İş yapmanın zor taraflarından biri işçi çalıştırmak derler. Doğru işçiyi bulup verimli çalıştırmak tüm işverenlerin en büyük problemidir. Madalyonun diğer tarafından bakıncada çalışanlar çok dertliler. En iyi işi en yüksek fiyata, mümkünse en az mesai harcamak suretiyle yapmak istiyorlar. Çalışanla çalıştıran arasında devam eden bu çıkar çatışması binlerce yıl devam edip gelmiş.
Böyle yaman çelişki içinde, iş yapmakta, işçi çalıştırmakta zor zanaatır. Hizmet sektörünün çok geniş olduğu Londra’da bir çok iş yeri çalıştıracak elemen bulmakta zorlanıyor. Diğerlerini geçtik, Türkiyeli işçilerde çalışacakları iş konusunda çok seçiciler. Bu günlerde iş arayanlara çok fazla rastlamıyoruz fakat işçi arayanlar her yerde. Bizim Olay Gazetesi’nin pek çok sayfası bu iş için ayrılmış durumda, kalacak yer olanağı bulunan iş teklifleri sunulduğu halde vasıfsız işçi bulmak dahi kolay değil.
Brexit Referandumu’ndan sonra İngiltere’nin AB sürecinden çıkma yoluna girmesi, göçmenlerle beslenen İngiltere’nin ‘kendi ayağına sıkmasına’ yol açtı. Emlak ve bankacılık yatırımları azaldı, ekonomiyi ayakta tutan göç dalgaları, belirsizlik nedeniyle piyasayı durağanlaştırdı. Göçü sadece ucuz iş gücü olarak düşünmemek gerek, büyük yatırımcıların gözdesi olan Londra eski cazibesini korumuyor. Elli milyar boşanma tazminatı ödeyeceğimiz söyleniyor ama daha ‘dağınık saçlı Boris Johnson’ dahil kimse tam olarak nelerle karşılaşacağımızı bilmiyor.
Bu yazının konusu Brexit değil, uzmanlar bu konuya daha çok kafa yoracaktır. Bu yazıda ele almak istediğim şey işçi bulmakta zorlanan işyerleri. Bizim topluma ait işyerleri zorlanıyorsa, diğer toplumlar ve sektörler haliyle zorlanıyordur. Yeme, içme, pişirme ve servis gibi çokta fazla ustalık gerektirmeyen catering sektöründe çalışan bir çok işyeri, garson ve şefler başta olmak üzere çalıştıracak eleman bulamıyor. Son beş yılda Romanyalı ve Bulgaristanlı güçmenler İngiltere’ye gelmeseydi, onların yaptığı işleri kimler yapardı acaba? Zorlaşan koşullar ve daralan piyasa nedeniyle patronlar mümkünse aynı işi en ucuz ödediği insanlara yaptırmak istiyorlar. Değil yerliler, İngiltere’de uzun süre yaşayan göçmen kökenli insanlara da bu koşulları kabul ettirmek kolay değil. Her zaman genç, enerjik ve yeni iş gücüne ihtiyaç duyan kapitalist sistem, aslında güçmenleri sever. Rekabetçi ortam yaratmak artan işgücü maliyetlerini dengelemek, yeni müşteriler yaratmak sistemin ihtiyacı oldukça uyguladığı bir yöntemdir. Bu nedenle Ankara Anlaşması gibi ülkeye göçmen kabul etme yolları açık kalmak zorunda.
Büyük fabrikaların bulunmadığı İngiltere’de bir çok insan küçük işletmelerde kendi işlerini yapıyor. İnşaatçılar, şoförler takeaway işletmeleri, küçük cafe ve market işletenleri, tek başlarına ya da ailecek çalışmak suretiyle kendi işlerini sağlıyorlar. On kişiden fazla işçi çalıştıran işyerlerinin eleman ihtiyacı, orta ve büyük işyerleri zorlamaya başladı. Ağır gelen vergiler, daralan cirolar ve gelecek hakkındaki belirsizlikler nedeniyle zorlanan bir çok işyeri kapanma sinyali veriyor. Gezdiğimiz sokaklarda beş yıl öncesine göre kiralık işyeri sayısında büyük bir artış göze çarpıyor. Piyasayı ateşleyecek önlemleri almak ve beş on yıl sonrasını hesaplayabilmek hükümetin görevi. Günü kurtarmak için yaptığınız AB’den çıkış referandumu bizi bu günlere getirdi. Ya bir yol bulun yada yoldan çekilin…..
- İşçi Partili adayların kazanma şansı yüksek…
- Irkçılık Farklı Şekillerde Ortaya Çıkan Bir Hastalıktır
- Sokağa çıkma yasağını kaldırmanın yol haritası
- İngiltere, Türkiye arasında seyahat yasak değil ama çok zor
- Kripto Para Piyasasında Neler Oluyor?
- Sokağa Çöp Atmak Alışkanlık Haline Geldi
- 6 Mayıs 2021 UK Seçimlerinde Herkes Galip!
- 6 Mayıs 2021 Seçimleri
- İlk Defa Ev Alacaklara Kolaylıklar!
- İngiltere ‘açılımında’ yeni yol haritası