Hıdırellez ya da Hıdrellez Türk dünyasında kutlanan mevsimlik bayramlardan biridir.
Hızır günü olarak adlandırılan Hıdırellez günü, Hızır ve İlyas’ın yeryüzünde buluştukları gün olduğu sayılarak kutlanmaktadır.
Hıdırellez günü, Miladi takvimine göre 6 Mayıs günü olmaktadır. Hızır; yaşam suyu (ab-ı hayat) içerek ölümsüzlüğe ulaşmış; özellikle de baharda aramızda dolanarak, bolluk ve sağlık dağıtır.
Hızır bir kişiye verilen addan çok aslında bir doğasal durumu, baharla vücut bulan yaşamın tazelenmesini simgeler. Türkiye’de Hızır’a atfedilen özelliklerin bazıları:
• Kalbi temiz, Allah’a inanan insanlara yardım eder.
• Uğradığı yerlere bolluk, bereket, zenginlik sunar.
• Dertlilere derman, hastalara şifa verir.
• Bitkilerin yeşermesini, hayvanların üremesini, insanların kuvvetlenmesini sağlar.
• İnsanların şanslarının açılmasına yardım eder.
• Uğur ve kısmet sembolüdür.
• Mucize ve keramet sahibidir.
Türkiye’de Hıdrellez Bayramı 6 Mayıs (5 Mayıs Gecesi) tarihinde kutlanır. Bugün Hıristiyanlarca da baharın ve doğanın uyanmasının ilk günü olarak kabul edilir; bu günü Ortodokslar Aya Yorgi, Katolikler St.Georges Günü olarak kutlamaktadırlar. Hıdrellez kutlamaları genel olarak ağaçlık alanlarda, su kenarlarında, bir türbe ya da yatırın yanında yapılmaktadır. Bu gibi yerlere bu nedenle Hıdırlık denildiği de olur.
Hıdrellezde baharın taze bitkilerini ve taze kuzu eti ya da kuzu ciğeri yeme âdeti vardır. Baharın ilk kuzusu yenildiği zaman sağlık ve şifa bulunacağına inanılır. O gün kırlardan çiçek veya ot toplayıp onları kaynattıktan sonra suyu içilirse bütün hastalıklara iyi geleceğine, bu su ile kırk gün yıkanılırsa gençleşip güzelleşeceğine inanılır.
Kur’an-ı Kerim’de Kehf Suresi’nde Musa ve bir gencin kıssası anlatılmaktadır. Kehf Suresi de dâhil olmak üzere hiçbir yerde Hızır ismi geçmemektedir ancak çeşitli hadislerde bu şekilde anılmaktadır. Olayın yaşandığı yer için “iki denizin birleştiği yer” denilmektedir. Uzun bir yolculuk yapan Musa ile yanındaki gencin beraberlerinde, yemek için getirdikleri balığın kaçması ile başlayan olay sonrasında, 65. ayette; ‘Derken kullarımızdan bir kul buldular ki, biz ona katımızdan bir rahmet vermiş, kendisine tarafımızdan bir ilim öğretmiştik.’ denilerek Hızır olarak atfedilenden bahsedilir.
Hızır; hayat suyu (ab-ı hayat) içerek ölümsüzlüğe ulaşmış; özellikle de baharda insanlar arasında dolaşarak onlara yardım eden, bolluk, bereket ve sağlık dağıtan, Allah katında bir elçidir. Hızır’ın kimliği, yaşadığı yer ve zaman belli değildir.