SEVIM SADRETTIN
07/04/1937 – 06/08/2024
DOĞUM YERİ: Hisarönü, Lefkoşa
Cenaze namazı 12 Ağustos, Pazartesi günü, sabah saat 10.00’da Peckham Camiin’de (SE5 0HU) kılınacak.
Ardından saat 11.30’da Grove Park Cemetery (SE12 9PU)’de toprağa verilecektir.
Canımız kadar sevdiğimiz, değerli annemiz ve anneannemiz, Sevim Sadrettin’i kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyiz.
Seni her zaman kalbimizde yaşatacağız.
Merhumeye Allah’tan rahmet dileriz. Yattıģı yer nur, mekanı cennet olsun.
Tüm ailemizin ve sevenlerinin başı sağ olsun.
EVLATLARI – Ahmet, Sevgül, Mustafa, Ali ve Aynur
GELİNLERİ – Nevin, Gülper ve Rita
TORUNLARI VE KÜÇÜK TORUNLARI – 30’dan fazla.
—–
Our Painful Loss – SEVIM SADRETTIN
07/04/1937 – 06/08/2024
Place of birth: Hisaronu, Lefkosa
The funeral prayer will be held on Monday, August 12, at 10am at Peckham OHU).
Burial will follow at Grove Park Cemetery (SE12 9PU) at 11.30am.
We are deeply saddened by the Ioss of precious mother and grandmother, Sevim Sadrettin, whom we loved dearly.
We will always keep you alive in our hearts.
We pray to God to have mercy on the deceased.
May her resting place be light and her resting place be heaven.
Our condolences to all our family and loved ones.
CHILDREN – Ahmet, Sevgül, Mustafa, Ali and Aynur
BRIDES – Nevin, Gülper and Rita
GRANDCHILDREN AND GREAT GRANDCHILDREN – Over 30
Sevim Sadrettin, sevgili eşi ve hayat arkadaşı Sadrettin Ali yaklaşık 20 yıl önce
vefat ettiğinden beridir, Sadrettin ailesinin başında durdu.
Sevim hanım, Kıbrıs’ın Lefkoşa, Hisarönü bölgesinde, Serdarlılı (Çatoz) Mustafa bey ve
Fatma hanımın çocukları olarak dünyaya geldi. Hayata, büyük beş (Seniha, Enver, İsmail,
Mehmet ve Vasit) ve küçük iki (Seval ve Ali) kardeşiyle birlikte mütevazi bir başlangıç
yaptı. Hem aklı hem de vücudu güçlü olan, Kıbrıs’ın güzel kadınlarındandı. O dönemde
yaygın olarak görüldüğü gibi, genç yaşında Sadrettin Ali’nin evlilik teklifini kabul etti.
Ardından da ilk çocukları Ahmet’i kucaklarına aldılar. Çok geçmeden Sevgül, Mustafa ve Ali
isminde 3 çocukları daha oldu. Sevim hanım, 12 yaşında ortaokulu bırakmış olmasına
rağmen, hem Osmanlı hem de modern Türkçe olarak yazılan yazıları okumayı öğrendi ve
kendini Kıbrıs tarihi alanında eğitti. Bunun yanında, meslek okulunda giysi tasarımı ve kalıp
yapma konusunda uzmanlaştı. Bu becerilerini yetişkinlik yıllarında değerlendirdi.
Sadrettin bey 1950’lili yıllara özgü, Kıbrıslı Türk öncülerindendi. Türkçe, Yunanca ve İngilizce
konuşabilirdi. Çok çalışkan ve girişken olmasının yanında, tuttuğunu koparan biriydi.
