Jeremy Corbyn: Brexit’e karşıyım; daha güçlü ve adil bir Avrupa görmek isterim

13 Aralık 2018

İngiliz halkının Avrupa Birliği’nden (AB) ayrılmaya karar vermesinin üzerinden 2.5 yıl geçti. Ancak halk bundan sonra ne olacağı konusunda ikiye bölünmüş durumda. Parla­mento da bu konuda bölündü. Eğer böyle devam ederse onlarca yıldır ülkede görülmeyen anayasa kriziyle karşı karşıya kalınacağı konuşulu­yor. Ancak muhalefetteki İşçi Partisi lideri Jeremy Corbyn bu konuda çö­zümü olduğunu söylüyor.

Darren McCaffrey, Euronews: “Sayın Corbyn 2.5 yıl önce referan­dum döneminde Avrupa Birliği’ne 10 üzerinden 7, 7.5 not verdiniz. 2018’in sonunda Birliğe 10 üzerin­den kaç veriyorsunuz?”

Jeremy Corbyn, İngiltere İşçi Par­tisi Genel Başkanı: “Bu iyi bir soru. 10 üzerinden 7.5 verdim. Benim eleş­tirim AB’de serbest piyasa ekono­misindeki gelişme, Avrupa Merkez Bankası’nın kemer sıkma politika­sında oynadığı rol, bazı kamu hiz­metlerinde gereksiz rekabeti getiren rekabet politikası gibi konular içindi. Yani bu benim eleştirimdi. Sosyal Av­rupa fikrindeki, kıta genelinde eşitlik fikri, temel haklar düşüncesi, daha fazla asgari ücret düşüncesi, ben bunların hepsini destekliyorum.

İşçi haklarını destekliyorum. Şu anda biz AB ile müzakere eder bir pozisyondayız. Parlamento da Başbakan’ın müzakerelerini oyla­yacak.”

Mülteci krizinde ahlaki sorumlu­luğumuz var

“Siz Avrupa Birliği ordusu gibi bir fikri destekliyor musunuz?”

Jeremy Corbyn: “Bunun özel­likle iyi bir fikir olduğunu düşün­müyorum. Çünkü bizim dünyada barışa katkı sağladığımızı görmek isterim. Eğer yönetimde olsaydım, Avrupa’da ve Avrupa dışında bü­tün devletlerle barışı ve diyaloğu geliştimek isterdim. Aynı zamanda Avrupa’nın kıyısındaki insan hakları ihlalleri ile mücadele etmek isterdim.

Mülteci krizine daha iyi bir yakla­şım getirmek isterdim. Libya’da kor­kunç bir mülteci krizi var. Libya’daki kamplarda mültecilere berbat dav­ranıyorlar, onları istismar ediyorlar.

Ülkelerindeki krizden kaçan ve Akdeniz’de her ay ölen yüzlerce in­san var. Bizim bir sorumluluğumuz var, bir şeyler yapmak için ahlaki so­rumluluğumuz var.”

“Şimdi AB’ye 10 üzerinden 6 veriyorsunuz gibi görünüyor.”

Jeremy Corbyn: “Aynısını verir­dim. Bakın benim eleştirilerim var evet. Fakat aynı zamanda Avrupa Komisyonu’nda uzun zamandır çok sıkı çalışan insanlar var.

Onlar sosyal adaleti geliştirmek, Avrupa’nın geri kalmış bölgelerini geliştirmek, çatışmalara askeri ol­mayan çözümler üretmek istiyor­lar. Bunun için çok çalışıyorlar. Irak savaşını düşünün.

Avrupa Irak savaşını isteyenler arasında ön safta değildi. İngiltere hariç Avrupa ülkelerinin çoğu sa­vaşa karşıydı.”

“Brexit konusunda Avrupa li­derlerinin çoğuna göre sadece The­resa May’in anlaşması en iyi değil. Ancak tek anlaşma da bu. Özel yap­tığınız görüşmelerde size kendi an­laşmanızı müzakere edebileceğiniz şeklinde bir şey söylendi mi?”

