Koronavirüs salgınıyla mücadelede tünelin sonundaki ışık henüz görülmeden Mayıs ayı başında aynı anda ABD, Avrupa ve Avrasya’da “normalleşme” düğmesine basıldı. “Düğmeye basan bu olası “güç” ne/kim sorusunun yanıtını; (A) önlemlerin kaldırılmasını isteyenlerle, (B) salgının en çok etkilediği çokuluslu şirketlere göz atarak bulabiliriz.
Ocak ayı başında Asya’dan sonra ABD, Avrupa ve Avrasya’yı da saran koronavirüs salgınındaki tartışmalarda terazinin bir kefesine ekonominin sürdürülebilirliği, diğer kefesine ise halk sağlığının korunması oturtulmuştu. Muhafazar, faşist ve çokuluslu şirketler, iktidar yanlısı medya ile finans kapital bu terazinin bir kefesine ağırlığını koyarken, diğerinde sosyalist sol, aydınlar, sağlık sektörü, insan hakları savunucuları, bağımsız medya ve bilim dünyası yer aldı.
Ne olduysa Mayıs başında oldu ve birileri düğmeye basınca terazi devrildi. Kapitalizm; “normalleşme” adı altında “halkın virüsle birlikte yaşamayı öğrenmesi” propagandasıyla, serbest dolaşımdan ticarete bütün çarkları tekrar döndürme hazırlığına girdi. Bu aslında; salgının, “genel grev” ile yer değiştirdiğinde küresel kapitalizmin örgütlü emek karşısında iki üç ay dayanabilecek bir canı olduğunu da gösterdi.
A. ÖNLEMLERİN KALDIRILMASINI İSTEYENLER:
ABD Minnesota Üniversitesi Bulaşıcı Hastalıklar Araştırma ve Politika Merkezi’nin (CIDRAP) raporunda, koronavirüs salgınının 18 ay ile iki yıl arasında bir süre daha devam edebileceği, sonbahar ya da kış mevsiminde daha büyük ikinci bir dalganın gelebileceği uyarısı yapıldığı günlerde, küresel “normalleşme” de başlamış oldu.
İlk normalleşme kararını Nisan’ın son haftasında ABD Başkanı Donald Trump, “ABD ekonomisinin uzun süre durması, sürdürülebilir bir durum değil” diyerek duyurdu… Başkanın açıklaması, kapitalizmin paniğini yansıtıyor ve diğer ülkelere de “bizim ayakta kalabilmemiz için sizin de normalleşmeniz gerekli” mesajını veriyordu. ABD’deki koronavirüsü kısıtlamalarını “Faşist bir yaklaşım” diye eleştiren Elon Musk’ın yasağı delerek elektrikli otomobil üretimine başlamasını da Başkan Trump destekleyerek sürecin hızlanması gerektiğini belirtmişti. Avrupa ülkeleri ve Türkiye’den de Mayıs başında “normalleşme” açıklamaları gelmeye başladı. Böylece Birleşik Krallık’ta Başbakan Johnson’un salgının başladığı Mart ayı başında savunduğu fakat bilim dünyasının tepkisi üzerine geri çektiği “sürü bağışıklığı” stratejisi küresel bağlamda adı konmadan yaşama geçmiş oldu.
B. SALGINDA EN ÇOK CANI YANAN ÇOKULUSLU ŞİRKETLER:
Salgın paniği Ocak’ta başladığında uluslararası uçuşların durdurulması alınan ilk önlemler arasındaydı. Dünyadaki uçakların üçte birine denk gelen 17 bin uçak şu anda (29 Mayıs) dünyanın dört bir yanındaki havalimanlarında park halinde bulunuyor. Uçakların kanat kapatması havayolu şirketlerinin yanı sıra uçak ve servis sağlayıcı çokuluslu iki dev uçak ve silah satıcı şirketi çok daha zor durumda bıraktı: ABD kökenli Boeing ve Avrupa kökenli rakibi Airbus.
Boing’in 160 bine yakın çalışanı, 150 ülkeye satış yapan, 65 ülkede operasyonu ve çalışanı olan şirketin ticari uçuş departmanından yüklü miktarda insan çıkarması bekleniyor. Şirketin ABD’nin açıkladığı 2 trilyon dolarlık salgın destek paketi sayesinde iş gücünün yüzde 90’ını 30 Eylül tarihine kadar elinde tutabilmesi öngörülüyor. ABD, 2 trilyon dolar olarak açıkladığı salgın destek paketinin 17 milyar dolarını salgından etkilenen ulusal güvenlik şirketlerine ayıracağını duyurmuştu. Marketwatch.com’a göre adını saklı tutan Boeing, bu destekten aslan payını (krizden en çok canı yanan şirket olarak) alacak.
Beklenmeyen salgında olgulara yakından bakıldığında Boeing’in; zamansız “normalleşme”yi küresel bağlamda dayatma gücüne sahip, şişeden kapitalizmin sözcüsü olarak çıkan cin olduğu düşünülebilir. Normalleşme düğmesineki parmak izi Boeing’i gösteriyor. Yoksa dev havayolu şirketleri batarken Boeing’i de beraberinde götürecek.
- Oxford Street’de Urfa’daki işçileri desteklemenin erdemi
- Namık Kemal’in Londra’daki izi
- İngiltere’de emekli maaşı 50 paket sigara karşılığında
- İki ülkede belediyecilik karşılaştırması (II)
- İki ülkede belediyecilik karşılaştırması (I)
- İngiltere laikliği sağlamlaştırıyor
- Emekli WASPI kadınlarının zaferi…
- İngiltere’nin simgesi Minilerin tasarımcısı: İzmirli Alec
- Kral Charles ve bir yoksul hastalığı olarak kanser…
- Ahhh Kate Osamor bir çuval inciri berbat ettin!