Sadrettin bey, adanın siyasi ve ekonomik dengesizlikleri nedeniyle 1961 yılında Kıbrıs’ı terk
ederek, ailesi için yeni bir hayat kurmak için Birleşik Krallık’a gitti. Bir ay sonra da Sevim
hanım, dört çocuğuyla birlikte deniz yoluyla Londra’da göç etti. Kayınbiraderi Ahmet de ona
katılıp destek oldu. Bu, o dönemlerde genç bir Kıbrıslı Türk kadın için oldukça cesurca bir
karar ve yolculuktu. Dahası, Birleşik Krallık’a geldikten birkaç yıl sonra, mütevazi bir
başlangıcın ardından, Sevim hanım ve Sadrettin bey, kendi işlerini kurdu. Son çocukları
Aynur’un da doğumuyla birlikte, beş çocuk yetiştirdiler ve Güneydoğu Londra’nın orta sınıf
banliyölerinden Lee bölgesinde kendi evlerini aldılar. Hem de etnik azınlık göçmenleri olarak
yaşadıkları zorluklara rağmen.
Sevim hanım, ailenin belkemiğiydi. Kararlı, açık sözlü ve talepkârdı. Yorulmadan çalışır ve
şükrederdi. Oldukça tutumlu olan Sevim hanım, birikimlerini hane halkını geliştirmek için
kullanırdı. Birbirlerine aşk ve sadakat ile bağlı olan çift, yenilmezdi. 1960 ve 80’li yıllar
arasında uzun yıllar boyunca, iki taraflı restoranlarıyla birlikte, Londra’nın Peckham
bölgesinin seçkin üyelerinden oldular.
Shish Kebab Restaurant ve Topkapı Grill, Türk
toplumu için adeta bir merkez gibiydi. Ev yapımı hakiki Türk yemekleri ve hazır yemekler,
yerel Afro Karayipli ve İngiliz toplumları da oraya çekmişti. Sevim hanıma “Mama” ve
Sadrettin beye de “Pops” diyorlardı. 1982 yılında yerel halkın düzenlediği ve yerel haberlere
çıkan organize protestolar da onların Peckham bölgesinde edindikleri yerin bir göstergesiydi.
Bu protestolar, yerel yönetimin restoranın ve bitişik aile işletmesinin zorla satılmasını
amaçlayan planlarına karşı yapılmıştı. Restoran, Sadrettin ailesinin odak noktası olarak kaldı
ve unutulmaz partilerle etkinliklere ev sahipliği yaptı. Restoran birçok kişinin oldukça değer
verdiği bir yerdi. Daha sonra 2003 yılında, Sadrettin beyin ölümünden bir yıl önce satıldı.
Sevim hanım ve Sadrettin bey, yabancı bir ülkede yeni bir hayat kurma çabası içinde de
geldikleri yeri unutmadılar. Kardeşlerinin ailelerine destek olmak için, sık sık Kıbrıs’a para ve
hediye gönderdiler.
Bu destekler oldukça takdir görüyor ve aradaki mesafeye rağmen aile
bağlarının yıllar geçse de güçlü kalmasını sağlıyordu. Sevim hanım ve Sadrettin bey, maddi
olanakları dahilinde Kıbrıs’ı ve Türkiye’yi de ziyaret ediyordu. Hatta bir keresinde
çocuklarıyla birlikte, küçük bir kamyonetle Birleşik Krallık’tan Türkiye’ye uzanan bir Avrupa
yolculuğu yapmışlardı.
Yıllar geçtikçe ve Sadrettin ailesi torunlarının hayat gelişiyle birlikte genişledikçe, Sevim hanımın yumuşak tarafı ve hazır cevap kişiliği de daha çok belirginleşti.Yine de kararlılığı yerindeydi.
Sevim hanım ve Sadrettin bey, 30’lu yaşlarının sonu ve 40’lı yaşlarının başında, manevi bir
aydınlanma yaşayarak Hacca gittiler. Sevim hanım, dininin gerekliliklerini yerine getiren bir
Müslüman olarak hayatına devam etti. Hayat boyu sürecek arkadaşlıklar kurdu ve Türk
Müslüman toplumu tarafından oldukça saygı duyulan biriydi. Ancak, birçok Türk gibi, Sevim
hanım da hem geleneksel hem de çağdaş yaşama değer verirdi. Hem dini hem de Türkçe
müzikleri çok sever, dilerken huzur bulurdu.
