İngiltere’nin en eski ve prestijli okullarından King’s Koleji’nde (KCL) gerçekleşen sergi Türk Modacı Reyhan Yazıcı’nın tasarımına ev sahipliği yaptı. Üç gün süren sergi bugün sona erdi.
İngiltere’nin en saygın ilk beş üniversitesinden biri olarak değerlendirilen King’s College Translation Games (Çeviri Oyunları) sergisiyle modacı Reyhan Yazıcı’nın çalışmalarına Anatomy Müzesi Salonu’nu açarak destek verdi.
King’s College’den Ricarda Vidal ve Londra Queen Mary Üniversite’sinden akademisyen Jenny Chamarette’nin küratörlüğünü üstlendikleri sergi; Teoriden pratiğe, edebiyat, diller arası, cinsiyetler arası ve sanatta meydana gelebilecek etkileşimleri irdeliyor.
KELİMELER ETE KEMİĞE BÜRÜNDÜ
Serginin açılışında konuşan Ricarda Vidal; “İnsanoğlunun başlangıcından günümüze oynanan ‘Kulaktan Kulağa’ oyununun; kelimelerin, tercüme, idrak, anlayış ve kültürler arasında nasıl yok olarak veya değişerek, eklenerek yeni bir biçim kazandığını göstermek anacılıyla gerçekleştirildiğini anlattı. King’s College bünyesinde akademisyen olarak da görev yapan Vidal, zaman zaman tercümanlık yaptığını ve gerçek hayatta yaşanan değişim yada geçişlerin tecrübe edilmesi amacıyla yola çıktıklarını belirtti.
Serginin diğer küratörü film ve görsel sanatlar alanında yaptığı çalışmalar ve sergilerle tanınan Jenny Chamarette, başlangıçta belirledikleri temanın değişik dillere tercümesi ve sonunda da modacı Yazıcı’nın, kelimeleri elbiseye çevirdiğini anlatırken, “Ortaya böyle muhteşem bir eser çıkacağını tahmin edememiştik. Kelimeler ete kemiğe büründü.
Soyutken, somut bir varlık kazandılar. Bu da bize sözcüklerin sadece boşlukta ses olmadığını elle tutulabilir, ruhumuza dokunabilir olduklarını gösterdi” dedi.
TÜRKÇE’DEN KUMAŞA
Tasarımlarında zıtlıkları ele aldığını anlatan Reyhan Yazıcı, boksörlerin dünyasına, ev, iş, ring, antrenman ve maçını izlemeye gelenlerin dünyasına dikkati çekmek istediğini belirtiyor.
“Renklerin ve kelimelerin esas oyuncu olduğu bu sergide bize verilen temadan yola çıkarak bir çeviri yapmamız istendiği zaman, boksör, dünyadaki yerini bulmak için birilerini dövme ihtiyacı, öfke, kontrol ve zaferin benim dünyamdaki yansımasını açığa çıkardım. Çok eskiden babamla birlikte boks maçları izlediğim hatırlıyorum.
Boksörlerin sert, erkeksi varoluş hareketlerinin ‘tersine’ yumuşacık ipekli saten şort ve bornozları vardı. Hatta ‘kelebek’ gibi uçup arı gibi soktuğunu söyleyen bir boksör vardı.
Mavi saten şortu, parlak saten bornozu ve altın rengi aksesuarları ve kocaman eldivenleri. Bir an daha eskilere gittim, ‘harem’ koridorlarına.
Onlarda izlemişler midir kelebek gibi uçuşan ipekli satenler, parlak brokarlar, organzeler, dantellerle süslenmiş kaftanlar içerisinde boks maçlarını?
Tekstil tasarımı olarak sadece Yazıcı’nın eserlerinin yer aldığı sergide ayrıca
ışıklar saçan küçük hoparlörün kavanozlar içine yerleştirilerek sessiz ve gürültücü dünyasına vurgu yapılıyor.