Arapça’da yukarı çıkmak, yükselmek ve merdiven manasına gelen miraç, Hz. Muhammed’in (SAV) göğe yükselerek Allah’ın huzuruna kabul edilmesi olayıdır.
Yaklaşık hicretten bir yıl önce vuku bulan bu önemli buluşma, içinde bulunduğumuz Recep ayının 27. gecesinde gerçekleşmiştir. Olay iki aşamadan meydana gelmektedir. Birinci aşaması olan ve gece yürüyüşü anlamına gelen isra Kur’an-ı kerimde sarahaten açıklanmışken, ikinci aşaması olan Miraç olayı Kur’an’da geçmeyip Peygamber efendimizin hadislerinde anlatılmaktadır.
Konu ile ilgili olarak İsra Suresi’nin birinci ayetinde Yüce Mevla’mız şöyle buyuruyor; “Ayetlerimizden bir kısmını göstermek için kulunu bir gece Mescid-i Haram’dan alıp çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren Allah’ın şanı ne yücedir. Şüphesiz ki O, her şeyi hakkıyla işiten, her şeyi hakkıyla görendir”. Ayeti kerimede Cenabı Allah bu kutsal yolculuğun hikmetini açıklayarak, Peygamber efendimize ayetlerinden bazılarını göstermek olarak ifade etmiştir. Peygamber efendimizin Mekke dönemi oldukça sıkıntılı geçmişti. Bu sıkıntılı dönemlerde ciddi manada bir teselli ve desteğe ihtiyacı vardı. Bu yüzden yüce Mevla onu katına çıkararak vasıtasız görüşmesi onun için çok büyük bir destek olmuştur.
Cibril aleyhi selamın refakatiyle gerçekleşen bu manevi yolculuk sonucunda inananlar için çok önemli müjde ve hediyeler gönderilmiştir. Bu hediyelerin başında hiç şüphesiz müminler için de miraç olan beş vakit namaz gelmektedir. Evet, nasıl ki miraç hadisesinde Peygamber (SAV) yüce Mevla ile vasıtasız görüşmüşse, kul da namaz sayesinde yüce rabbiyle günde beş vakit vasıtasız bir şekilde görüşebilmekte ve ondan dileğini isteyebilmektedir.
Diğer iki hediye ise biri Bakara suresini son ayetleri diğeri ise imanla ölen kişinin yaptıklarının karşılığını gördükten sonra cennete gireceği müjdesidir. Bakara suresinin son ayetlerin de ise Yüce Mevla’nın kullarına, takatlarının üzerinde bir yükü yüklemeyeceği müjdesidir. Bu gece böyle kıymetli olunca onu gereği gibi değerlendirmek her mümin için öncelik olmalıdır. Miraç hadisesini yeniden tefekkür ederek onu yeniden yaşamalı, Yüce Mevla ile olan ilişkiler gözden geçirilmelidir.
Özellikle günümüzde birey ve toplum olarak miraç değerlerine dünden daha fazla muhtaç olduğumuz açıktır. Zira dünyanın birçok bölgesinde devam eden zülüm ve haksızlıklar, insan hakları ihlalleri, haksız yere dökülen kanlar, çocuk ve kadınlara karşı işlenen cürümler düşünüldüğünde, insanlığın miracın getirmiş oluğu değerlere ne kadar muhtaç olduğu görülecektir. Bu olumsuzlukların kaynağı ise beşeriyetin miraç değerlerine uzaklaşması olarak açıklamak abartılı bir yaklaşım olmaz.
Bu yüzden bu gece değerlendirilirken bütün bu olumsuzlukların son bulması ve yeryüzünün halifesi olarak yaratılan insanın tekrar hak ettiği onur ve haysiyetine kavuşması için Yüce Mevla’dan niyazda bulunulmalıdır. Haftaya buluşmak üzere, hayırlı Cumalar.