İngiliz Muhafazakar Parti milletvekili ve eski bakanlardan John Hayes, ülkede hızla tırmanan şiddet olayları ve terör saldırılarıyla mücadele amacıyla 1965 yılında kaldırılan ‘idam cezası’nın parlamento da yeniden görüşülmesini istedi.
Hayes, idam cezasının 2017’de Westminster’daki terör saldırını gerçekleştirerek 5 kişinin ölümü ve 50’den fazla kişinin yaralanmasına neden olan Khalid Masood için ‘‘en uygun ceza’’ olacağı görüşünü savunuyor.
Adalet Bakanı Edward Argar ise idam cezasının yeniden görüşülmesine dahi karşı çıkıyor. Bir süredir Türkiye’de de tartışılan idam cezasının, Avrupa Birliği (AB) yasalarının etkisi altındaki İngiltere’de uygulanması şimdilik imkansız gibi. İnsan hakları savunucularının başını çektiği onlarca sivil toplum örgütü de idam cezasına karşı çıkıyor. İngiltere Brexit’ten sonra AB ceza yasalarını rafa kaldırarak kendi ceza hukukunu uygulamaya başlayacak. Böylelikle İngiltere’nin önündeki en büyük engel de kalkmış olacak…Terör ve şiddet olaylarının daha da artmasından endişe duyan İngiltere’de cezaların ağırlaştırılacağını tahmin etmek zor olmasa gerek. Avrupa Birliği’nden ayrılma ‘Brexit’ referandumun ardından büyük bir deprem yaşayan ülkede ekonomi ve eğitim gibi sıkıntıların yanı sıra asayiş sorununun giderek derinleşiyor. Ülke genelinde dini nefret suçlarında Brexit öncesine oranla yüzde 40 artış var. Nefret suçları oranında tüm zamanların rekoru kırılmış durumda.
Bıçak taşıma yaşının 9’a kadar düştüğü başkent Londra’da önceki gün iki genç daha bıçaklanarak öldürüldü. Ölenlerden biri 16 diğeri ise 17 yaşında. 2007 yılında her gün 100’den fazla bıçaklama vakası polise intikal etti. Aynı dönemde cinsel saldırı suçlarından yüzde 18 artış oldu. Geçtiğimiz beş yıl da bıçaklama sonucu hastanelere kaldırılan ve yaşları 10 ile 17 arasında değişen genç sayısında yüzde 67 oranında artış yaşandı. 2017 yılında ülke genelinde 69 bin çocuk yaralanması meydana gelirken, soygun ve gasp mağduru çocuk sayısının 29 bin olduğu açıklandı. Gençler arasında bıçak taşıma oranında yüzde 64, yetişkinlerde ise yüzde 22 oranında artış oldu.2018 yılının Ocak ayından içinde bulunduğumuz Ekim ayına kadar 247 kişi bıçaklanarak yaşamını yitirdi. Şiddet olaylarında ölen sayısı 719. Soygun oranında yüzde 22 artış kaydedildi. Yaklaşık 50 bin çocuk eğitim sisteminde kayıp görünüyor. 2016-2017 yılları arasında 7 bin 640 öğrenci okuldan uzaklaştırıldı. Bunlardan 6 bin 385’i ortaokul, bin 255’i ise ilk okuldan. Bunun yanında 38 bin 580 öğrenci davranışlarından dolayı disipline sevk edildi. Çeteler ile bağlantıları olan çocuk sayısı 2017 yılında 5 bin 200 iken; 2018’de bu rakam 6 bin 570’e çıktı. İngiliz polisi de 11 ve 12 yaşındaki çocuklar yerine daha çok 7 ve 8 yaşındaki çocuklara odaklanmış durumda. Çocuklar ve gençlerin suça sürükleyenlerin başında sosyal medya geliyor. Ayrıca şiddet ve tehdit içeren videoların çocukların kendilerini daha savunmasız ve güvensiz hissettirdiği uzmanlar tarafından sık sık dile getiriliyor. Diğer yandan İngiliz polisi, 2016 ve 2017’de kayıt ve rapor edilmiş takriben 1 milyon suçu ya hiç soruşturmadan ya da çok az bir alaka ile takipsiz bırakmış. 2016 yılında ise İngiltere ve Galler’de 306 kadar polis memurunun karıştığı taciz skandalı çıkmıştı. BBC’nin yaptığı ve “çok sarsıcı” bulunan rezalete göre, 2014- 2016 arası yüzlerce polis memuru şüphelilere tacizde bulundu. İngiliz gazeteleri yaşananları ‘Vahşi Batı’ başlığıyla duyurdu. Geçelim… Eğitimdeki sorunlar da giderek derinleşiyor. 2016 yılında 30 sahte üniversite ve kolejin kapısına kilit vuruldu. Yüksek Öğrenim Kurumu’na bildirilen sahte enstitülerin yüzde 80’inin yurtdışından hizmet verdiği ortaya çıkarılmıştı. Yaklaşık 3 milyon Sterlin bütçe açığı bulunan Ulusal Öğrenci Birliği iflasın eşiğinde. Ülkenin önde gelen 3 üniversitesi ekonomik sıkıntılar nedeniyle kapılarına kilit vurabilir…
Tüm bunlar şimdilik İngiltere’de madalyonun görünen yüzü. Peki asıl mesele bu mu? Elbette değil. Asıl mesele içerde ve dışardakilerin kanlı çıkar kavgası. Kimyasal ve silahla gerçekleştirilen suikastler. Düşen uçaklar, helikopterler…Ekonomik ve siber saldırılar. Yüzyıllardır çalıp çırpan ve bir türlü doymak bilmeyen kapitalistler. Neyse…Bir yanda para için tükenmekte olan Vahşi Batı diğer tarafta ise her geçen gün gelişmekte ve büyümekte olan Türkiye var. Bir ata sözü der ki: ‘‘Akıl başta lazım, baş kopunca akıl ne lazım!..’’