Kıbrıs’tan Londra’ya göç her ne kadar bir asır gerilere gitse de yoğunluk 1950’lerin ikinci yılında görülür. Gelenler geldikleri bu yeni ülkeden memleketlerindeki varolma mücadelesine omuz vermişler. Keşke Kıbrıs 1950 öncesinde olduğu gibi barış adası olarak kalsa, Türkler ve Rumlar kardeşçe yaşamlarını sürdürebilselerdi. Adayı karıştıranlar bambaşka bir konu.
Avrupa’daki en eski Türk derneği Kıbrıs Türk Cemiyeti’nin (KTC) efsane başkanı Mustafa Gençsoy da Londra’dan Kıbrıs’taki mücadeleye omuz veren öncü isimlerden. Gençsoy 42 yıl KTC’de başkanlık yapması eleştirilebilir ama çerçevenin bütününe bakıldığında yaşamını Kıbrıs’ta adil bir çözüm için adamasına saygı duyulmalı.
Türkiyelilerin henüz yeni Londra’ya gelmeye başladığı 1970’lerde, Kıbrıslı toplum içinde sol ve sağ bölünme yaşanır. Sağın örgütlenmesinde Ramadan Güney, Asil Nadir ve Türkiye’den de Kıbrıs kökenli Alpaslan Türkeş orkestra şefliği yaparlar. Kıbrıstaki milli mücadeleyi milliyetçi mücadeleye dönüştürmek için işbirliği yapan bu üçlü, İslamı da referans gösterir. Üstelik ABD’nin komünizme karşı yeşil kuşak projesine de sırtlarını dayarlar. Bu projenin finansörü Arap şeyhlerinden alınan petro-dolarlarla ilk Türk camiisi ve günümüzde MHP’nin kullandığı Green Lanes’de bina satın alınır. Küçücük adadaki Türkiye, Yunanistan ve İngiltere bir yana, ABD, Rusya ve AET’den (AB’nin eski adı diyelim) sonra Araplar da bu sorunun düğümlenmesine ilmik atmış olurlar.
KTC’de Mustafa Gençsoy ve KTC’nin kalemşörü şair Osman Türkay’ın milli mücadeleyi milliyetçi davaya dönüştürme çabalarına karşı çıktığı görülür. O kadar ki Osman Türkay’ın ateşli yazıları ve Gençsoy’un dik duruşu milliyetçi cepheyi oldukca rahatsız eder. Arşivlerden Ramadan Güney’in Türkay’ın yazılarını Rauf Denktaş’a şikayet ettiğini anlıyoruz.
Bir gazeteci olarak Mustafa Gençsoy’un toplumun gelişiminin farkında olan isimler arasında olduğunu düşünüyorum. Gençsoy bir sosyolog ya da bir toplum bilimci değildi ama bir cemiyet yöneticisiydi. Teoriden çok yaşamın pratiğinin içindeydi.
KTC ve Gençsoy’un “1980’lerde sağ kanadı toplayan İngiltere Türk Dernekleri Konseyi ile yıldızlarının barışmamasının bir nedeni de budur” diye düşünüyorum. KTC, kendi ideolojisini yaratma uğraşısının yanısıra Kıbrıs’a ve topluma yönelik çalışmalarını da sürdürür. Topluma yönelik çalışmaları arasında ilk “Türkçe Cumartesi Okulları”nın yaşama geçirilmesi oldukca önemli sayılır… Ayrıca Gençsoy KTC’nin kapılarını 1974 Wimpy grevinin kahramanı işçilere açması da unutulmamalı. O dönemin McDonalds’I sayılan 100’den fazla Wimpy şubesinde sömürülen yüzlerce toplum üyesi işçi KTC’de örgütlenir ve grev sonrasında haklarını da söke söke alırlar.
KTC Başkanı Gençsoy bu çalışmaların ötesinde toplumsal çalışmaları kendi maddi çıkarlarına yontmaya çalışanlarla da uğraşır. Ne yazık ki bu tür virüsler her dernekte her zaman var olacaktır. Toplum dediğimiz tıpkı bir canlı organizma ha uşaklar. Haliyle bu organizmalar virüsleri de içerecek değil mi? Ne zaman virüsler üste çıktı işte o zaman kötü, çünkü organizma hastalanacaktır. Mustafa Gençsoy’un 86 yıllık yorgun yüreği şimdi Chelsea and Westminster Hospital’da (4 Floor Edgar Horne Ward Bay) tedavi görüyor. Hani ziyaret etmek isterseniz öğleyin 2-8 arası izin veriyorlar. Gençsoy’un düşüncelerine ya da yaptıklarına katılır ya da katılmazsınız bilmiyorum ama yaşamını Kıbrıs’a ve üyesi olduğumuz bu topluma adaması derin bir saygıyı hak ediyor.
Mustafa abiye geçmiş olsun diyorum…
- İki ülkede belediyecilik karşılaştırması (II)
- İki ülkede belediyecilik karşılaştırması (I)
- İngiltere laikliği sağlamlaştırıyor
- Emekli WASPI kadınlarının zaferi…
- İngiltere’nin simgesi Minilerin tasarımcısı: İzmirli Alec
- Kral Charles ve bir yoksul hastalığı olarak kanser…
- Ahhh Kate Osamor bir çuval inciri berbat ettin!
- Yurtdışındaki vatandaşların oy hakkı olmalı
- İngiltere havalimanlarındaki sıvı yasakları
- Tottenham Park Mezarlığı’nda sorun çözülüyor mu?