Musa (Moris) Farhi yalnız bizim toplum için değil doğduğu Türkiye ve yaşadığı İngiltere için önemli bir isim. İçimizden birisi. Şimdi Brighton’da yaşıyor.
Musa Farhi Türk vatandaşı olmakla övünen PEN üyesi bir romance ve romanlarında Türkiye’yi de anlatıyor…
Bir kaç yıl önce Musa Farhi’nin yaşadığı Brigton’da kendisini ziyarete gittiğimizde bize İstanbul esintili çilingir sofrası hazırlamıştı. Rakı kavun ve beyaz peynir… Hem kendisiyle söyleşi yapmış hem de kadeh tokuşturmuştuk.
Bu haftanın Haber Gazetesi Musa Farhi’yle bir röportajı yayınlamış. Türkiye’de İkinci Dünya Savaşı ve Yahudilerin Varlık Vergisi’yle yoksullaştırıldığı dönemde komşularının kapıya bıraktığı peynir, ekmek, domates, soğan ve hıyarın tadını unutmuyor.
1954’de Robert College’i bitirip Londra’ya geldiğinde Royal Academy’de tiyatro okuyor. 1956’da okulu bitirip İstanbul’a dönmek istediğinde babası “Bu ara Türkiye’nin durumu pek iyi değil. Aman gelme” diyor… Musa Farhi bu söz üzerine yaşam kurduğu Londra’da pek çok roman yazıyor.
Musa Farhi İngiltere PEN’de 1997- 2000 yılları arasında başkanlık, küresel Pen’de de 2001’de başkan yardımcılığı yapıyor. Aynı yıl Kraliçe’nin üstün hizmeti olanlara verdiği Member of The British Empire (MBE) ödülünü alıyor.
Musa Farhi, İngiltere’deki Türkiye’nin ak yüzü… Kendisine upuzun ve sağlıklı bir ömür diliyorum.
***
1985’in alaca karanlığında Londra’ya yola çıkmadan önce ziyaret ettiğim hocaların hocası Mahmut Tali Öngören, “Türkiye’ye faydası olacak insanların göçüne çok üzülüyorum” diyerek hayıflanmıştı.
Mahmut Tali Hoca ara sıra Londra’ya geldiğinde birlikte yemek yer, memleket meselelerini konuşurduk. 1999’da vefatından önce Londra’ya geldiğinde “Biliyor musun, iyi ki Londra’ya gelmişsin! Eğer bir iş bulsam inan ben de bu yaşta Türkiye’den ayrılırım” demişti.
Mahmut Tali Hoca’nın vefatından 4 yıl sonra Türkiye’de AKP dönemi başladı. Türkiye’de ilk kez sendikacılar, aydınlar ya da köyü yakılan Kürtler dışında hiç de politik olmayan üstelik hali vakti, işi gücü yerinde profesyonel bir kesim yurt dışına kaçıyor. Gerekçeleri de tek cümleyle “Türkiye’nin durumu hiç de iyi değil!”
Ankara Anlaşması’lı yeni göçmenler arasında İstanbul’da kimya laboratuvarından gelip kebapçıda döner kesen ya da IT uzmanlığını bırakıp köpek bakıcılığı yapanlara bile rastlarsınız.
Yeni göçmenlere bakınca kendi halimizi unutup içimiz acıyor. Sanırım Türkiye’de durumlar hiç bu kadar kötü olmadı.
Bu göçün belki de iyi yanı, gelenler Musa Farhi gibi kapıya bırakılan torbadaki peynir ekmeğin hatırını unutmuyor, bir yanlarını memlekette bırakıp yarım yaşasalarda Türkiye’nin bu ülkedeki ak yüzünü oluşturuyorlar.
“Keşke” diyorum, “Bu ülkeye gelecek aramak yerine İtalyan, İspanyol ve Yunanistanlılar gibi turist olarak gezmeye gelseydik…” Keşke memleketimizde sevgi ve aşk tükenmeseydi.” “Keşke” diyorum, Türkiye’de durumlar iyiye gitseydi, biz de memleketteki kendi yarımızla buluşup bütün bütün yaşayabilseydik…”
- İngiltere laikliği sağlamlaştırıyor
- Emekli WASPI kadınlarının zaferi…
- İngiltere’nin simgesi Minilerin tasarımcısı: İzmirli Alec
- Kral Charles ve bir yoksul hastalığı olarak kanser…
- Ahhh Kate Osamor bir çuval inciri berbat ettin!
- Yurtdışındaki vatandaşların oy hakkı olmalı
- İngiltere havalimanlarındaki sıvı yasakları
- Tottenham Park Mezarlığı’nda sorun çözülüyor mu?
- İngiltere gündemindeki skandal
- 2021 Nüfus Sayımı’na göre toplumun fotoğrafı