Türkiye Araştırmalar Merkezi CEFTUS, Londra’da “Dönüm Noktasındaki Türkiye: Zorlukların Üstesinden Nasıl Gelinecek ?” konulu bir panel düzenledi.
Washington merkezli Sidar Global Danışmanlık firmasının kurucusu ve CEO’su Cenk Sidar’ın konuşmacı olarak katıldığı toplantıya milletvekili George Howarth ev sahipliğinde yapıldı. Panelin açılışında konuşan milletvekili Howarth, Türkiye’nin Avrupa kıtası ve Müslüman dünyası arasında çok önemli bir köprü oluşturduğunu söyledi. Daha sonra söz alan Cenk Sidar, Türkiye’nin ekonomik, demokratik ve güvenlik anlamında bir uçurumun kenarında olduğunu ileri sürdü. Sidar konuşmasını şöyle sürdürdü; “Darbe girişimi Türkiye’nin ekonomik, demokratik ve güvenlik anlamında ne kadar zayıf bir durumda olduğunu gösteriyor. Ekonomik açıdan Türkiye’nin notu, önde gelen iki finans kuruluşu tarafından düşürüldü. Türkiye Fetullah Gülen destekçisi kişilerin devletin güvenlik kademelerine sızmaları ve darbe girişimini gerçekleştirmeleri tehdidi ile karşı karşıyadır.
Türkiye’de bu durumun devam ettirilemez olmasından dolayı, siyasal bir değişim yapılması gerekmektedir.” Konuşmasında Türkiye’nin demokratik durumuna da değinen Cenk Sidar, Türkiye’de şuan 152 gazetecinin parmaklıkların arkasında olduğunu ve son dönemlerde yaşanan kurumlara gizlice sızmalardan dolayı, halkın Türkiye’deki bu kurumlara güvenini yitirdiğini savundu. Sidar, buna ek olarak, Türkiye’deki demokrasinin güvenliği açısından en büyük problemin Kürt sorunu olduğunu dile getirerek, Kürt bölgesi için sorunun çözülmesi açısından, devlet yapısında daha geniş çapta bir ademi merkeziyetçi yol izlenmesi fikrini ileri sürdü.
Sidar Global Danışmanlık firmasının kurucusu Sider konuşmasını şöyle sürdürdü: “Seçilmiş belediye başkanlarının temizlenmesi Ak Parti hükümeti tarafından yapılmış diğer bir hatadır. Türkiye’nin daha sağlam demokratik ve yasal kurumlara ihtiyacı var. Bunun yanısıra şuanda Irak’la olan zayıf ilişkilere de bakıldığında, ülke içinde ve komşularıyla barışın ve sürdürülebilirliğin sağlanabilmesi için güçlü bir orduya ihtiyaç olduğu görülmektedir.”
Orduda gerçekleştirilen temizliğin, Türkiye’nin güvenlik donanımını yıktığını, üst düzey rütbelerdeki askerlerin uzaklaştırılmasının ve sonrasında yaşanan F16 pilotu eksikliğinin, Türkiye’nin Suriye ve Irak’a yapılan operasyonlarında personel eksikliği yaşadığı anlamına geldiğini belirten Sidar, 2010’a kadar AKP’nin dış politikadaki başarıları ile şuan ki durumu karşılaştırdı. 2008 yılında Türkiye’nin İsrail ve Suriye’nin barış görüşmelerinde aracılık yaptığının altını çizen Sidar, Türkiye’nin Arap Baharı’nda Sünni yanlısı bir tutum sergileyerek, Esad rejimine karşı politika izlediğini ve DAEŞ ile yeterli ölçüde mücadele etmeyerek, bu durumun sonuç olarak Türkiye’de kurulan hücrelerde planlanan birçok terör saldırısını önleyemediğini ileri sürdü.
Ekonomik anlamda, 2009’a kadar IMF programı izlendiği sürece, ekonomik büyümenin oldukça güçlü olduğunu ifade eden Sidar, Türkiye’nin 2009-2012 yılları arasında ise piyasalarda güven hissi teşkil ettiği için büyümeye devam ettiğinin altını çizdi. Sidar sözlerine şöyle devam etti: “Batı medyası ekonomik gerileme yaşayan Amerika ve Avrupa’ya oranla, Türkiye’yi yükselen bir ekonomi yıldızı olarak gösterdi. Bu başarı şuan yavaşladı ve ülkedeki işsizlik oranı %13’e ulaştı.”
Bu sürdürülemez ekonomik durumun, ülkeyi siyasi bir değişime götüreceğini belirten Sidar, ekonomik ve siyasal kurumların yapısal bazı reformlar gerçekleştirmesi gerektiğini ileri sürdü.