İngiltere’nin ulusal borcu son dönemde kritik bir eşiğe ulaştı ve altmış yıldan uzun bir süre sonra ilk kez GSYİH’nın %100’üne ulaştı.
Ülke giderek artan mali baskılarla karşı karşıya kalırken, Maliye Bakanı Rachel Reeves, hızla kötüleşen ekonomik durumla ilgilenmesi gereken 30 Ekim’deki ilk Bütçesi için hazırlanıyor.
Kamu sektörü borçlanması keskin bir şekilde artarken, enflasyon maliyetleri yukarı çekerken ve borç ödemeleri yığılırken, Birleşik Krallık kelimenin tam anlamıyla imkânlarının ötesinde harcama yapıyor. Önümüzdeki zorluğun ölçeği muazzam ve zorlu kararlar ufukta.
İngiltere’nin borç sorunu ne kadar kötü? Ulusal İstatistik Ofisi’nin (ONS) son verilerine göre, İngiltere’nin kamu sektörü borcu, gayri safi yurt içi hasılanın (GSYİH) %100’üne ulaştı.
Bu seviye, ülkenin II. Dünya Savaşı’nın mali sonuçlarıyla boğuştuğu 1960’ların başından bu yana görülmemiş bir düzeye ulaştı. Bu dönüm noktası, İngiltere’nin zayıf ekonomik büyüme, yüksek enflasyon ve önemli kamu harcamalarının birleşimiyle oluşan mali sıkıntılarının ne kadar derinlere yerleştiğini ortaya koyuyor.
İngiltere hükümeti Ağustos 2024’te 13,7 milyar sterlin borçlandı. Bu rakam, 2023’ün aynı ayına göre 3,3 milyar sterlin daha fazla ve Bütçe Sorumluluğu Ofisi’nin ( O B R ) tahminlerinden 2,5 milyar sterlin fazla.
Hükümetin 2024/25 mali yılının ilk beş ayındaki borçlanması, OBR projeksiyonlarından 6 milyar sterlin daha fazla olan 64,1 milyar sterline ulaştı. Büyüyen mali uçurum, ülkenin sürdürülemez bir yolda ilerlediği yönündeki endişelerle birlikte siyasi yelpazenin tamamında alarma yol açtı.
Sorunu daha da karmaşık hale getiren şey ise borç ödeme maliyetlerinin artması. Sadece Ağustos ayında, İngiltere Merkez Bankası’nın uzun süreli yüksek enflasyon döneminin ardından faiz oranlarını düşürmeye başlamasına rağmen, borç faiz ödemeleri geçen yıla göre yalnızca biraz daha düşük olarak 5,9 milyar sterline ulaştı.
Bu ödemeler, Covid-19 salgını öncesinde beklenenden onlarca milyarlarca dolar daha fazla olup, hükümetin borçlanma maliyetlerini yıllardır hafifleten “uzun vadeli düşük” faiz oranı ortamının ani sonunu yansıtıyor.
Kamu harcamaları neden kontrolden çıkıyor?
Hükümetin vergi gelirleri artarken, özellikle sosyal yardımlar ve kamu hizmetlerine yönelik artan kamu harcamaları, bu artışın çok gerisinde kaldı.
Enflasyon, bu hizmetlerin yürütülmesinin maliyetini önemli ölçüde artırırken, bakıcı ödeneği ve engelli yaşam ödeneği gibi yardımlar artan fiyatlarla uyumlu hale getirildi. Sonuç olarak hükümet maliyesini kontrol altında tutmakta zorlanıyor. Bu faktörler, Ekim ayı sonlarında İngiliz halkı için sancılı olması beklenen Bütçeyi sunmaya hazırlanan İşçi Partisi Maliye Bakanı Rachel Reeves üzerinde büyük baskı yaratıyor.
Reeves, vergi artışlarının kaçınılmaz olduğu konusunda uyarıda bulunmuş olsa da, gelir vergisi, kurumlar vergisi ve katma değer vergisi (KDV) artışlarını dışlayarak, İşçi Partisi’nin manifesto taahhütlerini bozmadan gelir elde etmek için sınırlı seçeneklere sahip olduğunu belirtmişti.
Ancak enflasyonist baskılar artmaya devam ediyor. Kamu sektöründeki ücretler artmakla kalmıyor, aynı zamanda temel hizmetlerin sürdürülmesi de daha pahalı hale geliyor ve bu durum genel hükümet harcamalarını artırıyor.
Reeves, emeklilerin çoğunun kış yakıt ödemesini iptal etmek ve sosyal bakım, altyapı ve hastanelere planlanan yatırımları rafa kaldırmak gibi harcamaları azaltmaya yönelik adımlar attı.Ancak bu kesintilere rağmen ülkenin mali durumunun giderek daha da güvencesiz hale geldiğine dair yaygın endişeler var.