Almanya’daki koalisyonda Türkiye vurgusu

10 Aralık 2013

Almanya’da CDU ve CSU ile SPD’nin imzaladığı koalisyon sözleşmesinde Türkiye’nin AB ve Almanya ile ilişkilerinin daha da geliştirilmesine vurgu yapıldı. Almanya’da Hristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) ve Hristiyan Sosyal Birlik Partisi (CSU) ile Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) imzaladığı koalisyon sözleşmesinde, Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) üyelik müzakere sürecinin ucu açık olduğu, tam üyeliğin baştan garanti edilemeyeceği vurgulandı.
CDU/CSU ile SPD arasında imzalanan koalisyon sözleşmesinde, Türkiye’nin AB ve Almanya için stratejik önem taşıdığına vurgulanarak, AB ile Türkiye arasında 2005 yılında başlayan tüm üyelik müzakerelerine destek verildi. Sözleşmede, müzakerelerin “ucu açık” bir süreç olduğu ve “tam üyeliğin” baştan garanti edilemeyeceği ifade edildi. SPD üyeleri tarafından gelecek ay başında oylanacak olan koalisyon sözleşmesindeki Türkiye paragrafının tam metni şöyle: “Türkiye, Avrupa için stratejik ve ekonomik açıdan önem taşımaktadır. İki ülke halkları arasında çok çeşitli alanlardaki ilişkiler sayesinde ülkelerimiz yakın bağa sahiptir.
AB ile Türkiye arasındaki ilişkileri derinleştirmeyi, özellikle de dış politika ve güvenlik konularında yakın stratejik işbirliğini geliştirmeyi arzu ediyoruz. Türkiye’nin etkileyici ekonomik kalkınmasını izliyor, aynı zamanda katılım müzakereleri sürecinde atılan reform adımlarını memnuniyetle karşılıyoruz. Müzakere süreci yeni müzakere başlıklarının açılması ile devam etmektedir. Bu süreçte ilerleme için AB’nin üzerinde kurulu olduğu, demokrasi, hukuk devleti, din ve ifade özgürlüğü gibi değerlere koşulsuz bir şekilde saygı göstermek ve bunları ülke içerisinde uygulamaya geçirmek gerekmektedir. 2005 yılına üyelik hedefiyle başlatılan müzakereler ucu açık bir süreçtir, otomatik olarak sonuçlanmaz, bu müzakerelerin sonucu baştan garanti edilemez.
Türkiye içinde de AB üyeliği konusunda tartışmalar devam etmektedir. AB’nin yeni üyeleri kabul edecek durumda olmaması ya da Türkiye’nin AB üyeliğinin gereklerini tümüyle ve eksiksiz yerine getirecek durumda olmaması durumunda, Türkiye’nin AB ve Almanya ile sahip olduğu imtiyazlı ilişkilerin daha da geliştirilmesi, Avrupa yapılarına mümkün olduğunca yakın bir şekilde bağlı olması sağlanmalıdır”