CEFTUS ‘un 8 Mart akşamı Britanya Parlemantosu’nda düzenlediği halka açık oturumda ‘Türkiye Avrupa Birliği’ ilişkileri konuşuldu.
Sabancı Üniversitesi Uluslar arası ilişkiler fakültesin’de yardımcı Profesör Dr. Senem Aydın- Düzgit‘in konuşmacı olarak katıldığı toplantının moderatörlüğünü King’s College London’dan Bill Park üstlendi.
Ana konuşmacı olarak yer alan Sabancı Üniversitesi’nden Doçent Dr. Senem Aydın Düzgit son yıllarda gerginleşen Türkiye- AB ilişkilerini üç ana açıdan değerlendirdi.
Dr. Düzgit Türkiye’nin AB’ye yeni katılacak aday ülkelik pozisyonu, Türkiye’nin AB’ye komşu ülke olma durumu ve Türkiye’nin AB açısından global bir aktör olmasını ilişkiler bağlamında değerlendirdi. Dr. Düzgit Avrupa Birliği’nin son yıllardaki göç sorunu ve ekonomik gelişmeler dolayısıyla hem siyasi hem de varlıksal bir kriz döneminde olduğunu ve bu dönemde genişlemeye açık olmadığını söyledi.
Sadece Türkiye’nin değil Balkan ülkelerinin de bu konuda ilerleme göremediğini söyleyen Dr. Düzgit adaylık görüşmelerinin neredeyse tamamen durduğunu vurguladı. Gümrük Birliği anlaşmasıyla ekonomik açıdan Türkiye ile ilişkilerin yara almadan devam ettiğini ve hatta bu anlaşmanın daha da genişletilmesinin konuşulduğunu belirten Dr. Düzgit diğer yandan halen 35 fasıldan sadece bir fasılın açılabildiğini söyledi. Fasılların açılabilip ve anlaşmaya varılarak kapatılamamasının sebeplerinin öncelikle Kıbrıs vetosu gibi teknik meselelerden kaynaklandığını söyleyen Düzgit ayrıca Türkiye’deki insan hakları, hukukun üstünlüğü ve demokratikleşme konularında gerilemenin olmasıyla adaylık sürecinin neredeyse durduğunu ekledi.
Türkiye ve AB arasındaki mülteci geri kabul anlaşmasının sayılar açısından başarılı olduğunu zira AB ülkelerine Türkiye üzerinden geçişlerin önemli derecede azaldığını söyleyen Dr. Düzgit mültecilerin daha çok risk alarak başka güzergahlardan AB’ye hala ulaşmaya çalıştıklarını ve Türkiye’nin mülteciler için yaşam kalitesi açısından güvenlik bir ülke olup olmadığının tartışmalı olduğunu ekledi. Dr Düzgit AB’nin gerekli finansal desteği yavaş da olsa yaptığını ama gecikmelerin ve eksiklerin olduğunu söylerken diğer yandan anlaşmanın gereği olarak Türkiye vatandaşlarına vize muafiyetinin halen gerçekleşmediğini ekledi.
Dr. Düzgit bunun da AB’nin aynı zamanda Türkiye Hükümetinin insan hakları ve terör yasaları bağlamında Türk ceza kanununda değişiklik yapmasını beklediğini söyledi. AB parlamentosunun vize muafiyeti konusunda oylamaya bile geçmediğini söyleyen Düzgit diğer yandan AB’nin bu anlaşma sürdüğü sürece Türkiye’de iddia edilen insan hakları ihlallerine göz yumduğunu söyledi.
Ayrıca AB’nin 2.7 milyon Suriyeli mülteciye ev sahipliği yapan Türkiye için yeterli desteği sağlamadığını ekledi. Dr. Düzgit AB’nin Türkiye’nin hala gündeminde olduğunu zira hala bir Avrupa Birliği Bakanlığı olduğunu söyledi, ama her iki tarafın adaylık görüşmeleri değil Türkiye’nin bölge açısından stratejik bir ortaklığı konusunda hemfikir olduğunu gözlemlediğini ekledi. Program ardından CEFTUS Direktörü İbrahim Doğuş Türkiye’nin siyasi ve jeopolitik olarak önemli bir ülke olduğunu ve Türkiye-AB ilişkilerinin tartışıldığı programlarla uzlaşma ve diyaloğun devam edeceğine inandığını söyledi. Doğuş Türkiye’de Nisan’da yapılacak referendum konusunda da gelecek haftalarda çeşitli programlar düzenleyeceklerini ekledi.