İngiltere’nin güney batısında konumlanan Bath, şehrin ortasından geçen sakin nehri, yaşanmışlıklarını gözler önüne seren tarihi binaları, yemyeşil doğası, tertemiz ve düzenli sokakları, her köşe başında müzik yapan mutlu insanları ile İngiltere’nin kuşkusuz en huzurlu şehirlerinden biridir.
Bölgede 400 yıl egemenlik sürmüş Romalılar tarafından kaplıca olarak kurulmuş olan kentte, yüzyıllar geçse de dönemin izleri silinmeyecek gibi duruyor. Şehir, adını banyo anlamına gelen bu eşsiz kaplıcalardan alır. 200 yıllık bir tarihe ev sahipliği yapan ve Ortaçağ’da insanların şifa bulmak için ziyaret ettiği Bath, günümüzde, yaşadığı tarihi yansıtan mimarisi, doğanın tüm güzelliklerini sunan yemyeşil parkları, müzeleri, ikinci el satış yapan dükkanları, farklı hediyelik eşya mağazaları ve oldukça keyifli kafeleriyle turist ağırlayan bir merkez haline gelmiştir. 1987 yılından bu yana UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan Bath’ta önemli mimari özelliklere sahip birçok yapı bulunur. Bath Kraliyet Tiyatrosu, The Royal Crescent (Kraliyet Hilali), Pulteney Köprüsü ve Bath Abbey (Bath Manastırı) bunlardan bazılarıdır. Zamanda yolculuk yapıp 18. yüzyıla dönmek ve dönemin ruhunu yaşamak için, İngiltere’nin hala faaliyette olan en eski tiyatro binalarından ve Londra dışına inşa edilen ilk kraliyet tiyatrosu olma özelliğini taşıyan Bath Kraliyet Tiyatrosu ziyaret edilebilir. Yine bir 18. yüzyıl eseri olan The Royal Crescent ise alışılmışın çok dışında bir mimariyi gözler önüne serer.
The Royal Crescent, 1774 yılında inşa edilmiş 30 evin yarım daire şeklinde birleşmesinden oluşuyor. Tarihte pek çok önemli şahsın yaşadığı bu evlerden biri günümüzde müze olarak ziyaretçilerini ağırlar. Şehrin tepe noktalarında yer alan evler muhteşem şehir ve Victoria Park manzarasına hakimdir. Bu evlerin biraz ilerisinde ve devamı niteliğinde 3 tane daha hilal şeklinde binanın çevrelediği bir döner kavşak olan The Circus bulunuyor. Şehrin önemli tarihi simgelerinden bir diğeri de Avon Nehri üzerinde yer alan Pulteney Köprüsüdür. Dünyada, üzerinde dükkanlar yer alan birkaç köprüden biri olma özelliği taşır.
Etrafında yeşilin tonlarıyla bezenmiş Parade Bahçeleri bulunan köprünün bir ayağında yer alan kafede ziyaretçiler nehir manzarası eşliğinde keyifli vakit geçirebilir. Bath Abbey ise şehrin çok merkezi bir yerinde konumlanır. Gotik mimarisinin eşsiz cazibesine sahip bu kilisenin zemini tamamen mezarlarla doludur. Hz. İsa’nın bir süre bu kilisede yaşamış olduğunun anlatılması milyonlarca insanın burayı ziyaret etmesini sağlar. Dışı kadar içi de oldukça gizemli ve cezbedici olan kilisede düzenlenen turlara katılıp binanın zirvesinden şehri izlemek mümkündür. Şehre adını veren Roma hamamı, Bath’ın en eski yapısı konumunda ve Bath Abbey’in hemen yanında yer alır.
Binada ayrıca o dönemden kalan eserlerin, mozaiklerin sergilendiği müze bölümü mevcuttur. Bath’ta görülmesi gereken önemli yerleri ziyaret ettikten sonra, Avrupa’nın en güzel Spa şehirlerinden birinde olmanın ayrıcalığını yaşayarak, Termal Bath Spa’da yorgunluk atmak bu şehirde yapılacak en iyi aktivitelerin başında gelir. İngiltere’de farklı yerler görmek, zamanda yolculuk yapmak, doğayla kucaklaşmak ve görsel güzelliklere doymak istiyorsanız Bath doğru adreslerdendir.