Başbakan Çarşamba günü ekonomiden bir destek almayı umarken, hem Muhafazakârlar hem de İşçi Partisi, seçim savaş hatlarını keskinleştiriyor.
Genel seçimlere altı ay kalmışken, uzun kampanya başladı. Bu hafta Rishi Sunak, Keir Starmer ve Jeremy Hunt üç ayrı konuşmayla seçim savaş hatlarını belirlemeye çalıştı.
Sunak ve Hunt geleneksel Westminster konuşmalarını tercih etti. Başbakan, İşçi Partisi’nin İngiltere’nin ulusal güvenliği için temel bir risk oluşturduğu uyarısında bulunmak için sağ eğilimli düşünce kuruluşu Policy Exchange’in küçük bir odasını seçerken, Maliye Bakani da, Starmer’ın harcama planlarında 38 milyar sterlinlik bir delik olduğu uyarısında bulunmak için Westminster’a biraz uzaklıktaki bir bodrum katını kullandı.
Starmer farklı bir şey denedi. Gölge kabinesinin tamamını Essex’teki Purfleet’e götürdü ve burada bir İşçi Partisi hükümeti için “ilk adımlarını”, seçmenlere kapı eşiğinde satmayı umduğu altı vaadi özetledi.
Ancak önde gelen siyasetçilerin binlerce sözüne rağmen yeni olan çok az şey vardı. Hafta büyük ölçüde siyasi konumlandırma ve retorik, her iki tarafın da mesajlarını yerine oturtmaya çalıştığı iddia ve karşı iddialardan oluşan bir egzersiz oldu.
Ekonomi ön plana çıkacak
Çarşamba günü enflasyonun yüzde 2’ye düşmesi bekleniyor ki bu Sunak’ın siyasi talihini değiştirebileceğini umduğu bir gelişme. Başbakan ve Maliye Bakanı’nın aylardır verdiği mesaj ekonominin köşeyi dönmekte olduğu yönünde. Başbakan olduğu dönemde yüzde 11 olan enflasyonun yüzde 2 hedefine ulaşması, Sunak’ın vites yükseltmesini sağlayacak.
Başbakan önümüzde daha iyi zamanlar olduğunu savunacak. Sunak’ın üst düzey bir müttefiki; “Zafer kazanmış gibi görünmeyecek ama büyük bir an olacak” dedi.
İnsanların daha iyimser hissetmeye başladığına dair işaretler bulunuyor
YouGov tarafından yapılan bir ankete göre, geçen ay yüzde 13 olan ekonomik durumun önümüzdeki yıl iyileşeceğine inananların oranı yüzde 19’a yükselmiş durumda. Benzer bir oranla yüzde 18, enflasyonun yüzde 2’ye düşmesinden fayda göreceklerine inanırken, yüzde 19 faiz oranlarındaki düşüşten fayda göreceklerini söylüyor.
Ancak Muhafazakârların itibar kazandığına dair çok az kanıt var. İşçi Partisi Muhafazakarlar karşısında 27 puanlık üstünlüğünü koruyor ve Starmer ekonomi konusunda sürekli olarak Sunak’ın üzerinde yer alıyor. Muhafazakarlar için sorun, geçmişin hayaletleri, özellikle de Liz Truss’un 49 günlük kısa ve felaket başbakanlık dönemi.
Eski başbakan Theresa May şimdi ön sıralardaki yerinden kurtuldu ve bir sonraki seçimde Muhafazakâr bir milletvekili olarak görevinden ayrılıyor, bu hafta Westminster’da düzenlenen bir öğle yemeğinde bunu açıkça ifade etti. “Liz ile birlikte piyasalarda yaşananlar, bunun bir ekonomi yönetimi partisi olduğu hissini bozdu” dedi. “Kabul edelim, altımızda epeyce bir değişim var ve bir şeyler oluyor. Seçmenler biraz istikrar istiyordu ve bence Rishi bu istikrarı getirdi” dedi.
Ruanda gibi siyasi meselelerin tüm sıcaklığına rağmen, ekonominin her zaman “1 numaralı mesele” olduğunu savundu. Anketlerdeki büyük farkın dramatik bir şekilde azaldığı kendi felaket 2017 kampanyasının Sunak için umut verdiğini söyledi.
Hunt, Truss hakkındaki değerlendirmesinde daha diplomatikti. Kendisini Maliye Bakanı olarak atadıktan sonra Truss’un “hatalarını” düzelttiğini, onun amiral gemisi politikalarını tersine çevirirken, yoluna çıkmadığı için O’nu takdir ettigini söyledi.
Muhafazakârlar ekonomik iyimserliğin yanı sıra geleneksel saldırı yöntemlerine de başvuruyor. Pazartesi günü Hunt, klasik siyasi stratejilerden biri olan bomba etkisi yaratan “kara delik” vergi dosyasını yeniden gündeme getirdi. Hunt’a göre, Hazine’nin maliyet hesapları, İşçi Partisi’nin harcama planlarında 38 milyar sterlinlik bir kara delik olduğunu ve bunun da hane başına 2.094 sterlinlik vergi artışına denk geldiğini gösteriyor.
Hunt, Starmer’ın “halkın cüzdanlarına” el atacağını söylemesine karşın, İşçi Partisi bu saldırıyı “çaresizlik” olarak nitelendirdi ve Hunt’ın ulusal sigortayı kaldırmaya yönelik planlarının partinin harcama planlarında 46 milyar sterlinlik bir delik açtığını iddia ederek, aynı şekilde karşılık verdi. Hunt da bu iddiayı saçmalık olarak nitelendirdi. Bu karşılıklı atışmaların genel seçimler yaklaştıkça daha da şiddetleneceği düşünülüyor.
