Hükümet, yasal olarak sığınmacıları barındırmakla yükümlü.
Otellerin bu amaçla kullanılması, sığınmacı sayısının hızla arttığı 2020 yılına kadar marjinal bir uygulamaydı; o dönemde Muhafazakâr hükümet, onları barındırmak için yeni çözümler geliştirmek zorunda kalmıştı.
Protestocular, sığınmacıları barındıran otellere karşı gösteri yapmak için Cumartesi günü Liverpool başta olmak üzere İngiltere genelinde sokaklara çıktı.
Sağcı siyasi partilerin öne çıkardığı “İltica Sistemini Kaldırın” sloganı altında Bristol, Newcastle ve Londra gibi şehirlerde de bir dizi protesto düzenlendi. Liverpool’da ise Stand Up To Racism örgütü tarafından karşı protesto gerçekleştirildi.
Polisin, “İltica Sistemini Kaldırın” gösterisindeki protestocuları uzaklaştırdığı, karşı protestodaki katılımcıları ise geri ittiği görüldü.
İngiltere’de sığınmacıların barındırılması konusu, mahkemenin bu hafta verdiği kritik bir kararın ardından hükümet için daha da hassas bir konu haline geldi ve muhalifleri, otelleri konaklama alanı olarak kullanmaya karşı mücadeleye teşvik etti.
Sağ görüşlü politikacılar, Londra’nın eteklerindeki Epping’de sığınmacıların bir otele yerleştirilmesini engelleyen geçici tedbir kararını, diğer toplulukları da benzer şekilde mahkemeye gitmeye yönlendirmek için bir örnek olarak kullandı.
Bu konu, savaş, yoksulluk, iklim değişikliği veya siyasi zulüm nedeniyle daha iyi bir yaşam arayışına giren göçmenlerin Batı ülkelerine akınıyla birlikte, izinsiz göçün nasıl kontrol altına alınacağı tartışmalarının merkezinde yer alıyor.
İngiltere’de tartışma, göçmenlerin kaçakçıların işlettiği aşırı yüklü teknelerle Manş Denizi’ni geçmesi ve binlerce sığınmacının ülke genelinde devlet tarafından barındırılması konusundaki gerilime odaklandı.
Bu yıl şu ana kadar 27.000’den fazla izinsiz göçmen İngiltere’ye geldi; bu rakam geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık yüzde 50 daha fazla ve 2022 yılında yılın bu zamanında kıyıya vuran rekor 45.755 sayısının gerisinde bulunuyor.