Sevim hanım, hayatının son yıllarında oldukça güçlü ve ağırbaşlı durdu. Hiç şikayet etmedi
ve espri anlayışı da hiç kaybolmadı. Aile bireyleri yatağının etrafında oturur, onunla sohbet
ederdi. Tam da onun uyuduğunu sandıkları bir anda, Sevim hanım bir espri patlatır ve
herkesi kahkahaya boğardı.
Sevim hanım, hayatının son yıllarını Lee’deki aile evinde, oğlu Mustafa ve hayatının son 7
yılını kayın validesine bakarak geçiren gelini Gülper’in yanında huzurlu bir şekilde geçirdi.
Sevim hanımın diğer çocukları, torunları ve ailesi de onlara destek oldu.
Sevim hanım, öldüğü gün, en sevdiği şarkı olan Yavuz Bingöl’den Sarı Gelin’i dinlerken, Yasin Suresi
eşliğinde hayata gözlerini yumdu. Suphanallah.
Sevim hanımın ardında bıraktıkları:
Çocukları ve Gelinleri: Ahmet, Sevgül, Mustafa, Ali, Aynur; Nevin, Gülper ve Rita.
Torunları: Kaan, Serdar, Canan, Sevim, Seniha, Seda, Sera, Ahmet, Tomris, Şerin,
Leyla, Ali ve Sami.
Torun çocukları: Kamren, Lottie, Gemima, Dayo, Neterma, Saba, Turkan, Yazmin,
Eliz, Peri, Kenan, Zeki, Eren, Chanel, Louie, Alex, Ryan, Roman, Jasmine, Sofia,
Alara, Bethanie, Charlie, Bradley, Alice ve Vienna.
Sevim hanım İnşallah huzurla ahirete göçüp Yaratanla, ruh ikizi Sadrettin beyle ve ölmüş
diğer sevdikleriyle buluşur.
Allah Rahmet Eylesin.
Sevim Sadrettin has been the head of the Sadrettin family, alone, since the passing of
her beloved husband and life-partner, Sadrettin Ali, almost 20 years ago.
Sevim hanım was born in Hisarönü, Lefkoşa, Cyprus – to Fatma hanım and Mustafa bey of Serdarlı
(Çatoz). Sevim hanım came from humble beginnings, with 5 older siblings (Seniha, Enver, Ismail,
Mehmet and Vasit) and two younger ones (Seval and Ali). She was a beautiful Turkish Cypriot woman
with strength of mind and body. As common in that era, she accepted Sadrettin Ali’s offer of marriage in
her teens, and they had their first child Ahmet soon after, followed in close succession by the next 3
(Sevgül, Mustafa and Ali).
Despite leaving middle school aged 12, Sevim hanım learned to read both
Ottoman and modern Turkish scripts and she educated herself in Cypriot history. She also became
proficient in clothing design and pattern-making, at vocational school (‘usta okul’), which she was able
to put to good use in adulthood.
Sadrettin bey was a typical Turkish Cypriot pioneer of the 1950’s: he spoke Turkish/Greek/English,
learned anything he put his hand to, was incredibly hard working and entrepreneurial. Due to the
political and economic instability of the island, in 1961 Sadrettin bey left Cyprus and flew to the UK to
create a new life for their family.
One month later, Sevim hanım emigrated to London with her 4
children, by sea, joined and supported by her brother-in-law, Ahmet – this was a considerably
courageous decision and journey to take, by a young Turkish Cypriot woman of that era. Moreover,
within a few short years of arriving in the UK, from the humblest of beginnings, Sevim hanım and
Sadrettin bey established their own business, raised 5 children (with the birth of their last child Aynur)
and bought their own house in the middle-class suburb of Lee, South East London; despite the
challenges they faced as minority ethnic immigrants.
