Hepinize merhaba,
Daha önce en büyük başarılarımdan birinin televizyonda reyting için yapılan programları, dizileri izlemeyi ve gereksiz acıklı, karamsar romanları okumayı bırakmak olduğunu söylemiştim.
Bu arada sadece roman değil, acıklı, iç karartıcı sözleri olan her türlü şarkı dinlemeyi de bıraktım. Bu söylediklerim bir kısmınıza boş lakırdı gibi gelebilir. Ama sözlerin enerjisinin hayatımızda çok etkili olduğu bilimsel olarak da kanıtlanmış bir gerçek.
Mikroway News dergisinin editörü Luis Slizen’a göre, “ İnsan vücudu bir elektrokimyasal sistemdir ve artık bu sistemi etkileyecek mekanizma üretilmiştir. Bu mekanizma insanların beynindeki elektromanyetik dalgaların normal seyrini sekteye uğratabilir ve bu yolla insanların davranışlarını değiştirebilir. Belli bir zaman dahilinde insan biyorobot düzeyine indirilebilir.”
Bu da demektir ki beyin vücut sistemlerini yönetir ve aralarında işbirliği sağlar. Tüm zihinsel faaliyetler, düşünceler, duygular, fiziksel duyular ve hareketler kendilerine özgür frekanslara sahiptir. Beş duyu organımızla algılayabildiğimiz her şey belirli bir beyin faaliyeti oluşturur. Bütün hastalıklar, davranışlar, duygular ve algılamalar da kendine özgü dalga boyuna ve frekansa sahiptir. Söylediğimiz her kelime ve aklımızdan geçirdiğimiz her düşünce beynimizde kendi frekans dalgasına şekil verir. Çevremizde konuşulan her kelimenin dalgaları beynimize kendi frekansıyla gelir ve bizim tercihimize göre reddedilir veya yerleşebilir.
Hipnoz, anestezi, bayılma, ağrı veya korku anında ise beyin o sırada çevrede söylenen kelimelerin dalgalarına kontrolsüz olarak açık durumdadır.
Bu nedenle insan beynini yönlendirmenin en basit şekli ameliyat esnasında beyne yerleştirilen programlardır. Anestezi de bir çeşit hipnozdur. Hatta hipnozdan daha fazla etkiye sahiptir. Çünkü ameliyata alınan insan bayılma, ağrı ve korkuyu aynı anda yaşar. Ameliyat esnasında söylenen her kelime beyne yerleşerek bilgisayardaki virüsler gibi çalışır. Bu virüslerin sayısı ve niteliği tamamen ameliyathanede bulunanların konuştukları konuya bağlıdır. “Bu nedenle birçok ülkede ameliyat sırasında konuşmak yasaklanmıştır.”
Bunun yerine klasik müzik dinleyenler vardır. Hipnoz ise bilimsel bir yöntemdir. Prof. Dr. Nevzat Tarhan’a göre;
“Kişi hipnotik uykuya geçtiğinde vücut ve beyin uyur, fakat terapistle, kişi arasında seçici bir algılama alışverişi kanalı açılır. Böylece kişi yönlendirilir, düşünceleri, duyguları değiştirilebilir. Psikiyatride hastalıklı düşünceleri yok etmek, sağlıklı düşünceler kazandırmak, ego gücünü arttırmak için bu yöntemi kullanıyoruz. Her bilimsel yöntem gibi hipnoz da gösteri malzemesi veya siyasi amaçla kullanılabilir. Hipnozda ilk şart iki tarafın birbirine güvenmesidir. Daha sonra konsantrasyon gücü artırılır, uygun telkinde bulunulan kişi geçmişine götürülebilir, beyni yıkanabilir, yanlış şeylere inandırılabilir.”
Bu arada bebeklerin özellikle 0- 2 yas aralığında da sistem bir nevi bu şekilde çalışır. Bebek etrafındaki tüm olan biteni, duyguyu, sözleri ve korkuyu otomatik olarak bilinçaltına depolar. Tüm hayatı boyunca bilinçaltı kayıtların türüne göre, etrafındaki olaylara dönemsel verilen tepkiler ile kendini gösterir. Bu yüzden de bebekler bir şey anlamıyor diye düşünmemeli ve yanlarında davranış, ses tonu ve kelimelerimize dikkat etmeliyiz.
Gelecek hafta insan gözünün algılayamadığı ve medyada çokça kullanılan 25. Kare ve reklamlardan bahsedeceğim.
Sevgi ile kalın…
e-mail: info@ndlondon.com
- Kendiniz Olma Alışkanlığı…
- Hayata Dair…
- Zihin, Duygu ve Beden Bağlantısı…
- 25. Kare Tekniği ve Subliminal Mesaj Nedir?
- Hayata Dair…
- Kadının Bilgeliği…
- Para Koçluğu Nedir?
- Geçmişim, İzin Ver De Gelişeyim…
- Yürek Isıtan Görüntüler Lazım…
- Motive Eden Film Önerilerim…