Küresel ekonomide ki düşük büyüme ile savaşan merkez bankaları son zamanlarda parasal gevşeme politikalarına yöneldi.
Küresel ekonomide ki büyüme beklenenin altında zayıf seyrederken, ekonomiler birbiriyle rekabet edebilmek için kur savaşlarına giriyor. Asya ve Avrupa’da parasal politikalar gevşedi. Türkiye’nin de aralarında bulunduğu merkez bankaları faiz indirimlerine giderek paralarının değerini düşük tutmaya çalışıyor. Buna karşılık, ABD ise faiz artışına doğru giderek kur savaşını iyice kızıştırıyor. Yakın zamanda Çin’in de bu savaşın içine sürükleneceği tahminleri yapılıyor. Uzmanlara göre ise bu savaşın bir kazananı olmayacak.
Parasal gevşeme politikalarına yönelen merkez bankalarının amaçları, birbirlerine karşı kendi para birimlerini düşük tutarak ihracatlarını artırıp, ekonomilerini daha dinamik hala getirmek. Bu ülkelerin uygulamalarıyla kur savaşları yeniden ivme kazanırken, ABD Doları, Euro ve yen arasında yaşanan kur savaşında, doların bu yıl da diğer para birimleri karşısında güçlü konumunu koruyacağı tahmin ediliyor.
Asya’da savaşa yeni ülkeler giriyor
Büyümeyi yakalayabilmek için Avrupa’da devreye sokulan niceliksel genişleme politikası sonucunda Euro’nun düşüşü hızlandı. Geçtiğimiz yılın sonlarına doğru Çin, Güney Kore politikalarını gevşetirken, bu yıl da Hindistan, Danimarka, Avustralya, Singapur, Kanada ve Türkiye faizleri gevşetti.
Uzmanlara göre doların güçlenmesine bağlı olarak kur savaşlarında ki halka da büyümeye devam edecek. Tayland, Vietnam, Endonezya, Filipinler, Tayvan ve Latin Amerika ülkelerinin ekonomilerine ihracat yoluyla destek sağlamak için faiz silahını çekebilecekleri belirtiliyor. Japonya’nın Çin için büyük provakatör olduğunu belirten uzmanlara göre, Japon Yeni’ndeki % 30’luk bir düşüş, Çin endüstrisine bir tokat gibi inebilir ve bu durum karşısında Çin’de kendisini korumak için kur savaşlarına katılabilir.
Diğer taraftan uzmanların gözünün çevrildiği bir diğer ülke ise İsveç.
İsveç Merkez Bankası’nın (Riksbank) bu haftaki toplantısında piyasalara ateş açabileceği ve faiz indirimine gidebileceği düşünülüyor. Bütün bunların yetersiz kalması halinde ise İsveç Kronu’na doğrudan müdahale gelebileceği beklentileri mevcut.
‘Bu savaşta kazanan olmayacak!’
Bu savaşta kazanan olmayacağına dair uyarıda bulunan uzmanlar, kur savaşlarından kimsenin kazançlı çıkmadığını çünkü döviz piyasalarında oynaklığın artmasının şirketler için ‘hedge’ işlemini daha pahalı hale getirdiğini, ihracat yerine iç piyasaya odaklanmalarına neden olduğunu, küresel ticarette yavaşlamanın baş gösterdiğini belirtiyorlar. Ayrıca, döviz piyasalarında ki oynaklık yabancı yatırımı caydırarak ülkelerin açıklarını finanse etmelerini de güçleştiriyor. Bu durumda, savaş sürdükçe büyümede ki hedeflerin tutturulması da zorlaşıyor.
Kur savaşı nedir?
Ülkelerin kendi parasının değerini, yabancı paraların değeri karşısında düşük tutmaya çalışmaları, başka ülkelerle rekabette avantaj sağlamaya çalışmaları olarak özetlenebilecek olan kur savaşları 2009 yılında sıklıkla kullanılmaya başladı. Ülkeler arasındaki üstünlük sağlama çabaları gümrük vergileri, kotalar, sübvansiyonlar üzerinden yapılırken, artık daha çok kur politikası izlenerek yapılıyor. Bazı paraların dolar karşısında ki 6 aylık değer kayıplarının yüzdelik oranları:
Rus Rublesi – 45.68
Brezilya Reali – 18.08
İsveç Kronu – 18.05
Avustr. Doları – 16.16
Euro – 15.25
Polonya Zlotisi – 15.04
Yen – 13.61 TL – 13.43
Meksika Pezosu – 11.50
Malezya Ringiti – 10.31
Sterlin – 8.79
G.Afrika Randı – 8.50
Şili Pezosu – 8.16
Endonezya Rupisi – 7.67
G.Kore Wonu – 5.92
Hint Rupisi – 1.74