Olay Gazete Turkish Newspaper in London
  • İNGİLTERE GÜNDEMİ
  • EKONOMİ
  • TİCARET
  • YAŞAM/SAĞLIK
  • KÜLTÜR/SANAT
  • EĞLENCE/TATİL
  • WEBTV
  • MODA/TASARIM
  • SPOR
  • İNGİLTERE GÜNDEMİ
  • EKONOMİ
  • TİCARET
  • YAŞAM/SAĞLIK
  • KÜLTÜR/SANAT
  • EĞLENCE/TATİL
  • WEBTV
  • MODA/TASARIM
  • SPOR
No Result
View All Result
Olay Gazete Turkish Newspaper in London
  • ENFIELD
  • HACKNEY
  • HARINGEY
  • ISLINGTON
  • GÜNEY LONDRA
  • KIBRIS KKTC

Memet Ali Alabora: Kalbimle boğazımda tarif edemediğim bir yumru hissediyorum

05/06/2018
5 Haziran 2018

Memet Ali Alabora, 2013 yılındaki Gezi eylemlerinin ardından, belli ke­simler tarafından hedef gösterilince Türkiye’yi terk etmek zorunda kaldı.

5 yıldır Galler’de yaşayan Alabora, zorlukla geçen 2 yılın ardından eşi Pı­nar Öğün’ün öncülüğünde kurulan Be Aware Production bünyesinde üretim­lerine tekrar başladı.

Meltem Arıkan, Pınar Öğün ve Me­met Ali Alabora’nın katkılarıyla yapılan üretim-lerin ilki ‘Exhibit’ isimli kısa film oldu. “Enough is Enough” Be Aware’ın ilk tiyatro projesi. Oyun 3 Haziran’da Londra’da Türkiyeli izleyicisi ile bulu­şacak. Oyunun yönetmenliğini üstle­nen Memet Ali Alabora ile Gezi’yi ve Türkiye’den ayrılmak zorunda kaldık­tan sonra yaşadıklarını konuştuk. So­rularımıza Alabora ile birlikte aynı sü­reci yaşayarak Galler’e yerleşen, Pınar Öğün ve Meltem Arıkan da cevap ver­diler. Üçlü, Be Aware bünyesinde üre­timlerine devam ediyor.

Gezinin beşinci yılını geride bırak­tık. Geriye dönüp baktığınızda neler hissediyorsunuz?

Memet Ali Alabora: Benim için ar­tık Gezi hem toplumsal hem de kişisel bir dönüm noktası olarak hayatımda yer alacak. Toplumsal olarak Gezi’yi ben; dünyada 1999 yılında Seattle ile başlayan, “başka bir dünya mümkün” sloganıyla gelişen, 2002 ve 2003 yılla­rında savaş karşıtı hareketlerle dönü­şen, 2010 yılından sonra dijital bir boyut kazanan, 2011, 2012 ve 2013’te dünyanın çeşitli yerlerinde ve dijital ortamlarda farklı şekillerde ortaya çıkan; hiyerar­şik yapıları katı olmayan, liderliği net belirlenmemiş, anlık özelikleri çok fazla olan, ademi merkeziyetçi, rizomatik, ya­yılan/kaplayan/sıçrayan, yaratıcılığın öne plana çıktığı ve mizah yüklü hare­ketlerin, bir dönem açısından finali ola­rak anacağım. Gezi, 2013 yılından sonra internetin ve dijital özgürlüklerin, dev­letlerin de desteği ile merkeziyetçi dev firmalar tarafından neredeyse mutlak hakimiyet altına alınması ve İnternet Suncuları Ağı (World Wide Web)’nın kurucusu Tim Berners-Lee’nin dediği gibi “Dünya’nın En Büyük Gözetleme Ağı”na (“World’s Largest Surveillance Network”) dönüşmesi ile, daha önce eşi görülmemiş bir eylemlilik tarzının dünya çapındaki son örneklerinden biri oldu. Bu bana neler hissettiriyor? Bir ta­raftan çok uzakta, bir taraftan dün gibi, onun için hem heyecan, hem öfke, hem hüzün, hem kırgınlık, hem umut, hem umutsuzluk hissettiriyor. Hala durma­dan Gezi’yi konuşuyoruz, onun için hala çok sıcak, onun için tüm hissettir­dikleri de çok sıcak. Kişisel olarak ise hayatımın tümden değiştiği bir dönüm noktası. Sadece kişisel olarak düşündü­ğümde kalbimle boğazım arasında, tarif edemediğim bir yumru hissediyorum.

