İngiltere, ünlü dizi ve filmlerin çekildiği destinasyonların keşfedilmesini amaçlayan bir proje başlattı.
Bu kampanya, sadece İngiltere’nin başkenti Londra ile sınırlı kalmayarak, en sevilen film ve dizilerde çekim yeri olarak kullanılan ikonik destinasyonları keşfetmeye davet ediyor.
Bath, Oxford ve Manchester gibi tarihi şehirlerden Galler’in büyüleyici kırsalına kadar ülkenin dört bir yanındaki mekanlarda çekilen TV şovları ve gişe rekortmeni filmler, hayranlarını ağırlamayı bekliyor.
Dahası, bu ikonik film setlerinin ve deneyimlerinin birçoğu halka açık. İngiltere’nin farklı bölgeleri, kendilerine özgü sinematik kimliklerini tanıtarak dikkat çekiyor.
Visit Britain CEO’su Patricia Yates, “İngiltere’nin başrolde olması, destinasyonun gösterinin yıldızı olduğu anlamına geliyor” diyerek bu yaklaşımı özetliyor. Örneğin, ‘Bridgerton’ hayranları Bath’ı keşfetmeye bayılacak.
The Royal Crescent gibi ikonik Gürcü mimarisi manzaraları eşliğinde bazı çekim yerlerinde rehberli turlara katılabilir, Regency dönemi ikindi çayı gibi temalı deneyimlerin tadını çıkarabilirler.
Geçen yıl Timothee Chalamet, Hugh Grant ve Olivia Colman’ın rol aldığı ‘Wonka’ filmini sevenler için ise Oxford ideal bir durak. Filmin büyük kısmının çekildiği Oxford’un prestijli kolejleri ve tarihi simge yapıları arasında gezebilirler.
Ama gerçek bir çikolata fabrikası deneyimi isteyenler, Birmingham’daki Cadbury World’e uğramalı. ‘Harry Potter’ hayranları için de Londra dışında çeşitli büyülü deneyimler var.
Örneğin, Hogwarts’a hayat veren Northumberland’daki Alnwick Kalesi, süpürge eğitimi sunuyor ve Harry’nin ilk uçuş dersi gibi unutulmaz anları canlandırma imkanı veriyor. ‘Peaky Blinders’ hayranları Birmingham yakınlarındaki açık hava müzesi Black Country Living Museum’a giderek dizideki birçok endüstriyel tarihi mekanı gezebilirler.
Cambridge ise ‘Kaptan Amerika’ filminde görülebiliyor. Kuzey Galler’in dramatik ve engebeli sahillerini ziyaret edenler, Game of Thrones’un bölümü ‘House of the Dragon’ dizisinin burada çekildiğini öğrenebilirler.
İngiltere’nin sahilleri beyaz perdede sıkça boy gösteriyor; Lonely Planet’in Best in Travel 2025 listesinde yer alan Doğu Anglia, özellikle Holkham Plajı’yla dikkat çekiyor. 1998 yapımı ‘Shakespeare in Love’ filminden hatırlanabilecek bu kumlu sahil şeridi, fotojenik güzelliğiyle öne çıkıyor.
Visit Britain CEO’su Patricia Yates, İngiliz filmlerinin popülaritesinin, milyonlarca izleyiciye ulaşan yayın platformlarının yükselişiyle daha evrensel hale geldiğini belirtiyor:
Visit Britain, filmin gücünden yararlanarak hem ana karada hem de adalarda çeşitli ziyaretçileri ve film yapımcılarını kendine çekmeyi, böylece faydaların yerel topluluklara daha eşit bir şekilde yayılmasını hedefliyor.
Yates, ziyaretçilerin artık küresel bir seyahat trendi olan “yenileyici turizm” doğrultusunda daha otantik deneyimler aradığını belirtiyor.
“Bu, topluluklar için fayda sağlıyor ve ana caddeleri canlı tutuyor” diyor. “Kafeler, restoranlar ve barlar turizm sayesinde açık kalabiliyor.”
Yates, İngiltere’nin küçük bir ülke olmasına rağmen kapsamlı bir ulaşım altyapısına sahip olduğunu, özellikle trenlerin ziyaretçileri birkaç saat içinde bir yerden diğerine taşıyabildiğini ekliyor:
“Şehirden kırsala, kıyı şeridine kadar her şeyi keşfetmek İngiltere’de oldukça kolay.” Britanya’yı bir çekim mekanı olarak cazip kılan unsurlardan biri, zengin tarihi ve kültürel mirasıyla farklı destinasyonlarının sunduğu zamansızlık hissi.
“Bu hikayeyi aylar değil, yıllarca sürdürebiliriz” diye ekliyor Yates. Önümüzdeki birkaç yıl içinde Britanya’nın simge yapılarını ve büyüleyici manzaralarını ekranlarda daha sık göreceğiz.
Visit Britain, tüm büyük film stüdyolarıyla yaptığı anlaşmaların yanı sıra, yeni mekanlar ve setler arayan yapımcıları Britanya’ya çekmek için British Film Commission ile de ortaklık kurmuş durumda.