Hepinize merhaba, bahar geliyor. Mevsimler ardı ardına ara vermeden değişiyor. Her sene kış mevsiminden sonra rengarenk baharın mutlaka geleceğini hepimiz biliyoruz.
İlkokulda baharın gelmesi konulu resim yapmamız istenince ben hemen içinde papatyalar, rengarenk çiçekler, yemyeşil ağaçlar, saçları örgülü küçük bir kız ve mutlaka çok tatlı bir köpeğin olduğu bahçe içinde iki katlı, şirin bir ev çizerdim. Uzaktan dağlar gözükürdü ve yeşillik alan içinde şırıl şırıl akmakta olan bir dere olurdu. Genellikle bu benim mutluluk tablomdu. Tabi ki masmavi açık gökyüzünde pırıl pırıl parlayan, sarı renkli bir güneş çizmeyi de unutmazdım. Şimdi yetişkin bir kadın oldum ve halen köpekleri, doğayı, yeşilliği, özellikle deniz kenarlarını çok severim. Bir kaç hafta önce bahar çok yaklaşmasına rağmen eskisi gibi içimde çok büyük bir kıpırdanma, enerji ve mutluluk hissetmediğimi üzülerek fark ettim. Pozitif düşüncenin gücünü ve ne düşünürsek onu çekeceğimizi yazıyorum. Sanmayın ki ben bunu her zaman uygulayabiliyorum. Her insan hayatında dönem dönem elde edemediklerine odaklanabilir. Doğal olarak daha negatif olabilir. Tabi ki her insanın doğuştan getirdiği bir karakteri vardır.
Ayrıca çocukluktan itibaren olumsuz bir bakış açısına sahip bir aile tarafından büyütüldüyseniz veya ailenizin atalarında bir takım güvensizlikler, olumsuz düşünceler çok ise bunlar kuşaklar boyu bizi etkileyebilir. Bunu yeniden programlamak ise bizim elimizdedir. Evet dediğim gibi kolay değil belki ama çabalamak ve sabır lazım. En azından kendimize bakıp: “Bir dakika!!! Otomatik olarak, bazı nedenlerden dolayı olumsuz bir ruh haline giriyorum sanırım.” diyebiliriz. Sonra şunu fark ettim. Hayatımızda bir takım şeyler istiyoruz. Para, kariyer, sağlık, güzellik, gençlik, aşk, iş vesaire gibi. Ama bunlardan bir veya bir kaçı olurken diğerinde bu sefer aksaklık çıkabiliyor. Ve sanki bazen mutluluk kaçıyor, biz kovalıyoruz gibi gelebiliyor. Aslında bu bize egomuzun bir oyunu.
Bu gibi durumlarda kendimi motive etmek için ara ara şu hikayeyi okuyorum. Bir sufi hikayesine göre sürekli olarak mutlulukla umutsuzluk arasında gidip gelen bir kral vardı. En küçük şey bile onu fazlasıyla üzer, mutluluğu bir anda hayal kırıklığı ve umutsuzluğa dönüşürdü. Kral sonunda bir bilgeyi çağırttı. Bilge adama şöyle dedi: “Senin gibi olmak istiyorum, bana hayatımda denge, dinginlik ve bilgelik getirecek bir şey verebilir misin? Bedeli neyse öderim.” “Size yardım edebilirim. Ama bedeli o kadar yüksek ki dilerseniz size hediye etmek isterim” dedi bilge adam. Birkaç hafta sonra bilge adam geri döndü ve krala yeşim taşından yapılmış çok güzel bir kutu verdi. Kral kutuyu açtı ve içinde basit bir altın yüzük buldu. Üzerinde şöyle yazıyordu: “Bu da geçer ya hu…” “Bu da ne demek şimdi? diye sordu kral. “Bu yüzüğü daima parmağınızda taşıyın” dedi bilge adam. “Her ne olursa, iyi ya da kötü diye adlandırmadan, bu yüzüğe dokunun ve yazıyı okuyun. Bu şekilde, daima huzurlu olabilirsiniz. “
Aslında hikayeye bakınca mevsimler gibi iyi şeylerin geçiciliğinden bahsettiği için ilk okuduğumda bana saçma gelmişti. Ama sonra düşününce gerçek iç huzurun ve içsel dinginliğimizin dışarıdan gelen mutluluk veya tam tersi mutsuzluklara bağlı olmaması gerektiğini hatırladım. O zaman huzurlu olmak sanki en güzeli gibi geliyor. Hadi o zaman ne bekliyoruz? Ruhumuzun bahar mevsimine geçelim.
Sağlık ve sevgi ile kalın…
e-mail: info@ndlondon.com
- Kendiniz Olma Alışkanlığı…
- Hayata Dair…
- Zihin, Duygu ve Beden Bağlantısı…
- 25. Kare Tekniği ve Subliminal Mesaj Nedir?
- Hayata Dair…
- Kadının Bilgeliği…
- Para Koçluğu Nedir?
- Geçmişim, İzin Ver De Gelişeyim…
- Yürek Isıtan Görüntüler Lazım…
- Motive Eden Film Önerilerim…