Pınar Öğün: Gezi deyince aklıma bugün de hâlâ etkisi devam eden o zamanlar yaşadığım müthiş anksiyete ataklarım geliyor. Nasıl oluyor da akıl al­maz bağlantılar, kurmaca suçlamalarla, kendi insanına “kapa çeneni” dediler! Oysa o zamanlar tek ihtiyaç olunan şey dinleyecek bir çift kulak, anlayış ve mer­hametti. Doğanın masumiyetinde dans eden, sohbet eden, paylaşan, bir insan olma haliydi Gezi Parkı. Oraya gelen çocuklar, gençler, yaşlılar, engelliler, erkek, kadın, LGBTİ, o din, bu din fark etmeden, her yaştan, her kültürden, her fikirden insan bir şeylerden sıkıntılıydı ve bunu dile getirmeye kaynaşmaya an­lamaya ve anlaşılmaya ihtiyaç duymuş­lardı. Böyle bir dünya mümkün ve ben buna çok inanıyorum. Ancak mümkün olmasını istemeyen bir zihniyet dünyayı yönetiyor. Biz de bu zihniyetin kurban­larından sadece bir kaçıyız.

‘YENİ NESİL APOLİTİK DEĞİL’

Meltem Arıkan: Gezinin başlangıcı ve gelişim süreci benim için büyük bir sürpriz olmuştu. O dönemlerde sık sık makaleler yazdığım “dijital dünyaya ge­çiş” sürecinin de bir kanıtı gibiydi içinde pek çok ama’ları barındıran… Hem bü­yük bir umut hem de büyük bir umut­suzluk…

Gezi’den önce yazdığım ve pek çok suçlamalara maruz kaldığımız “Mi Mi­nör” oyununu yazarken tek bir şey söy­lemiştim; “yeni nesil doğru anlaşılamı­yor, onlar apolitik değil sadece düşünce biçimleri ve algıları farklı. Göreceksiniz bizim oyunumuzu en çok onlar anlaya­cak”. O süreç bana hem ne kadar haklı olduğumu hemde ne kadar haksız ol­duğumu gösterdi. Ne yazık ki statüko anlamadığı gençleri saf dışı bırakmayı başararak tıpkı kendilerine benzeyen tuhaf bir gençlik yaratmayı başardı… Beş yıl sonra buradan baktığımda sa­dece burukluk ve yoğun bir hüzün his­sediyorum….

Be Aware oluşum sürecinden bah­sedebilir miyiz? Neler yapmayı hede-fliyorsunuz?

Memet Ali Alabora: Be Aware’i Pı­nar kurdu, tabii ki hepimiz sürecin için­deydik, ama sanırım o anlatırsa daha iyi olacak.

Pınar Öğün: Pınar kurdu, deyip topu bana attı Memet Ali, peki ben şöyle izah edeyim: Ben kağıt üzerinde kurmuş ola­bilirim ancak Memet Ali Alabora, Mel­tem Arıkan, Üstün Çanga, Melin Edom­wonyi, Ege Arıkan, Glesni Price Jones ol-masaydı bu şirket bugünkü gücünü oluşturamazdı. Çok büyük bir emeğin, umudun ve birlikteliğin çatısı Be Aware Productions. Dişimizi tırnağımıza takıp bütün yaralarımızı ürettiğimiz işlerle sardığımız, iyileştirdiğimiz bir revir gö­revini de görüyor aynı zamanda çünkü ürettiklerimiz bizi güçlendiriyor, iştah­landırıyor ve hayata döndürüyor. Öz­gür ifade ve düşüncenin pratiğe geçme­sinde bize alan açıyor.

