1 4 Ağustos Pazar günü, Türkiye’den gelen konuklar, Aydın Çubukçu ve Mustafa Yalçıner, Londra Toplum Merkezi’de 15 Temmuz darbesi sonrası Türkiye’yi konu alan bir söyleşiye katıldılar.
Kalabalık bir izleyici kitlesinin izlediği söyleşide ilk sözü alan Yalçıner, darbe öncesi ve sonrası tablonun ana unsurlarının süreklilik gösterdiğine değindi.
Önceden çiğnenip sürekli kısıtlanan demokratik hak ve özgürlüklerin, şimdi, darbe fırsat bilinerek ve OHAL aracılığıyla daha ileri ölçüde kısıtlanmasının sürdürüldüğü üzerinde durdu.
Tek parti-tek adam iktidarına ulaşılması ana amacının değişmeden kaldığını ve ülkeyi Kanun Hükmünde Kararnamelerle yönetmekte olan Erdoğan’ın eski yolunda yürümekte ısrarlı olduğunu söyleyen Yalçıner şöyle devam etti: “Darbenin sanıldığı kadar güçlü olmadığını gösterdiği Erdoğan’ın uluslararası ve ulusal koşullar ve kime güvenebileceğinin belirsizliğini koruması nedeniyle bunu başarıp başaramayacağı belli değil.
Üstelik halka değil FETÖ’ye karşı ilan edildiği söylenen OHAL’in giderek grevci işçileri, gazetecileri, Kürtleri hedef almaya başlaması “Ne darbe ne dikta” sloganının doğruluğunu kanıtlıyor.”Darbenin tıkanan Suriye eksenli dış ve demokrasi yerine silahların öne çıktığı iç politikanın bir ürünü olduğunu anlatan Çubukçu ise, Erdoğan yönetiminin yüzünü ilişkilerini normalleştirmeye yöneldiği Rusya’ya dönmesinin kolay olmadığı üzerinde durdu.
Batı ve NATO ile ilişkiler, yatırımlar ve dış ticaret, bürokrasinin Batıyla içli-dışlılığı dolayısıyla Türkiye’nin eksen değiştirmesinin sıfıra yakın bir ihtimal olduğunu söyleyen Çubukçu, emperyalistler ve gericiler adrasındaki çelişmelerin önemli olduğunu, ama asıl olanın, darbeyi desteklememiş olan Türkiye halkının tek parti-tek adam diktasına gidişe karşı mücadelesi olduğuna vurgu yaptı. Çubukçu; konuşmasını, demokrasi için halkın birleşik cephesinin kurulması zorunluluğu ve bunun bütün gericiliğin panzehiri olduğunun altını çizerek sonuçlandırdı.