Sevim hanım was the backbone of the family: determined, direct and demanding. She worked tirelessly,
was grateful for their blessings, was very thrifty, accumulated savings, used to improve their household.
With the love and loyalty towards each other, this couple were insurmountable. For many years, during
1960-80’s, they were prominent members of the Peckham district of London, via their dual-sided
restaurant at 1-3 Peckham High Street: Shish Kebab Restaurant and Topkapı Grill, which served as a hub
for the Turkish community and as a source of home-made authentic Turkish cuisine and convenience-
food that sustained the local Afro-Caribbean and English communities – who affectionally called Sevim
hanım “Mama” and Sadrettin bey “Pops”.
As an example of their status in Peckham, in 1982 local
residents staged an organised protest on the high street, that made the national news, to block local
authority plans aiming to force the sale of the restaurant and the row of adjoining family businesses.
The restaurant remained a focal point for the Sadrettin family, hosting memorable parties and events,
still treasured by many people. It was finally sold in 2003, prior to the passing of Sadrettin bey in the
following year.
Beyond their efforts to establish a new home in a ‘foreign’ land, Sevim hanım and Sadrettin bey did not
forget their roots and frequently sent funds and gifts back to Cyprus, to support their siblings’ families –
which has been greatly appreciated and has helped to maintain those family bonds over the years,
despite the geographical distance.
When they could afford to, Sevim hanım and Sadrettin bey also liked
to travel and made trips to Cyprus, Turkey and even a minivan road-trip across Europe from the UK to
Turkey, with their children. As the years rolled on and the Sadrettin clan grew with the birth of
grandchildren, Sevim hanım’s softer side and dry wittiness became more apparent; but not at the cost
of her strength of will.
In their late 30’s/early 40’s, Sevim hanım and Sadrettin bey felt a spiritual awakening and along with
some of their peers, made a pilgrimage to Mecca and became Hajı’s. Sevim hanım remained a practising
Muslim, found lifelong friends and was highly respected among the Turkish Muslim community
(‘cemaat’). But like many Turkish people, Sevim hanım was able to appreciate both the traditional and the contemporary, for example, deriving great joy and comfort from both religious songs and Turkish
music.
In her final years, Sevim hanım remained incredibly strong, dignified, rarely complained and her humour
never evaded her: family members could be sat around her bed, engaged in casual conversation,
thinking that the matriarch was asleep, and with a flash, Sevim hanım would fire a witty interjection into
the conversation, bringing tears of laughter to everyone.
Sevim hanım was blessed to spend her last years at the family home in Lee, primarily cared for by her
son Mustafa and daughter-in-law Gülper, who dedicated the last 7 years to caring for her mother-in-law.
They were supported by the rest of Sevim hanım’s children, grandchildren and family. On the day of her
passing, after listening to her favourite song Sarı Gelin by Yavuz Bingöl, Sevim hanım peacefully passed
away to the prayer of Surah Yahsin. Subhanallah.
Sevim hanım leaves behind – her:
Children and Brides: Ahmet, Sevgül, Mustafa, Ali, Aynur; and Nevin, Gülper, Rita.
Grandchildren: Kaan, Serdar, Canan, Sevim, Seniha, Seda, Sera, Ahmet, Tomris, Şerin, Leyla, Ali,
Sami.
Great-grandchildren: Kamren, Lottie, Gemima, Dayo, Neterma, Saba, Turkan, Yazmin, Eliz, Peri,
Kenan, Zeki, Eren, Chanel, Louie, Alex, Ryan, Roman, Jasmine, Sofia, Alara, Bethanie, Charlie,
Bradley, Alice, Vienna.
May Sevim hanım peacefully transition to the next realm and be reunited with the Creator and other
deceased loved ones, including her soulmate, Sadrettin bey.
May Allah Rest Her Soul.