İlk geldiğimiz zamanlarda sanat çevresinden her karşılaştığımız kişi bize, “peki siz bir yapım şirketi misi­niz, tiyatro kumpanyası mısnız?” diye soruyordu. 2015 yılının başına geldiği­mizde artık kendi işlerimizi başkaları­nın kararlarına bağlı kalmaksızın üret­mek gerekliliğini hissetmeye başladık. Meltem Abla’nın yazdığı kısa bir oyun vardı, ben de onu bir kısa film yapmak istedim. Be Aware’ı kurduk, ilk işi de kısa filmimiz ‘Exhibit’ oldu. Exhibit’i Vi­meo On Demand ya da Ama-zon’dan izleyebilirsiniz.’Enough is Enough’ da Be Aware’ın ilk tiyatro projesi oldu. Şu anda yeni oyunumuza hazırlanıyoruz. Bir taraftan da benim çekmek istediğim bir kaç şey var onlara hazırlanıyorum, müzik klibi, kısa film falan. Hedefimiz görsel-işitsel ve gösteri sanatları alan­larında yenilikçi, uluslararası görünür­lüğü olan işler üretmek.

‘İLK İKİ YIL KOLAY GEÇMEDİ’

Tüm bu süreç aynı zamanda ken­dinizi yeniden inşaa etme süreci. Bu süreç nasıl geçti sizler için?

Memet Ali Alabora: Öncelikle şunu söyleyeyim, bu süreç geçmedi, hala ge­çiyor. Ben bu süreci şöyle yaşıyorum: Genelde insanlar “bana bir şans daha verilseydi, şunu şöyle yapmazdım” ya da “bir daha dünyaya gelsem, şöyle şöyle yaparım” gibi şeyler söylerler. İşte önümüzde hayatımızı bir kez daha inşa et-mek için bir seçim var; aynı şey­leri yapmak, aynı yollardan gitmek zo­runda olmadığımız; istersek gidebilece­ğimiz… Özelikle ilk iki yıl bu açıdan ko­lay geçmedi. Sonunda kendi işlerimizi üretmenin bizim için en hayati şey ol­duğuna vakıf olduk. Bir şeyi bilmekle gerçekten vakıf olmak arasında fark var, bu ken-dinizle ilgili bir şeyse süreç daha da karmaşık olabiliyor. Kendimizi, üre­terek ye-niden inşa etmeye çalışıyoruz.

Pınar Öğün: Öyle ya da böyle ba­şımıza gelen şeyler, yaşadığımız süreç olağanüstü zor, bu tartışılmaz. Ancak şunu belirtmek lazım. Benim için en azından bu az sonra söyleyeceğim şey çok geçerli. Bizimki ve benzeri süreç­ler yaşayan insanlar ya bu sürecin kur­banı olarak kalıyor ya da hayatta kal­mak ve mücadele etmek için dişini tır­nağına geçirip mücadele ediyor. Tüm im-kansızlıklara rağmen tüm içini acıtan gerçeklere rağmen yılmadan pes etme­den birbirinin gözyaşlarını silerek, acı­larını, sıkıntılarını, delirme anlarını an­layarak, birbirine tutunarak üretmek, keyif almak ve yaşamı yaşanır hale ge­tirmek. Bunu size sizden başkası yani kendinizden başkası sunamıyor maale­sef. Kendinizi belki de ilk kez en çare­siz haliyle öğreniyor ve kırılganlıklarınız ile yüzleşip ken-dinizi tekrar yapılandır­maya, anlamaya ve yaşama kazandır­maya başlıyorsunuz. Memet Ali haklı, bu süreç hep var olacak bir süreç. Değiş­meyen tek şey değişimdir öyle değil mi?

Meltem Arıkan: Bu süreç hepimizi için çok zor oldu ama benim için bi­raz daha zor diyebilirim çünkü bu sü­reç içinde beyin kanserinden eşimi kaybettim. Onun hastalığı sürecinde Türkiye’ye gidip gelebilirken darbe gi­rişiminin ardından hakkımızda yapılan yeni suçlamalar nedeniyle yine ülkeye dönemez hale geldim. Samimiyetle söy­leyebilirim ki eğer Pınar’lar ve oğlum olmasaydı bu süreci atlatabilir miydim bilmiyorum. İnsanların acımasızlıkları, vicdansızlıkları ve iki yüzlülükleri bu dö­nemde hepimizin canını çok acıttı. An­cak bütün yaşadıklarım benim içimde büyük bir değişime yol açtı ve bunun so­nucunda ‘Tek Bildikleri Aşktı’ romanını yazdım. Bu roman şu anda Türkiye’de basılmış durumda. Ayrıca hayatı bam­başka bir şekilde okumayı öğrendim o nedenle de tüm yaşadıklarımın so­nunda sevginin ve sevgisizliğin insan hayatındaki en önemli şey olduğunu öğrendiğimi söyleyebilirim.

