Brüksel’de bulunan Avrupa Parlamentosu’nda düzenlenen 1.Uluslararası “Soykırım kıskacında Maraş” konferansının sonuç bildirgesi yayımlandı.
Maraş Girişimi, European Con servatives and Reformists Group (ECR) ve KNK tarafından organize edilen konferansın sonuç bildirgesinde Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye’nin yakın tarihinde yaşanan bu trajik olayı gündeme getirmesinin temel nedeninin insan hakları problemlerinin dile getirilmesi ve adalet talebinin sahiplen mesi olarak belirildi.
Konferansın Türkiye’de yoğun hak ihlallerinin yaşandığı bir döneme denk gelme sinin de bu tartışmaya ayrı bir an lam kattığı kaydedildi. Maraş Katliamı’nın ötekileşti rilen bir kimlik olarak AleviKürt kimliğine yönelik, devlet destekli sivilfaşizan birimlerin yürüttüğü bir katliam olarak tanımlanan so nuç bildirgesinde katliamın adım adım hazırlanarak uygulamaya ko nulduğu ifade edildi. Sonuç bildirgesinde ayrıca Maraş Katliamı’nın devlet tarafından sistematik olarak yapılan diğer kat liamlar gibi politik açıdan hakim gücün toplumu yeniden dizayn etme politikasının bir parçası ol duğu kaydedildi. Sonuç bildirgesi nin devamında şu noktalara dikkat çekildi: “Devlet, 19151922 yılları ara sında nüfusun %40’ını oluşturan Ermenileri nasıl soykırıma uğrat tıysa, aynı şekilde Maraş Katliamı ile AleviKürt nüfusunu tasfiye et meyi amaçlamıştır. Maraş Katliamı’nda devlet sa dece politik açıdan değil, aynı za manda pratik organizasyon bo yutuyla da belirleyici ve aktiftir. Özellikle istihbarat ve güvenlik birimlerinin öncülüğünde faşizan sivilsiyasi birimler de araç olarak kullanılmıştır. Uzun bir zaman bir likte yaşayan, komşuluk ve sosyal ilişkileri olan sivil nüfusun Alevi Kızılbaş kimliğin tasfiyesinde kul lanılması, bu olayın temel karakte rinden birini vermektedir. Konferansımız, bu katliamın mağdurlarının ağzından katliama tanıklık da yapmıştır. Yaşlı kadın ların gözlerinin oyulması, çukura bırakılarak üzerinden arabayla geçilmesi, hamile kadınların ka rınlarının deşilerek ceninlerin çı karılması gibi vahşi pek çok uygu lamayla bu katliam gerçekleştirilmiştir.
Bir ailenin tüm üyelerinin öldü rülerek yaş sırasına göre üst üste konulduğunu, en üste de evin kedi sinin öldürülerek bırakıldığını, bir yurttaşın kanının bir tasa akıtıla rak oyulan gözlerinin bu tasa bıra kıldığı gibi vahşetin boyutunu ele veren olaylar bizzat soruşturma savcıların ifadelerinden alınarak buraya aktarılmıştır. Özellikle kadınların bu katliamın da temel mağdurlarının başında geldiğini, tecavüze uğradıklarını da vurgulamak gerekiyor. Tüm bu verilere rağmen bu katliamın pra tik uygulayıcıları kollanarak yargı sal süreçten azade kılınmış, süreç hesap sorulmadan bugüne kadar kapatılmıştır.” Devletin Maraş Katliamı’nı daha çok karşılıklı bir vuruşma olarak tarif ettiğine dikkat çekilen sonuç bildirgesinde, böylelikle devletin kendini olayın dışına çıkarmaya çalıştığına vurgu yapıldı. Bildir gede, “Olayı iki toplumsal kesim arasında bir husumet boyutuyla ele alıp yargılamayı bu eksende gerçekleştirmiştir. Bu kapsamda bile soruşturma hakkıyla yürüme miş, sanıkların çoğu beraat ettiril miştir. Bu katliam, iç hukuk açısın dan tamamlanmış gibi görünse de, açık bir dava olarak kalmaktadır.
Bu davanın yeniden incelen mesi, açılması için dava dosyası nın alınması çabaları yaklaşık beş yıl boyunca devam etmiş, daha sonraki dosya talepleri de ‘devlet sırrı’ olduğu gerekçesiyle red edilmiştir. Ne mağdurlar, ne avukatları ne de milletvekilleri bu dosyaya erişememektedirler. Güncel açı dan da kayıp olan mezarların bu lunması noktasında açılan davalar çok gayri ciddi bir yaklaşımla red edilmiştir. Maraş katliamı, yası tu tulamayan bir katliam olarak de vam etmektedir” denildi. Maraş Katliamı’na yol açan ana nedenin, devletin tekçi bir karak teri esas alması, SunniTürkçü zih niyeti hakim kılarak, farklılıkları törpüleyerek ulusdevlet inşasını hedeflemesi olarak gösterilen so nuç bildirgesinde, ErmeniSüryani soykırımdan Maraş Katliamı’na kadar yaşanan tarihi trajedilerin arkasındaki temel faktörün bu ol duğu belirtilerek, halen de mevcut dışlayıcı siyasetin Türkiye siyase tine yol vermeye devam ettiği ifade edildi. Katliam üzerine konuşmanın, bu katliam ile yüzleşmenin aynı zamanda olası katliamların önüne geçmenin imkanlarından biri ol duğu belirtilen sonuç bildirge sinde, “Çünkü failler açısından in sanlığa karşı suçlar, hemen üzeri kapatılması gereken suçlardır.
Ve sistematik olarak devlet, bu katliamları inkar ediyor. Buna karşı bizler insanlığa karşı işlenen suç ları unutmayacağız. Aksi taktirde kendini tekrar eden bir katliam kül türü hakim olmaya devam edecek tir.” ifadelerine yer verildi.