Perşembe günü Starmer daha olumlu bir mesaj vermeye çalıştı. Büyük bir film stüdyosu olan mekan, Sunak’ın 2 Mayıs’ta genel seçim çağrısı yapması durumunda aylar önce belirlenmişti. Bu ihtimal gerçekleşti ancak İşçi Partisi yerel seçimlerden sonra ivme kazanmak için bu mekanı kullanmaya karar verdi. Açıkladığı altı vaadin hiçbiri yeni değildi ve çoğu geniş tanımlıydı. Parti bunun yerine bu vaatleri 1997 tarzı bir vaat kartında yeniden paketlemek için önemli ölçüde zaman, çaba ve kaynak harcadı. Starmer’ın “ilk adımlarım” olarak tanımladığı bu vaatlerin genel mesajı kasıtlı olarak “istikrar değişimdir” şeklinde sade tutuldu.
The Times’a göre, manifestoda nispeten az sayıda sürpriz olması muhtemel ve partinin anketlerdeki liderliği risk almasına gerek olmadığı anlamına geliyor. Bir İşçi Partisi kaynağı “Ekonomik güvenilirlik ve mali sorumluluk konusunda ciddi olduğumuzu söylediğimizde bunu kastediyoruz. Teklife bir bedava mikrodalga daha ekleme cazibesine kapılmayacağız. Bu, paranız konusunda güvenebileceğiniz değişmiş bir İşçi Partisi” dedi.
Starmer, cesaret ve vizyondan yoksun oldukları yönündeki eleştirilerin ardından vaatlerinin ölçeğini savundu. Çoğu seçmen için “güneşli yaylalar” vaatlerinin sadece NHS ataması, daha ucuz mortgage ve iyi okullar gibi somut vaatler anlamına gelebileceğini kaydetti.; “Bence son 14 yılda halk, seçimden önce her şeyi yapacaklarını söyleyip seçimden sonra yapmayan insanlarla çok fazla karşılaştı.”
Haberde, Sunak’ın pozisyonunun bir ay öncesine göre daha emin olduğu kaydedildi. Muhafazakâr milletvekillerinin çoğu, son haftalarda savunma, refah ve ekonomi konularında yaptıkları açıklamalarla başbakan ve hükümetinin doğru adımlar attığına inanıyor. Endişe ise seçmenlerin artık kendilerini dinlemiyor olması.
Sunak’ın Pazartesi günü yaptığı ve Starmer’ı 2030 yılına kadar GSYH’nin yüzde 2,5’ini savunmaya harcamayı taahhüt etmediği için İngiltere’nin ulusal güvenliğine tehdit olarak nitelendirdiği konuşması da bir başka Muhafazakâr saldırıydı. Kıdemli milletvekilleri, her zamankinden daha tehlikeli ve belirsiz bir dünyada güvenlik ve istikrara duyulan ihtiyaç şeklindeki ana temanın seçmenlerde yankı bulduğunu ve sonbaharda öngörülebilir hale gelebileceğini söyledi.
Üst düzey bir bakan, “Birleşik Krallık’ta sandık başına gitmeden bir hafta önce Donald Trump’ın başkan seçilmesi oldukça olası. Bunun burada nasıl sonuçlanacağını kimse bilmiyor ama başbakanın bu tür şeylerden şimdiden bahsetmesi iyi bir şey… Böyle bir şey olursa Keir Starmer ve Angie Rayner’ı mı yoksa Rishi Sunak ve David Cameron’ı mı istersiniz? Bu bizim gücümüze oynuyor.”
Ancak bazı bakanlar Starmer’ın, Jeremy Corbyn’e benzemediğini ileri sürerek kuşkularını dile getiriyor. Eski bir savcılık müdürü olarak Starmer, kendisini daha zor bir hedef haline getiren bir ciddiyete sahip.
Starmer, Sunak’ın kendisini Corbyn ile ilişkilendirme girişimine açık bir yanıt verdi. Starmer, “Jeremy Corbyn bir sonraki seçimlerde İşçi Partisi’nin adayı olmayacak. Ekonomiyi çökerten ve bedelini çalışan insanların ödediği selefi için aynı şeyi söyleyemiyor. Eğer gelecek konusunda ciddi olsaydı Liz Truss’un aday olmamasını sağlardı” dedi.
Bir zamanlar zafere giden “dar bir yoldan” bahseden bakanlar, asılı bir parlamentonun bile ulaşılamaz olduğunu kabul ediyor. Bakanlardan biri, “Anketlerin gösterdiği kadar kötü bir sonuç almayacağımızı düşünmeye devam ediyorum. Ama artık kazanabileceğimiz bir yol olduğunu düşünmüyorum. Çok fazla seçmen kararını vermiş durumda ve ne söylersek söyleyelim bir fark yaratmayacak” dedi.
Bir başkası ise; “Politika açısından tam olarak doğru yerde olduğumuzu düşünüyorum. Göçmenlik, net sıfır ve savunma gibi konularda halkın olduğu yerdeyiz. Ancak gerçek şu ki bu yeterli olmayacak. İnsanlar sadece değişim istiyor. Bunu yerel halk için kampanya yürütürken gördünüz. Mesajımızı iletmek çok zor” ifadelerini kullandı.