
Yaz geldi Londra’da festival mevsimi açıldı. Neredeyse her hafta sonu bir festival var. Londra’da yaşayan diğer toplumların genellikle bir tek kültür festivalleri var, bizdeki kültürel zenginlik ve farklılık festivallerde de karşılığını buluyor. Tüm büyük dernekler ya da inanç kuruluşları kendi festivallerini düzenlemeyi tercih ediyorlar. Oldukça zahmetli bir iş ve büyük bir organizasyon olan festivallere destek vermek en azından ziyarette bulunmak, yapılan emeklere saygının gereği olacaktır.
On yıl önce sadece DAY MER’in festivali vardı, şimdilerde genişleyen ve örgütlenen toplumun doğal sonucu festival sayısında artış var. Mayıs, Haziran, Temmuz ayları İngiltere’de yaşayan bizim toplum için festival sezonu oldu. Kıbrıslı Türklerin yoktu, onlarda başladılar, hatta iki festival bir hafta arayla yapılıyor. Çok festival olmasının kuşkusuz kimseye zararı yok. Fakat festival düzenlemek oldukça pahalı ve çok emek gerektiren organizasyonlar olduğu için bir süre sonra ‘metal yorgunluğu’ ve ilgisizlik gündeme gelebilir. Bir park festivalinin maliyeti yüz bin sterline yaklaşıyormuş. Onlarca günüllünün sırtında yürüyen bu büyük organizasyonlar için yine onlarca işyerinden destek almak gerek. Herşeyin kurallar çerçevesinde yapıldığı Londra’da alınan izinler, sigortalar, güvenlikler oto park ve çevre sorunları, sadece bir gün devam eden organizasyon için değer mi sorusunu akla getiriyor. İdealist ve fedekar insanlar görev üstlenmese, inanın bu festivallerin hiç biri yapılamaz.
Topluma ait bazı festivallere bazen mesleğim gereği, bazende eğlenmek için gidiyorum. Bir çok festivalde tekrara düşme aynı klişeleri yapma durumu ortaya çıkmaya başlamış. Kültür ve sanat yaratıcı olmayı gerektirir. Aynı sanatçılar bir kaç yıl arayla Londra’da sahneye çıkıyor. Aynı düzen, aynı organizasyon hatta aynı yemekler. Tekrardan ve göze kulağa hitap eden aynı şeylerden sıkılan insanlar, azalan ziyaretçiler, festivallere olan ilgiyi azaltabilir.
İnsanların genellikle haftanın altı günü çalıştığı, boş günlerinde onlarca birikmiş meseleyi çözdüğü İngiltere’de kendimize ayırdığımız zaman sınırlı. Her şeyi unutup ailece dışarı çıkmak, kendi dilimizde şarkılar türküler dinleme, sucuklu hellimler, gözlemeler yemek insanlara iyi gelecektir. Yukarıda bahsettiğim teknik sorunlar organizatörlerin düşüneceği bir mesele. Ekonomide temel bir kural vardır ve şöyle der; ‘her arz kendi talebini yaratır’. Bu festivaller de ihtiyaçtan doğuyor ve ihtiyaç duyuldukları sürece yaşamaya devam edecekler. Siz keyfini çıkartın vakit buluyorsanız tüm festivalleri ziyaret edin, eminim yıllardır görmediğiniz bir çok arkadaşınızı burada göreceksiniz. Kültürel devamlılığı sağlamak ve asimilasyonu geciktirmek temel amaç üzerine kurulan festivallerde onlarca insan aylarca büyük özveri ile çalışıyorlar. Ekonomik karşılık beklemeden katkı olsun diye maddi destek verenler, izinleri alan teknik ekipler, reklam toplayanlar, yurt içi ve dışından gelen sanatçıların organizasyonunu yapanlar, güvenlik, organizasyon ve daha onlarca çaba bir günlük festival için. İnsanların bencilleştiği ve yalnızlaştığı Londra’da bu tür dayanışma ve etkileşimlerin başka güzel sonuçları oluyor şüphesiz. Bu yaz en az bir festivale gidin, işte siz e bazı festival tarihleri. 3 Haziran Alevi Festivali, 10 Haziran Kübrıs Türk Kültür ve Sanat Festivali(Lee Valley Athletics Centre), 17 Haziran Turkish Cypriot Cultural Festivali,
1 Temmuz DAY MER Festivali
Diğer Yazılar
tüm yazıları- - Boşluk, Belirsizlik, Brexit 11 Şubat 2019
- - Minicab Şoförlerine Dil Zorunluluğu Başlıyor 4 Şubat 2019
- - Gazeteci Necdet Topçu’yu Kaybettik… 28 Ocak 2019
- - İngiltere’de Gıda Bankalarına İhtiyaç Artıyor 21 Ocak 2019
- - 2019’da İngiltere’yi Neler Bekliyor? 14 Ocak 2019
- - Beyin ve Sermaye Göçü 7 Ocak 2019
- - İnsanlar Universal Kredi’yi Sevmedi… 31 Aralık 2018
- - Çalışma vi̇zesi̇ kali̇fi̇ye elemana….. 25 Aralık 2018
- - Si̇vi̇l toplum kuruluşları devleti̇n i̇şleri̇ni̇ üstleni̇yor 18 Aralık 2018
- - Fransa, Sarı Yelekliler Hareketi 11 Aralık 2018
Son haberler

No-deal Brexit halinde et, balık, meyve ve sebze fiyatlarında artış uyarısı yapıldı

Ulusal İstatistik Ofisi (ONS), ülkede geçen yılın ekim, kasım ve aralık aylarını kapsayan döneme ilişkin işsizlik rakamlarını açıkladı.

İngiltere’nin Oxford kentinde yaşayan bir kadın, Batı dünyasında en çok görülen körlük çeşidinin durdurulmasında gen terapisi kullanılan ilk insan oldu.

İngiliz parlamentosunun Konut, Toplum ve Yerel Yönetimler Komitesi, bazı şehir merkezlerindeki alışveriş alanlarının hayalet kasabaya dönmek üzere olduğunu duyurdu.

Konumuz gerek tiyatro, sanat, müzikaller olsun, gerekse de sergiler ve diğerleri… Southbank’de her tarzdan ilgi odağına hitab edecek etkinlik ve mekan bulunuyor. Nitekim, kış aylarının artık azınlıkta kalması ve baharın yavaş da olsa beklenmeye başlandığı şu günlerde, Londra’nın “sokak kültürünün” uyanışına tekrardan tanık edeceğimiz günler çok da uzağımızda değil.

West End Bond Street’te, renklerin ve renklerin hayat verdiği şekillerin adeta dans ettiği bu kaçırılmaması gereken sergide, cam heykeltraşı Dale Chihuly, son eserleri de dahil olmak üzere bugüne kadar büyük rağbet görmüş baş yapıtlarını Londralılarla buluşturuyor.

West End’in her renkten zevke hitap ettiğini bilmeyenimiz kalmadı, nitekim Southampton Street’te bulunan “Eve Bar”, sevgililer günü haftasında sunduğu özel kokteylleri ve menüsü ile, alışılmışın dışında bir romantizm skalası sunuyor Londralılara.

Londra merkezli Türkiye Araştırmalar Merkezi’nin (Centre for Turkey Studies) CEFTUS Britanya parlamentosunda düzenlediği toplantılara hız verdi.