İngiltere’nin, AB’den ayrılmasından beş yıl sonra yapılan anketler, kamuoyunun bu konudaki görüşünün tersine döndüğünü ve insanların çoğunluğunun artık bunun bir hata olduğuna inandığını gösteriyor.
31 Ocak 2020’de İngiltere, AB ülkeleri arasında serbest dolaşım ve serbest ticaret getiren neredeyse elli yıllık üyeliğin ardından bloktan resmen ayrıldı.
Brexit’i destekleyenler için İngiltere kendi kaderinden sorumlu egemen bir ulus haline geldi. Muhalifler içinse izole edilmiş ve küçülmüş bir ülkeye dönüştü.
Beş yıl sonra, insanlar ve işletmeler hala Brexit’in ekonomik, sosyal ve kültürel artçı şoklarıyla boğuşuyor.
UK in a Changing Europe (Değişen Avrupa’da İngiltere) adlı düşünce kuruluşunun başında bulunan siyaset bilimci Anand Menon, “Etkisi gerçekten çok derin oldu,” diyor. “Ekonomimizi değiştirdi.”
Anketler İngiltere’de kamuoyunun Brexit’e sıcak bakmadığını ve artık çoğunluk tarafından bunun bir hata olduğunun düşünüldüğünü gösteriyor.
Bununla birlikte, AB’ye yeniden katılmak uzak bir ihtimal gibi görünüyor. Tartışmaların ve bölünmenin hatıraları hala taze olduğu için çok az insan tüm süreci yeniden yaşamak istiyor.
Geçtiğimiz temmuz ayında seçilen İşçi Partili Başbakan Keir Starmer, AB ile ilişkileri “sıfırlama” sözü verdi ancak gümrük birliğine ya da tek pazara yeniden katılmayı reddetti.
Starmer, sanatçıların turneye çıkmasının kolaylaştırılması ve profesyonellerin niteliklerinin tanınmasının yanı sıra kolluk kuvvetleri ve güvenlik konularında daha yakın iş birliği gibi nispeten mütevazı değişiklikler hedefliyor.
AB liderleri Starmer’in seleflerine kıyasla tonunu değiştirmesini memnuniyetle karşıladı.
Bununla birlikte, kıta genelinde artan popülizm nedeniyle blok kendi içinde önemli sorunlarla karşı karşıya olduğundan, İngiltere artık AB için en önemli öncelik değil gibi görünüyor.