Sayın okuyucularımız, geçen hafta başlamış olduğumuz Türkiye’deki ceza yargılamasıyla ilgili olan yazı dizimize kaldığımız yerden devam etmekteyiz. Şikayetçinin şikayetini dinleyen Cumhuriyet Savcısı, devamında hakkında şikayet olan kişiyi yani şüpheliyi ifadesini almak, savunmasını sunması için davet eder.
Hakkında şikayet olan kişi ister doğrudan Cumhuriyet Savcılığı’na isterse doğrudan karakola giderek, kendisine yöneltilmiş olan suçlamalara karşı savunmasını sunar. Şayet, kişi ısrarla bu şekilde ifadeye gitmez ise, savcılık o kişi hakkında yakalama kararı çıkartarak, ifadesinin alınması gerektiğine karar verebilir. Bu kararı uygulaması için de polise gönderir.
Kişi yakalandığı yerde, savcılığa götürülerek ifadesi alınır ve ardından da serbest bırakılır. Bu durumda, eğer söz konusu şikayete konu suçun delilerinin karartılması, şüphelinin kaçması gibi tehlikeler söz konusu olursa, savcılık kişinin ifadesini aldıktan sonra tutuklanması talebiyle kişiyi mahkemeye sevk eder. Burada tutuklama kararını veren nöbetçi mahkemedir, savcılık değil.
Savcılık sadece bunu mahkemden talep etmeye yetkilidir. Mahkeme bu talebi gerekli görürse reddeder. Tutuklama, en son başvurulması gereken bir güvenlik tedbiridir. İşlendiği iddia edilen suçun taraflarını dinleyen Cumhuriyet Savcılığı, söz konusu suça ilişkin tüm delilleri araştırmaya başlar. Bunun için gerekli gördüğü tüm yollara hukuki olmak koşuluyla başvurabilir.
Suça tanık olanlar vasa onları dinlemek, mahkemeden izin alarak varsa başka şüphelilerin telefonlarını dinlemek, polis maarifetiyle suç üstü yakalamak için gerekli tedbirleri almak gibi. Savcılık, yeterli delili topladıktan sonra, sıra şüphelilerin mahkemece yargılanması aşamasına gelmiştir. Dosyayı takip eden Cumhuriyet Savcısı, tüm olayları detatyları ve toplanan delilleriyle birlikte iddianame olarak hazırlar ve o suça bakmaya görevli ceza mahkemesi hangisiyse ona sunar. İddianamede tüm süreç en başından itibaren anlatılarak, hangi şüphelinin, hangi tarihte, hangi iş ve eylemiyle, hangi suçu işlediği ve buna ilişkin deliler belirtilir ve en sonunda bu kişilerin cezalandırılması istenir. Yani, basit anlamıyla “davayı açar”.
Ceza hukukunda şahıslar dava açamazlar, sadece şikayetçi olabilirler. Ceza hukuku yargılamasında dava her zaman Cumhuriyet Savcılığınca açılır. Kişiler ise bu davaya şikayetçi olarak müdahil olabilirler. Davayı açan, yani iddianameyi yazan savcının görevi, iddianamenin görevli mahkemenin iddianamenin kabulü kararı ile sona erer. Bu aşamadan sonra ceza yargılaması başlayacaktır. Ceza mahkemesi maddi gerçeği arayacak ve yargılamayı bu esasa göre sürdürecektir. Önümüzdeki hafta kaldığımız bu noktadan devam edeceğiz.
Birleşik Krallık’ ta yaşayan ancak Türkiye’ de her türlü hukuki yardıma ve avukata ihtiyaç duyan herkese Türkiye için avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmeti sunmaktayız. Ofisimiz Old Street metro durağında Moorfields Eye Hospital’ ın yanında bulunmaktadır. İlk görüşmemiz daima ücretiz olup, 0748 203 7 202 nolu telefondan bana ulaşabilirsiniz. Herkese iyi haftalar diliyorum. Email adresimiz: info@ turqualityconsultancy.co.uk Av. Turgut Kaan Kayacan – İstanbul Barosu