Türkiye Maliye Bakanı Naci Ağbal, Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Konferans Salonu’nda üniversite öğrencilerine hitaben bir konuşma gerçekleştirdi.
Ağbal konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Türkiye’nin büyümesinin ve kalkınmasının olmazsa olmazını eğitim olarak görüyoruz. 14 yıldır yaptığımız bütün bütçelerde en fazla kaynağı hep eğitime ayırdık. Bizden önceki dönemlere bakıldığında savunma, güvenlik ve faiz harcamaları her zaman önde oldu. Amerika’yı Amerika, İngiltere’yi İngiltere yapan şey üniversiteleri.
Rekabetçi Türkiye’yi de o seviyeye getirecek olan şey üniversitelerdir. Türkiye’yi dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına sokmak istiyoruz. Ülkeleri karşılaştırırken en çok kullanılan göstergelerden biri, o ülkede yapılan Ar-Ge harcamalarının milli gelire oranıdır. Bu oran arttıkça, o ülkenin rekabetçi olma oranı artıyor. 2002’de bu oran 0.50 idi. Günümüzde bu rakam ikiye katlandı ama bunu yeterli görmüyoruz. Bizim hedefimiz %3’e varabilmek. Onun için bütçeden her yıl Ar-Ge’ye, inovasyona kaynak aktarıyoruz.
Türkiye’nin Ar-Ge’ye yıllık 70 milyar para harcaması lazım. Türkiye son 5-6 yıldır araştırma laboratuvarlarına çok ciddi kaynak harcadı. Laboratuvarları kurduk şimdi o laboratuvarlarda araştırma yapacak elemanları almamız lazım. Birinci önceliğimiz eğitimin hem niceliğinin hem de niteliğinin artırılması. Türkiye’nin önünde güzel günlerin bulunuyor.
Türkiye ekonomisi dünyanın ilk 10’u içinde yer alacak ve bunu kimse durduramayacak. Türkiye’nin önü açık. Eğitime daha fazla yatırım yapacağız. Doğru politikalar uygulayacağız, reformlarımızı yapacağız ama her şeyden önemlisi küresel güç dengelerindeki değişimi doğru okuyacağız. Bunu doğru okursak, bütün meselelerle ilgili önümüze bir çözüm konulduğunda onun ne kadar doğru olduğunu da görürüz. Hızla değişen, kutuplaşan yeni küresel bölgesel işbirliklerin kurulduğu dünyada, Türkiye siyaseti, ekonomisi ve yönetim modeliyle tam da bu ihtiyaçlara cevap veren bir arayışta. Türkiye bölgesinde bir finans merkezi haline gelecek. Türkiye İstanbul’u küresel bir finans merkezi yapmak istiyor. Tüm bunları bir bilinç içinde yapıyor.
AB-Türkiye ilişkileri önümüzdeki dönemde çok farklı boyutlarda güçlenecek ama Türkiye’nin eli güçlü olacak, Türkiye’nin elinde daha fazla kart olacak. Yeni sistem bu anlamda Türkiye-AB ilişkilerinde Türkiye’yi güçlendiren yepyeni bir çerçeve oluşturacak. Bugün AB ile bir Gümrük Birliği genişletme çalışması yapıyoruz. AB’ye bakmayın onlar bizden daha fazla istiyor. Çünkü Türkiye büyük bir pazar, Türkiye önemli bir ülke. Bugün Avrupa’nın en fazla para getirip bıraktığı ülke biziz, en fazla yabancı sermayeyi biz Avrupa’dan alıyoruz. Neden?