Leigh Bowery’nin sınırları zorlayan yaratıcılığı Tate’te sergileniyor

Leigh Bowery, kısa ama sıra dışı hayatıyla sanat dünyasında ve ötesinde silinmez bir iz bıraktı. Sanatçı, performans sanatçısı, model, TV kişiliği, kulüp tanıtımcısı, moda tasarımcısı ve müzisyen olarak birçok farklı kimlik üstlendi, her zaman geleneksel kalıplara meydan okuyarak sınırsız bir yaratıcı yol izledi.

Bowery, 1980’ler Londra’sının renkli gece hayatından, galerilerde, tiyatrolarda ve sokakta sergilediği cesur performanslarına kadar, kendi sınırlarını zorlayarak hem sanat dünyasında hem de toplumda büyük yankılar uyandırdı.

Giysileri, makyajı ve performansları, sadece birer estetik ifade biçimi olmanın ötesinde, cinsiyet normlarına ve estetik sınırlarına karşı bir başkaldırıydı.

1980’ler ve 90’lar boyunca, kulüp kültürünü ve moda tasarımını kendine özgü bir şekilde harmanlayan Bowery, hala hatırlanan ikonik görsellerin yaratıcısı oldu.

Etkisi, ünlü isimlerin çalışmalarında kendini gösterdi; Alexander McQueen, Jeffrey Gibson, Anohni ve Lady Gaga gibi sanatçılar, Bowery’nin devrimci tarzından ilham aldı.

Tate Modern’deki bu eklektik sergi, Bowery’nin Michael Clark, John Maybury, Baillie Walsh, Fergus Greer, Nick Knight ve Lucian Freud gibi sanatçılarla yaptığı işbirliklerine dair eşsiz bir bakış açısı sunuyor. Sergi, sanatçının ‘Bakışları’ adlı eserlerini ve dönemin yaratıcı kültürünü keşfetme fırsatı veriyor.

Sergide, Sue Tilley, Trojan, Prenses Julia, Les Child, Andrew Logan, Lady Bunny, Scarlett Cannon, MINTY ve Boy George gibi yaratıcı isimler de yer alıyor.

Londra, New York ve ötesindeki sahnelerde yer alan eserler, Bowery’nin sanat ile yaşam arasındaki çizgileri bulanıklaştıran yaratıcı dünyasına dair derin bir bakış sunuyor.

Sergi, Leigh Bowery’nin mirasını anmak ve onun sınırları zorlayan kariyerini kutlamak için Tate Modern tarafından Leigh Bowery Mirası’nın Yöneticisi ve Sahibi Nicola Rainbird işbirliğiyle düzenleniyor.

kaynak: https://www.tate.org.uk/whats-on/tate-modern/leigh-bowery