Fırtınalı Şubat günlerini ardımızda bırakmak bile, bahara bir adım daha yakın olmak demekken aynı zamanda Mart ayıyla beraber ilkbahar moduna en azından mental açıdan hazır olmakta bir zarar yok diye düşünebiliriz. Londra merkezinin ünlü posta kodlarından SE1’in en güzel köşelerinden biri olan London Bridge, her sezon apayrı renklere bürünen ve her daim bünyesinde bulundurduğu restoranları, cafeleri, sanatsal ve kültürel merkezleri ile Londra’nın kültürel mirasının en büyük ev sahiplerinden biri diyebiliriz.
Yaz sıcaklarında Thames serinliği ile güzelleşen London Bridge, Mart ortası ve özellikle Nisan ayından itibaren bahar sezonuna girerken, Mayıs-Haziran ayıyla beraber “London Bridge Festivali” ve market sezonunu açacak ve birbirinden renkli standları, sokak yemekleri ve daha fazlasıyla Londra’nın o eşsiz yaz sezonunda insanın dünyasını renklendirir. Nitekim, Mart sezonu, SE1’in ayrı güzel olduğu bir sezondur diyebiliriz. Sakin, çok koşuşturması olmayan ve daha nezih ortamlar sunan bir sezon olmasından ötürü, baharda SE1’in tadı bir ayrı çıkar. İşte yolunuz London Bridge’e düşünce atlamamanız gereken mekanlar:
- Nat-ive:
Eski yeri Covent Garden olan Native, son birkaç aydır taşındığı London Bridge’e yeni bir nefes olmakla beraber, Füzyon mutfağı alanında birbirinden lezzetli yemekler sunuyor.
- Bar Douro
Otantik bir Portekiz restoranı olan Bar Douro, özellikle grup/aile olarak gidilen yemekler için hem pratik hem de hesaplı. Paylaşılabilir tabakları ile daha az bütçeyle daha çok çeşit yemenin tadını çıkarabilirsiniz.
- Azurro
Risotto severler için kesinlikle atlanmaması gereken bir mekan olan Azurro, her yemeğinde hep ilk kez kullanılan taptaze malzemeleri ile meşhur. Tazelik işin içine girince, lezzetin de kalitesi haliyle katlanıyor. Deniz mahsüllü risotto, tavsiyemiz.