Bankaların, dolandırıcıların kendi kurumlarını taklit etmesini önlemek için kullanabileceği çeşitli programları bulunmakta.
Buna rağmen, tüketici grubu Which? tarafından yayınlanan makaleye göre, her banka bu önemli koruma programlarını yeterli düzeyde kullanmıyor. Bu da müşterilerin dolandırıcılara karşı daha savunmasız kalmasını sağlıyor.
Müşterilerin online platformlar için kullandığı şifrelerin çalınması ve kimlik hırsızlığı, bugün hala en etkili dolandırıcılık yöntemi olarak görülüyor.
Dolandırıcılar, mağdurları sahte e-postalar (email), mesajlar ve telefon çağrılarıyla gerçek bir kurum olduklarına inandırabiliyor. Tüketici grubu Which? dolandırıcıların online güvenlikleri aşmak için ne gibi yöntemler kullandığını anlatan bir makale yayınladı.
Bu makaleye göre, e-posta dolandırıcılıklarında “isim” kısmı genellikle meşru bir şirketi temsil ediyormuş izlenimini vermek için kullanılıyor.
Buna rağmen, en tehlikeli durumlarda, gönderenin e-posta adresi kopyalanabiliyor. Böylelikle, mesaj da banka gibi güvenilir bir kaynaktan geliyor gibi görünüyor. Bankalar, DMARC olarak bilinen e-posta doğrulamasını kullanarak etki alanlarını koruyabiliyor.
Bu da e-posta sağlayıcınızın, meşru kurumların taklit edilmesini önlemesini sağlıyor. Tüketici grubu Which?’e göre, genel olarak bakıldığında, bankalar diğer kurumlara göre bu konuda daha önde gözüküyor.
Bankaların büyük çoğunluğu DMARC kullanımını benimsemiş durumda. Buna rağmen, Which?’e göre, Bank of Ireland ve Lloyds Banking Group’un alt kurumu olan Agricultural Mortgage Corporation’un önemli istisnalardan biri olduğu görülüyor.
Lloyds, DMARC’ın Agricultural Mortgage Corporation için uygulanmasına başlandığını söylüyor. Bank of Ireland da söz konusu internet adreslerinden e-posta göndermediğini ve daha fazla koruma sağlamak için çalışmalar yürütüldüğünü belirtiyor.