ABD’de ilginç davalar meydana geliyor ve bunların aynısı Birleşik Krallık da dahil olmak üzere başka yerlerde de gerçekleşebilir.
Dünyanın geri kalanıyla birlikte Birleşik Krallık, Avrupa ve ABD, devasa boyutta toplumsal ve ekonomik bedeller ödüyor. Virüsün nasıl ortaya çıktığı ve yayıldığına yönelik sorular soruluyor. ABD Başkanı Donald Trump, pandemi sonrasında Pekin için vahim sonuçlar olabileceği konusunda ısrar ederken, Florida ve Missouri, ülkeye karşı dava açan ilk Amerika eyaletleri oldu. Geçen ay, düşünce kuruluşu Henry Jackson Society, Birleşik Krallık’ın potansiyel olarak Çin’e karşı 351 milyar sterlinlik bir talepte bulunabileceğine yönelik bir rapor yayınladı. ABD avukatları, ABD halkı ve işletmelerine yönelik zararın bundan daha fazla olduğunu tahmin ediyor.
Normal durumlarda, yönetim egemenliği dokunulmazlığı kuralları geçerli olabilir. Basitçe söylemek gerekirse, uluslararası yasalar, bağımsız bir ülkeye karşı dava açılmasına izin vermiyor. Buna rağmen, bazı uzmanlar, yönetim egemenliği dokunulmazlığının bu durumda geçerli olmadığını belirtiyor. Avukatlar, Çin’in olayı örtbas etmesi, salgını Dünya Sağlık Örgütü’ne rapor etmemesi ve vatandaşlarının uluslararası seyahat gerçekleştirmelerini engellememesiyle, salgının dünya çapında bir pandemiye dönüşmesine olanak sağladığı ve bunun kasıtlı, dikkatsizce bir tehlike yaratma durumu olduğunu iddia ediyor. Bunun, Çin’in iktidar partisi olan Çin Komünist Partisi tarafından kasıtlı bir karar ve eylem olması nedeniyle avukatlar, yönetim egemenliği dokunulmazlığı kuralının geçerli olmayacağını söylüyor.
Saygın bir ABD üniversitesi olan Harvard tarafından son zamanlarda yapılan bir araştırma, Wuhan bölgesindeki korona salgınının Ağustos 2019’da mevcut olduğunu ve teşhis edildiğini öne sürüyor. Çin’in bu salgını 31 Aralık 2019 tarihine kadar örtbas etmeye yönelik kasıtlı bir karar aldığını biliyoruz. Avukatlar, bu durumun, dünyanın geri kalanına olan yasal yükümlülüğe karşı bir ihmal suçu olduğunu ve daha erken harekete geçilmesinin mevcut krizi engelleyebileceğini iddia ediyor. Dahası, Canadian Institute for International Law Expertise Başkanı ve Bilim Direktörü Dr. Abbas Poorhashemi, karşı davaların açılabileceği dört potansiyel senaryoyu özetledi.
Hukuki haber ve araştırma yayınları yapan The Juris için yazdığı yazıda, Dr. Poorhashemi şu açıklamalarda bulundu: “Uluslararası hukukun temel prensiplerine göre, uluslararası yükümlülüklerin ihlal edilmesi durumunda veya bir devlet tarafından uluslararası olarak kanuna aykırı bir davranışta bulunulması durumunda, bu devlet, uluslararası sorumluluğuyla çatışır. Nitekim, davacı devletler, Çin’in uluslararası yükümlülüklerini ihlal ettiğini kanıtlamalıdır. Bu durumda, uluslararası bir antlaşmayı çiğneme veya başka bir devletin toprağını ihlal etmek gibi, yalnızca uluslararası olarak kanuna aykırı davranışlar göz önünde bulundurulur.” Çin’in yasal görevleri ve yükümlülükleri olmasa da devletin uluslararası sorumluluklarını analiz edebilecek dört senaryo bulunmakta. Birincisi, Dr. Poorhashemi, ulusal mahkemelerde dava açılabilecek olmasına rağmen, “bu mahkemeler devletler arası bir anlaşmazlık konusunda yetkili değil” diyor. Bağımsız devletlerin dokunulmazlığı prensibi de Amerikan mahkemelerinde yabancı hükümetlere koruma sağlıyor.
İkincisi, dava Birleşmiş Milletlerin (BM) ana yargı organı olan Uluslararası Adalet Divanı’na getirilebilir. Buna rağmen, ne ABD ne de Çin, divanın yargı yetkisini tanımıyor ve böylelikle, Uluslararası Adalet Divanı, “bu muhtemel davada adli bir karar alma yetkisine sahip değil.”
- Emekli olmak mı, yeniden yapılanmak mı?
- Şans mı beceri mi?
- Mali danışmanınız zengin mi?
- Duyabileceğiniz en önemli soru
- Konut piyasasındaki son gelişmeler (2)
- Konut piyasasındaki son gelişmeler (1)
- Yoksul kalmanızı sağlayan 9 alışkanlık
- Borsa merkezli dolandırıcılıklar artışta – dikkatli olun…
- İnsanlar neden böyle aptalca şeyler yapıyor?
- Yıllık yüzde 73 oranında, garantili bir geri dönüş ister miydiniz?