Büyükelçi Abdurrahman Bilgiç, 23 Haziran’da yapılacak olan AB referandumuna ilişkin LSE için değerlendirmelerde bulundu.
London School of Economics and Political Science (LSE) internet sitesinde yayımlanan makalede, Bilgiç, 23 Haziran’da Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği içinde kalmayı yada birlikten ayrılmayı seçeceğine, bunun Birleşik Krallık’ın dört kurucu bileşeni tarafından verilecek önemli bir karar olacağına işaret etti. Bilgiç, Birleşik Krallık’ta seçmenlerin vereceği kararın sadece kendilerini etkilemeyeceğini, uluslararası etkilerinin de olacağını belirterek, “Seçmenlerin oylarının Avrupa’daki entegrasyon sürecinin geleceği yanında Birleşik Krallık’ın dünyanın geri kalanıyla olan ilişkileri açısından da büyük olasılıkla etkileri olacak.” ifadesini kullandı.
Bilgiç sözlerine şöyle devam etti: “İkili ilişkilerimiz açısından Birleşik Krallık bizim müttefikimiz, stratejik ortağımız ve Türkiye’nin AB’ye katılım sürecinde güçlü bir destekçimiz. Türkiye’nin 1996 yılında Gümrük Birliği’ne katılmasından bu yana, Türkiye ve Birleşik Krallık ikili ticaret hacmi 4 milyar dolardan 16 milyar dolara yükseldi. Birleşik Krallık’ın Türkiye’deki yatırımları ise güçlü bir şekilde 8,5 milyar dolara yükseldi. Bunları Avrupa Birliği dışında başaramazdık. Britanya’nın Türkiye’nin AB katılım sürecinde verdiği samimi desteği her zaman takdirle karşıladık. Buna rağmen Brexit konusundaki endişemiz sadece ortak ekonomik çıkarlarımızı koruma yada Birleşik Krallık’ın desteğinin devamını güvenceye alma isteğinden kaynaklanmıyor.
Daha geniş bir perspektiften bakıldığında, Türkiye, Birleşik Krallık ve AB ortak bölgeyi paylaşıyor.
Bu bölge içerisinde, Ukrayna’dan Suriye’ye ve Irak’a, Balkanlar’dan Kafkasya’ya kadar, barış ve güvenliğe ilişkin yeni zorluklarla karşı karşıyayız. Bu zorluklara ancak birlik içerisinde cevap verebiliriz.”
Bu bağlamda Türkiye ve Birleşik Krallık’ın terör örgütü DAEŞ’e karşı mücadelede uluslararası koalisyona katıldığını hatırlatan Bilgiç, “Terörizmle ve şiddetli aşırıcılıkla mücadele için çabalarımızı birleştirdik, istihbarat paylaşımımızı artırdık, işbirliği yaptık. Terör derdinden çekmiş ülkeler olarak, ortak anlayışımız, her tür terör şeklini ve manifestosunu DAEŞ’den de PKK’dan da gelse kınamaktır.” dedi.
Avrupa bürokrasisinin daha esnek, daha verimli ve açık olması gerektiğini vurgulayan Bilgiç, Grexit ve Brexit tartışmalarının şimdiden reformların yapılmasına neden olduğunu söyledi. Öte yandan Avrupa’da halen çözüm bulunması gereken başka meselelerin de olduğunu kaydeden Bilgiç, “Özellikle Avrupa’da ırkçılığın, yabancı düşmanlığının, İslamofobinin yükselmesinden endişe ediyoruz. Milliyetçiliklerin yarıştığı bu dönemde, liberal ve demokratik değerlerin savunucusu olan Birleşik Krallık’ın birlikte varlığına ihtiyaç var” dedi.
Türkiye’nin toplam 3 milyon Suriyeli ve Iraklı sığınmacıya ev sahipliği yaptığını hatırlatan Bilgiç, daha fazla işbirliği çağrısında bulunarak, “Bu zamana kadar 26 geçici merkezde toplam 270 bin sığınmacı için 10 milyar dolar harcadık. Bunun Türk ekonomisine toplam maliyetinin yaklaşık 25 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor. Bu herhangi bir ülkenin tek başına sırtlaması için ağır bir yük.” dedi.
AB referandumuna ilişkin tartışmalarda Türkiye’nin de yakın zamanda gündeme geldiğine işaret eden Bilgiç, “Vize serbestisi müzakerelerine ve Türkiye’nin AB katılım sürecine ilişkin belli mitlerin kullanıldığını görüyoruz. Genellikle önyargılara karşı mücadele etmek zordur.
Fakat bunlar çürütmesi görece daha basit mitler. Son projeksiyonlar Türkiye’den Avrupa’ya kitlesel bir göç olmadığını gösteriyor. Hatta, Avrupa’dan Türkiye’ye çalışmak ve yaşamak için gidenlerin oluşturduğu tersine bir göç söz konusu.” dedi.