Fast-food ve takeaway’lerde ‘kuzu eti’ olduğu belirtilen 143 numuneden 43’ü başka et çıktı. Bu numunelerin 25’inin kuzu etinden daha ucuz olan hindi ve sığır etinden yapıldığı belirlendi. BBC’nin haberine göre, geçen yıl ortaya çıkan at eti skandalı sonrası denetimlerini artıran FSA’nın, aldığı numunelerde at etine rastlanmadı ancak, müşteriye sunulan etiketlerdeki kuzu etinin kullanılmadığını ortaya çıkardı.
Food Standards Agency İşletme Direktörü Andrew Rhodes yaptığı açıklamada, birçok kebapçı ve restorant işletmecisinin müşteriye sunulandan farklı ürün satmasının önleneceğini, bunun için ağır cezalar getirileceğini bildirdi. Rhodes, denetimlerin ülke genelinde aralıksız olarak sürdürüleceğini belirterek, Mayıs ayında 300 farklı restoran ve takeawayden alınacak numunelerden de farklı et çıkması halinde, tükeciyi aldatan işletmelere 5 bin sterline kadar varan para cezaları verileceğini kaydetti. FSA’nın yanısıra taketici organizasyonu ‘Which?’in Londra ve Birmingham kentlerinde yaptığı araştırmada da, kuzu eti diye satış yapan fast food restoranların yüzde 40’nın farklı et sattığı, bazılarının ise hiç kuzu eti kullanmadığı tespit edildi.
At eti skandalından sonra tüketiciyi aldatmaya yönelik farklı etlerin kuzu eti diye satıldığının da ortaya çıkması BBC tarafından haber yapılırken, sansasyon haberleriyle bilinen The Sun ve Daily Star gibi gazeteler, fast-food restoranların fare ve köpek eti sattığını ileri sürerek abartılı haberleri sayfalarına taşıdılar. Her iki gazete de son günlerde İngiltere’yi tehdit eden dev farelerin fotoğraflarını, et skandalı haberlerinde kullanarak döner ve kebap sektörüne darbe vurdu.
İngiltere’nin en büyük et ve döner üretici firmalarından biri olan Vatan Catering yöneticilerinden Alvin Harris, kebap ve et ürünlerinde istismardan dolayı rahatsızlıklarını dile getirdi. FSA’nın ve diğer sağlık ve hijyen kuruluşlarının daha sıkı denetim yapmaları gerektiğini belirten Harris, “tüketiciyi aldatmaya yönelik et, kebap ve döner üreticilerinden biz de şikayetçiyiz. Kebap ve fast-food sektörü büyük bir pazarı elinde tutuyor. Tüketicinin doğru ürün alabilmesi için FSA, belediyeler ve Sağlık kuruluşları işbirliği içinde çalışmalı. Ürünün etiketinde ne yazıyorsa müşteriye sunulan da aynı olması gerekiyor. Bizim üretimimiz hergün denetlendiği için et ve döner ürünlerimizden şüphemiz yok. Ancak bazı firmalar maliyeti düşürmek için restoran ve takeawayleri aldatan üretim yapıyorlar. Bunu önlemek ise üretici ile tüketici arasındaki satıcı kuruluşlara kalıyor. Ucuz ürün almamaları gerekiyor” diye konuştu.
Alvin Harris, tabloid gazetelerin verdikleri haberlerin FSA ve diğer araştırma sonuçları ile ilgisi bulunmadığına da dikkat çekti. Vatan Catering’in Türk ortağı Tuncel Nalbantoğlu ise araştırma sonuçları ve haberlerden büyük tedirginlik duyduklarını ifade etti. İngiltere’de fast-food restoran sektörünün büyük olduğuna dikkat çeken Tuncel Nalbantoğlu, et yerine başka ürün kullanananların caydırıcı olması bakımından denetimlerin sıklaştırılmasıyla birlikte cezaların da artırılmasını istedi.
Sahte et ve kebap ürünlerinin, tüketicinin altadılmasının yanısıra, çoğunluğu Türklerin elinde olan kebap ve döner sektörüne büyük darbe vurduğunun altını çizen Nalbantoğlu, “biz yıllardır döner ve kebaplara standart getirilmesini istiyoruz. Bunun için Almanya örneklerini hatırlatıyoruz. FSA ve benzeri kuruluşların denetimlerinin daha da artırmasını istiyoruz. Çünkü kalitesiz ürünler sadece üretenleri değil, bu sektörde ciddi servis veren firmaları da vuracak. Bazı gazetelerin sansasyon ağırlıklı haberler yapması da kötü niyetlerden kaynaklanıyor” dedi.