Jeremy Corbyn: “Bana özelde anlatıldığını söylemiyorum, çünkü müzakereleri ben yapmıyorum. Açık olarak bütün toplantılarda söylediğim bu anlaşmanın kabul edilemez olduğu. Bu müzakereleri Avrupa, İngiltere Başbakanı ile ta­mamladı. İngiltere Başbakanı bunu Parlamento’ya getirecek ve burada kesinlikle yenilgiye uğratılacak. Ye­nilecek çünkü bu kabul edilebilir bir anlaşma değil. Başbakan yapı­lan referandumla kontrolü geri aldı­ğını söylüyor. Sonra da diğer tarafın izni olmadan ayrılamayacağınız bir alana girmiş oluyorsunuz. Ayrılma­nın hiçbir yolu yok. Bu, kontrolü ele almak anlamına gelmiyor.”

“Yani eğer anlaşma onaylan­mazsa ülkede genel seçim yapılma­sını ve daha iyi bir anlaşma için müzakere yürütülmesini teklif edi­yorsunuz”

Jeremy Corbyn: “Evet.”

Euronews: “Bu 50. maddenin ge­nişletilmesi demek çünkü zaman yok. Bu müzakereler için ne kadar süreye ihtiyacınız olur?”

Jeremy Corbyn: “Açıkça anlaş­maya varmaya başlıyorsunuz ve parametreleri belirliyorsunuz.”

“Ancak bu, Mart sonundan önce olmayacak.”

Jeremy Corbyn: “Parametrlerin oldukça önemli olduğunu açıklı­yordum. Mart 2017’de 50. maddeye başvurulduğu zamana geri dönün. Hükümet daha sonra dünyanın her yerinde yapacağı ticaret anlaşmala­rıyla ilgili girişimlere başladı.

Liam Fox 40 anlaşma yapacağını ve bunun 5 dakika içinde olacağını söyledi. Boris Johnson ve diğerleri ABD ile özel ticaret anlaşmaları hak­kında konuştu. Bunların hepsi, va­rolan koşulları azaltmayı, gıda ve çiftçilikte her alanda standartları düşürmeyi içeriyordu. Avrupa Bir­liği her defasında İngiltere’ye bakıp, “Durun onlar bizimle müzakere etmi­yor, kendileriyle bir şeyler hakkında müzakere ediyorlar” diyecekti.

“Anlaşmaya varmak potansiyel olarak 18 aydan iki yıla kadar bir zaman alacak. Bunun anlamı önü­müzdeki yıllarda biz hala 50. mad­deyi kullanacağız.”

Jeremy Corbyn: “İşleyen bir an­laşma yaptığınızdan emin olmak durumundasınız. Ticari erişimin ol­duğu, işlerimizi koruduğumuz, Av­rupa Birliği vatandaşlarının İngilte­re’deki evlerini koruduğu, ailelerinin de onlarla birlikte kalabildiği bir an­laşmanın olması gerekir.”

“Buna sahip olmak istiyorsunuz gibi..”

Jeremy Corbyn: “Aynı zamanda insanların referandumda niçin bu yönde oy kullandıklarını anlamak gerekiyor.

Ayrılma yönünde oy verenler ge­nelde geri kalmış bölgelerden, yatı­rımın olmadığı, düşük vasıflı işlerin, ciddi düzeyde değişken istihdamın olduğu yani iş güvenliğinin olmadığı ve çok düşük ücretlerin olduğu böl­gelerden geliyor.

Onlar kimsenin kendileriyle ilgi­lenmediği hissine kapılanlar.

Bu Avrupa genelinde görülen so­runlarla farklı değil”

“Sizin anlaşmanızda insanların serbest dolaşımının olmadığını söy­leyebilir misiniz?”

Jeremy Corbyn: “Avrupa gene­linde insanların serbest dolaşımı olmak zorunda.”

“İnsanların serbest dolaşımı, şu andaki gibi mi?

Jeremy Corbyn: “Bu kesinlikle de­ğişecek”

Jeremy Corbyn: “İngiltere tarım, ulaşım, eğitim ve sağlık hizmeti alan­larında sanayide göçmen işçilere ba­ğımlı. Bütün büyük üreticileri düşü­nün. Onlar yüksek kaliteli işçileri hızlı bir şekilde bir yerden diğer alana ta­şıma kabiliyetine sahip olmalı. Bü­yük şirketlere bakın: Airbus, Rolls Royce, BMW, Ford hepsi..”

“Anlaşmanızda geri dönüş olma­yacağını garanti edebilir misiniz?”

Jeremy Corbyn: “Kaçamayacağı­nız bir geri dönüş olmayacaktı. Bu “Artık bir geri dönüş olmayacak diyorsunuz”

Jeremy Corbyn: “Kesinlikle. Av­rupa Birliği ile özel bir gümrük birliği anlaşmasına varmamız gerekiyor. Birlikle ticaret düzeyini de garanti edecek olan özel bir anlaşma olmalı.”

