Kanunlara aykırı davranışta bulunmanın sorumluluğunu kabul eden ve bunu düzeltmeye çalışan devletlerin örnekleri mevcut. Mesela, İkinci Dünya Savaşı ve Nazi rejiminin çöküşünden kısa bir zaman sonradan itibaren Almanya, ölüm kamplarında hayatta kalanlara ve ailelerine hala tazminat ödemeyi sürdürüyor. İsviçre bankaları da uluslararası ve yerel hükümet baskılarının ardından, yağmalanan banka hesaplarının sahiplerine ve hayatta kalanlara tazminat ödedi.
Dr. Poorhashemi, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Üçüncüsü, Uluslararası Ceza Mahkemesi de bir seçenek olabilir ve bu mahkeme genellikle soykırım veya insanlık suçu gibi suçlar için kişilere dava açıyor. Yine, Çin, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin kuruluşunu onaylamadı ve böylelikle bu mahkeme de Çin devletine dava açma yetkisine sahip değil. Son olarak, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, davaları Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne gönderme veya bir devlete karşı karar alma yetkisine sahip. Bu durum, uluslararası barışı ve güvenliği sürdürme niyeti ilkesine dayanıyor. Florida ve Missouri’deki davalar daha pragmatik. Bu davalarda avukatlar, Korona pandemisi nedeniyle mali zararı olduğunu ispat edebilen ve miktar belirtebilen yerel halk ve işletmeler adına toplu davalar oluşturmuş durumda (bir grup davacı adına açılmış tek bir dava).
Kuşkucu bir gazeteci, “Peki ya Çin davalara katılma zahmetinde bulunmazsa ne olacak?” diye sordu. Avukatlar da bu durumun mahkemenin duruşmaya devam etmesini engellemeyeceğini (savunma olsun veya olmasın) ama yine de Çin’in karalarının ve eylemlerinin müvekkillerine zarar verdiğini mahkemeye kanıtlamak zorunda olacaklarını açıkladı. Ardından da gazeteci şu soruyu yöneltti: “Kazansanız bile, hükmü nasıl uygulayacaksınız? Mali tazminatı nasıl alacaksınız?” Sorunun yanıtı ise Çin hükümetinin ABD’de bulunan bir sürü işletme ve varlığa sahip olduğu, uygun mahkeme kararlarıyla da bunlara el konulabileceği yönündeydi. Mülk – emlak, ortadan kaybolamaz…
Dr. Poorhashemi sözlerini şöyle noktaladı: “Çin’e karşı olan hukuki işlemler, dünyada tüm insanlığı etkileyen pandemi krizine verilen ani bir tepki değil. “İşbirliği ilkesi, uluslararası hukukun temel taşlarından biri olarak görülüyor. Bu ilkeye göre, tüm devletlerin böyle bir durumda toplu olarak işbirliği yapma yükümlülüğü bulunuyor. “Bu bağlamda, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) bu konuda önemli bir rol oynuyor.” Güvenlik Konseyi’nin diğer üyeleri Rusya, Birleşik Krallık, ABD, Fransa gibi, Çin2in de bu hareketi veto etme yetkisi bulunuyor. Bu dört senaryo nihai bir davayla sonuçlanmayacak olsa bile, Dr. Poorhashemi, uluslararası hukukun işbirliğine dayandığı konusunda ısrarcı oldu. Buna göre, her devlet bir durum halinde toplu olarak işbirliği yapmalı.
Küçük yerel mahkemelerin veya uluslararası mahkemelerin kararlarının (ya da ikisinin de) başarılı olup olmayacağını zaman gösterecek. Biraz şüpheli olmakla beraber, paramı küçük, yerel davalar üzerine koyuyorum. Çünkü, yerel grup davalarındaki avukatlar şarta bağlı çalışıyor (no win no fee, yani kazanmadığı dava için ücret almıyor) ve böylece çok çalışma ve kazanma konusunda daha fazla motive oluyorlar. Ulusal veya uluslararası davalar ise davalarını kazanıp kaybetmek pek de umurlarında olmayan hükümet yetkilileri ve bürokratlar tarafından yönetiliyor
- Şans mı beceri mi?
- Mali danışmanınız zengin mi?
- Duyabileceğiniz en önemli soru
- Konut piyasasındaki son gelişmeler (2)
- Konut piyasasındaki son gelişmeler (1)
- Yoksul kalmanızı sağlayan 9 alışkanlık
- Borsa merkezli dolandırıcılıklar artışta – dikkatli olun…
- İnsanlar neden böyle aptalca şeyler yapıyor?
- Yıllık yüzde 73 oranında, garantili bir geri dönüş ister miydiniz?
- İstikrar devrinin ölümü, normalin sonu (2)