101 yılı geride bırakan Türkiye Cumhuriyeti pek çok disiplinde olduğu gibi kültür sanat alanında da dünya ölçeğinde isimler yetiştirdi. Türkiye’nin sanat tarihinde önemli bir yerde konumlanan Cumhuriyet dönemi ressamları, Türk çağdaş resminin öncüleri olarak bıraktıkları mirasla, Cumhuriyet’in 101. yılında da kültür sanat dünyasına katkı sunmaya devam ediyor.
Her biri birbirinden kıymetli isimlere ve eserlerine yakından bakıyoruz.
İbrahim Çallı
Türk çağdaş resminin öncülerinden olan Ressam İbrahim Çallı empresyonist resimleriyle öne çıktı. Sanayi-i Nefise Mektebi’nde pek çok ressamın yetişmesine katkı sunan Çallı’nın portrelerinde ve figürlü kompozisyonlarında özgün bir üslup vardı. Otoportre, Osman Hamdibey Portresi, Zeybekler Kurtuluş Savaşı’nda, Manolyalar, Lale ve Sümbüller sanatçının eserleri arasında bulunuyor.
Nurullah Cemal Berk
Sanayi-i Nefise Mektebi’nde İbrahim Çallı ve Hikmet Onat’ın öğrencisi olan Nurullah Cemal Berk de çağdaş Türk resminin önemli isimleri arasında. 1929’da Ankara’da açılan Birinci Genç Ressamlar Sergisi’ne katılan sanatçı, 1933’te beş arkadaşıyla birlikte D Grubunu kurdu. Sanatçının Ankara Resim ve Heykel Müzesi Koleksiyonu’nda bulunan natürmortları, Cumhuriyet döneminin sanat anlayışını yansıtıyordu. Gergef İşleyen Kadın, Odalık İstirahat, Natürmort, Ütü Yapan Kadın, Odalık, Damlar sanatçının eserleri arasında bulunuyor.
Nuri İyem
Cumhuriyet dönemi ressamları arasındaki bir diğer isim ise Nuri İyem. Toplumsal gerçekçi sanat anlayışının önde gelen isimlerinden olan sanatçı, İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nden birincilikle mezun oldu. Kadın portreleriyle öne çıkan İyem, Anadolu hikâyelerini tablolarına, kadınların iri gözleriyle yansıttı. Eserlerinde, çocukluğunun geçtiği Mardin köylerinden hafızasında kalanları resmetti. Sanatçının manzara eserleri ise alışılmış peyzaj çalışmalarından uzak, gecekonduların yer aldığı kompozisyonlara sahne oldu.
Aliye Berger
Türk gravür ve grafik sanatçısı Aliye Berger, yalnızca Türkiye için değil dünya için de önemli bir isimdi. Londra’da gravür tekniği üstüne çalışmalar yaptı. 1951’de 140 parça gravürle Türkiye’ye dönerek, İstanbul Fransız Konsolosluğu’nda ilk kişisel sergisini açtı. Sonraki yıllarda gravürü yaygınlaştırmak amacıyla bu teknikle yılbaşı tebrik kartları hazırladı. Aliye Berger’in gravürleri onun hayata bakışının birer yansımasıydı. Kendi deyimiyle yaşamda her şeyi “renkli gören, yaşamayı en büyük coşku ve aşk olarak kabul eden” bir anlayışın ürünleriydi. Konularını yakın çevresinden ve yaşamından seçti. Çalışmalarında kalıplaşmış temalar yerine, içsel deviniminin yansımaları yer aldı.
Fahrünnisa Zeyd
Cumhuriyet Dönemi ressamlarından bir diğeri de Aliye Berger’in kardeşi Fahrünnisa Zeyd. İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’ndeki erken dönem desen çalışmaları figüratif nitelikte, anıtsallık kaygısıyla yapılmış ve daha çok iç mekân tasvirlerini barındırdı. İç mekan çalışmaları minyatürleri andıran bir mekan kurgusuna sahipti. Kalın boyalı ve renklerin ön planda olduğu bu dönem resimleri Henri Matisse’i anımsattı. Sanatçının ilk sergisini Paris, Londra, New York, Brüksel gibi kentlerde açtığı onlarca sergi izledi. Son döneminde portreler üzerinde yoğunlaştı.
Abidin Dino
Çok yönlü bir sanatçı olan Abidin Dino da Türk ve dünya sanat tarihinde önemli isimler arasında bulunuyor. Ressam kimliği öne çıksa da o aynı zamanda iyi bir yönetmen, yazar, şair, karikatürist, seramikçi, sanat tarihçisi ve folklor araştırmacısıydı. Hayatı boyunca öfkenin, sevginin, mutluluğun ve hüznün resimlerini yaptı. Geleneksel Türk motiflerini modernist yaklaşımlarla harmanlamayan sanatçının eserlerinde Osmanlı dönemi minyatürlerinden, folklorik öğelere kadar geniş bir yelpaze yer alıyor. Dino, “Eller” kitabını 23 yıl boyunca yazdı ve resimledi. Kitap, evrensel bir dil olarak elleri eser anlatıyor. “Yürüyüş” tablosu ise Abidin Dino’nun savaş travmasını ve insanlık dramını yansıtan eserlerinden biri.
Fikret Muallâ Saygı
Ressam Fikret Muallâ Saygı, bir diğer Cumhuriyet Dönemi ressamı. Paris ile İstanbul arasında geçen bir sanat hayatı oldu. Tuvallerine bu iki kentin önemli yapılarını, sokaklarını, müzisyenlerini ve gündelik yaşamını resmetti. 1938’de Paris’e yerleşen sanatçı, o yıllar, ülkede Edvard Munch ve Wassily Kandinsky gibi ressamların temsilcisi olduğu ekspresyonizm akımından etkilense de Türk Resim sanatında sadece kendi sanat anlayışında üretim yapmış bir isimdi. Soyutluğu resimlerinde genellikle bir leke olarak kullanan sanatçı, tuvaline canlı renkleri taşıdı. Yeni Harfleri Öğrenen Kızlar, Ayasofya, İstanbul Manzaraları, Cazcılar, Pembe Kahve, Mavi Fonlu Sokak eserleri, Fikret Muallâ’nın renk kullanımını gözler önüne seren nitelikte.
Bedri Rahmi Eyüboğlu
Ressam, yazar ve şair Bedri Rahmi Eyüboğlu da çok yönlü sanatçılardandı. İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’nde sanat eğitimi aldı, burada Nazmi Ziya ve İbrahim Çallı’nın öğrencisi oldu. 1930’lu yıllarda yazar ve çevirmen olan abisi Sabahattin Eyüboğlu’nun yanına Fransa’ya gitti. Bir süre Fransa’da kaldıktan sonra Türkiye’ye döndü, akademide öğretim görevlisi olarak görev aldı. Eserlerinde geleneksel el sanatları motiflerine yer verdi. Ona ilham olan Anadolu kültürünü resimlerine yansıttı.