“Bu hafta boyunca The­resa May’in anlaşmasının Av­rupa Birliği’nde olmayacak bir İngiltere’yi fakirleştireceği yorum­ları yapıldı. Bu konuda yorum yapa­bilir misiniz? Sizin savunduğunuz anlaşma İngiltere’yi fakirleştirme­yecek mi?

Jeremy Corbyn: “Tabi ki İngiltere’yi fakir bir yer yapmak is­temem.”

“Ancak sizin anlaşmanız İngiltere’yi fakirleştirecek mi?”

Jeremy Corbyn: “Kesinlikle ülkeyi fakirleştirecek bir anlaşma istemem. Kim ister ki?”

“Bu, Birlik içinde kalmaktan daha iyi olacak mı?”

Jeremy Corbyn: “Bakınız bir sü­reçten geçiyoruz. Oylama yapaca­ğız. Umarım hükümetin teklifleri ka­bul edilmez.

Sonra bir sorunumuz olacak. Bir hükümetimiz olacak ancak gücü ol­mayacak. Çünkü Avam Kamarası’nda bir çoğunluk yok.

Ya Avrupa Birliği ile birkaç gün hızlı bir şekilde müzakere edilecek ve Parlamento’ya tekrar sunulacak ya da hükümet ‘biz yönetemiyoruz’ di­yecek. Bu noktada farklı bir hükümet ya da genel seçim olması gerekiyor.”

“Ancak temel sorun sizin savun­duğunuz anlaşmanın İngiltere’nin şu anki AB ile olan durumdan daha refah olacağını garanti edip edeme­yeceği.”

Jeremy Corbyn: “Ticaretle ilgili bir noktaya değindim.

Koşullarımızın Avrupa Birliği’nin altına düşmesine izin vermemenin noktasının altını çizdim.

Aslında, onların üzerinde olma­sını isterdim.

İşçi haklarında birçok alanda AB ortalamasının üzerinde olduğumuzu görmek isterdim.”

“Sizin masada olduğunu söyledi­ğiniz ikinci referandum konusunda sizin kampanyanız nasıl? Brexit’e hayır, May’in anlaşmasına hayır ya da AB’de kalalım şeklinde mi olacak?

Jeremy Corbyn: “May’in anlaş­ması üzerinden bir referandum ol­mayacak, çünkü May’in anlaşması Parlamento’dan geçemeyecek.”

“Kim ikinci referandumu teklif edecek? Hükümet bunu yapmak zorunda değil mi?

Jeremy Corbyn: “Referandum ol­ması için özel bir yasal düzenleme gerekir.

Hükümetin referandum çağrısı yapması konusunda İngiltere’de bir referandum yasası yok.

Bunun için yapılması aylarca sü­rebilecek özel düzenleme gerekir.”

“AB’de kalmak için kampanya yürütür müsünüz?”

Jeremy Corbyn: “Avrupa Birliği ile nasıl bir anlaşmaya vardığımıza bağlı bu.

Eğer müzakere edeceksek, bun­lar müzakere edilmek için kabul et­tiğim parametreler.

Avrupa Birliği ile yakın iş müza­kerelerinin olmasını isterim.

AB ile gümrük anlaşmasının ola­cağını garanti etmek isterim. Du­rumla ilgili söz sahibi olmamızı gör­mek isterim.”

“Son olarak Brexit’in bir hata olduğunu düşünüyor musunuz?”

Jeremy Corbyn: “Kalmak ve re­form için kampanya yaptım.

Bence Avrupa Birliği birçok iyi şeyi başardı.

Ancak kemer sıkma politikası, ekonomi, serbest ticaret gibi alan­lara yaklaşımda birçok sorun var.

İşte bu yüzden AB’nin reforma ih­tiyacı olduğunu ve Avrupa’nın sos­yal tarafını güçlendirmesi gerektiğini savunuyorum.

Çünkü Batı ve Doğu Avrupa ara­sında yaşam standartlarında ciddi farklılıklar var.

Avrupa genelinde haklar ve ko­şullar arasında ciddi farklılıklar var.

Çok önemli gördüğüm temel hak­lar tüzüğü gibi dökümanları kesin­likle destekliyorum.

Daha güçlü, sosyal ve adil bir Av­rupa görmek isterim.”