Charles Saatchi’nin, İngiltere’nin başkenti Londra’nın kuzeyinde o dönem kullanılmayan bir boya fabrikasının kapılarını ilk kez açmasının üzerinden 40 yıl geçti.
Bugün Saatchi Gallery, çağdaş sanatın yeni, cüretkar ve beklenmedik olanla buluştuğu bir alan olarak konumunu koruyor. Son sergisi “The Long Now,” hem bu mirası kutluyor hem de geleceğe dair bir niyet beyanı sunuyor.
İki kata yayılan, beyaz duvarlı dokuz geniş odada düzenlenen “The Long Now”, fiziksel ile dijitali, tanınmış sanatçılarla yeni yetenekleri bir araya getiriyor.
Küratörlüğünü eski kıdemli direktör Philippa Adams’ın üstlendiği sergi, 1990’ların Genç Britanyalı Sanatçıları’ndan (YBA) günümüzün multimedya yenilikçilerine uzanarak galerinin risk alma mirasına yeniden bakıyor.
Yeniden hayal edilen bir miras Saatchi Gallery’nin 1985’te Boundary Road’daki mütevazı başlangıcından Chelsea’deki etkileyici Duke of York’s HQ adresine uzanan yolculuğunu takip edenler için bu sergi, hem bir retrospektifin hem de bir meydan okumanın duygusunu taşıyor.
Ziyaretçileri, Jenny Saville’in insan bedeni üzerine çarpıcı bir çalışması olan anıtsal “Passage” (2004) karşılıyor.
Bir başka köşede, Allan Kaprow’un istiflenmiş araba lastiklerinden oluşan kaotik yerleştirmesi “YARD”, izleyicileri tırmanmaya, hareket etmeye ve kendilerini bu kurgusal alanın içinde kaybetmeye davet ediyor.
Hemen üzerinde ise Conrad Shawcross’un “Altın Lotus (Ters Çevrilmiş)” adlı eseri asılı duruyor; eski bir Lotus otomobil, disko müziği eşliğinde dönen bir heykel formuna bürünmüş halde ziyaretçileri büyülüyor.



ENFIELD
HACKNEY
HARINGEY
ISLINGTON