Enough is Enough Britanya’da ya­şanmış gerçek olaylardan yola çıka­rak yazılmış bir oyun. Bu hikayeleri dinlerken ve kaleme alırken, Türkiye ile benzerlikler buldunuz mu? Ayrılan ya da ortaklaşan noktalar var mıydı?

Memet Ali Alabora: ‘Enough is Eno­ugh’ için Meltem’in daha önce yazdığı ve 2007’de garajistanbul’da sahnele­miş olduğumuz ‘Oyunu Bozuyorum’un metni ile yola çıktık. Meltem o yılardan beri kadına karşı şiddetin belli bir coğ­rafyanın sorunu olmadığını, tüm dünya­nın ataerkil düzenin kurbanı olduğunu anlatmaya çalışır. Bu oyuna da böyle bir motivasyonla başladı, bence kendi anlatsa daha iyi olacak..

Previous Post

Londra'da “2. Kıbrıs Türk Kültür Festivali" düzenlenecek

Next Post

Kıbrıslı Türkler 10 Haziran Pazar günü, Lea Valley Athletics Centre’de buluşuyor

Related Posts

Harry Kane, Premier Lig’e geri mi dönüyor ?
İngiltere Gündemi

Polis, HIV testi yaptırmalarını önerdi

by olay-admin
30/09/2025
Biggest upgrade to workers’ rights in a generation comes one step closer
İngiltere Gündemi

İşçilere yeni haklar: İstihdam Yasası güvenceli işleri artıracak

by Melis Yahsi
29/09/2025
Göçmenlik reformları gündemde
İngiltere Gündemi

İngiltere’de kalıcı oturum için yeni şartlar geliyor !

by Melis Yahsi
29/09/2025
İngiltere Gündemi

Rachel Reeves, her ilkokula kütüphane sözü verdi

by Melis Yahsi
29/09/2025
Ukrayna’da futbol yeniden başladı
İngiltere Gündemi

Ed Miliband: “Hükümetin X’ten çekilmesi mümkün”

by Melis Yahsi
29/09/2025
Next Post
Kıbrıslı Türkler 10 Haziran Pazar günü, Lea Valley Athletics Centre’de buluşuyor

Kıbrıslı Türkler 10 Haziran Pazar günü, Lea Valley Athletics Centre’de buluşuyor

Adres: 100 Green Lanes, Newington Green, Hackney, London, N16 9EH Telefon: 020 3745 1261
020 7923 9090
Email: info@olaygazete.co.uk
seriilanlar@olaygazete.co.uk
100 Green Lanes, Newington Green, Hackney, London, N16 9EH 020 3745 1261 - 020 7923 9090 info@olaygazete.co.uk - seriilanlar@olaygazete.co.uk
Translate:
tr Türkçe
ar العربيةen Englishde Deutschel Ελληνικάiw עִבְרִיתru Русскийtr Türkçeuk Українська
Back

Kategoriler

  • İngiltere Gündemi
  • Sağlık – Yaşam
  • Londra ve Belediyeler
  • Kültür – Sanat
  • Toplum Haberleri
  • Moda – Tasarım
  • Ekonomi
  • Olay Web Tv
  • Köşe Yazıları
  • Spor Gündemi
No Result
View All Result

T&CsTs&Cs

  • Classifieds Advertising
  • Payments

Site Links

  • Site T&Cs
  • Archives
  • Contact us
Site T&Cs - Archives - Contact us
Mobil Uygulamalar Olay Gazete Mobil Uygulamaları
Sosyal Medya
Olay Sosyal Medya

No Result
View All Result
  • KATEGORİLER
  • Seri İlanlar
  • Toplum Haberleri
  • İngiltere Gündemi
  • Ekonomi
  • Ticaret
  • Spor Gündemi
  • Yaşam – Sağlık
  • Kültür – Sanat
  • Moda – Tasarım
  • Eğlence – Tatil
  • KKTC EMLAK
  • KKTC TATIL
  • Video – WebTV
  • Köşe Yazarları