Suriye’de bulunan Kürtlerin federasyon ilan ettiği ve Kuzey Irak Kürtlerinin bağımsızlığı tartıştığı sürecin Ortadoğu’ya etkileri Londra’da değerlendirildi.
Türkiye Araştırmalar Merkezi Ceftus’un düzenlediği ‘Ortadoğu’da değişen Kürt dinamikleri’ konulu toplantıya konuşmacı olarak, gazeteci-yazar Cengiz Çandar, Dr Zeynep Kaya ve Ortadoğu Merkezi Direktörü Robert Lowe katıldı. London School of Economics(LSE) Üniversitesi Ortadoğu Merkezi’nin işbirliği ile yapılan toplantının ev sahipliğini Washington & Sunderland West bölgesi milletvekili Sharon Hodgson üstlendi. Toplantıda ilk sözü alan Çandar 1916 yılında imzalanan ve Ortadoğu’da sınırların yeniden çizildiği Sykes-Picot anlaşması’na bugün hemen bütün tarafların karşı olduğuna dikkat çekti.
Söz konusu anlaşma ile bölünen Kürtlerin ISIS’e karşı kara savaşı yürüten ve yaklaşık 1000 km ile en uzun sınıra sahip dinamikler olduğunu vurguladı. Irak’ın kuzeyindeki otonom Kürdistan bölgesinin Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası alanlarda temsiliyeti bulunmadığına işaret eden Çandar, bu duruma karşı oluşumun, 21. yüzyılın yeni paradigmalarından birisi olduğunu söyledi. Suriye ve Rojava bölgesine ilişkin değerlendirmelerde bulunan toplantının bir diğer konuşmacısı Robert Lowe da, beş-altı yıl öncesine kadar kimsenin bahsetmediği Rojava’da, demokratik, otonom bir yapılanmanın hayata geçirildiğini söyledi.
‘Kadınlar toplumsal yaşama katılmalı’
Londra’da düzenlenen bir toplantıya katılan akademisyenler ve aktivistler ‘Demoktratik Konfederalizm ve Türkiye’de Kürtlerin Durumu’nu tartıştılar. ‘Centre for Kurdish Progress’ tarafından organize edilen panel İşçi Partili milletvekili George Howarth’in ev sahipliğinde düzenlendi. Milletvekili George Howarth açılış konuşmasında Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne katılımını desteklediğini vurguladı.
Howarth, Kürtlere olan hayranlığını ve Kürtlerin problem değil her zaman çözümün bir parçası olduğunu ve olacağını savundu. Daha sonra söz alan Janet Biehl de Suriye’nin Kuzeyinde kurulan kantonlara değinerek, “2011’de Rojava’da demokratik özerklik ilan edildiğinde, bunun kadınları da içeriyor olması gerekliydi. Katı tutucuların yerine tüm etnik kökenlerden gelenler kabul edildi ve tarihi yanlışlar düzeltildi” dedi.
Biehl, Kürtlerin teoriyi daha çok ciddiye aldıklarını ve iyi bir toplum inşa etmek için bunu en iyi şekilde nasıl kullanmaları gerektiğini bildiklerini ileri sürdü. Dr. Venturi bu hafta Strasbourg’a giderek, Avrupa Konseyi’ni barış heyeti konusunda ziyaret edeceğini belirtti. Barışın sadece gerçek bir barış süreci ile başarılabileceğini söyleyen Venturi, Nelson Mandela’nın ‘Sadece özgür insanlar pazarlık yapabilirler. Mahkûmlar anlaşma yapamazlar; anlaşma yapabilmeleri için özgür olmaları gerekir’ sözüne gönderme yaparak Öcalan’nın serbest kalmasının bu süreçte çok büyük bir rol oynadığını iddia etti.
Rahila Gupta ise yeni bir toplumun, yeni bir siyasal sistemin ve bir devrimin ortaya çıkması için verilen mücadeleye tanık olduğu Rojava’ya (Kuzey Suriye) yaptığı ziyaret hakkında konuştu.
Tanıştığı evlenmekten vazgeçmiş, zamanını devrim için hapishanede geçiren bir kadından söz etti.