızda ise her hangi bir fi ziksel/ psikolojik sağlık veya hor monsal probleminiz yok ise kilo nuzda büyük dalgalanmalar görmeyeceksiniz. Odağınızı başka alanlara üretmeye, yaratmaya, spora, yürümeye ve doğaya çevirin. Kendi vücudunuzu olduğu gibi sevin ama sağlığı ihmal etmeden yapın bunu.
Sevgi ve sağlıkla kalın…
email: info@nlondon.com
- Kendiniz Olma Alışkanlığı…
- Hayata Dair…
- Zihin, Duygu ve Beden Bağlantısı…
- 25. Kare Tekniği ve Subliminal Mesaj Nedir?
- Hayata Dair…
- Kadının Bilgeliği…
- Para Koçluğu Nedir?
- Geçmişim, İzin Ver De Gelişeyim…
- Yürek Isıtan Görüntüler Lazım…
- Motive Eden Film Önerilerim…