Fransa’nın kuzeydoğundaki Alsace bölgesinde yer alan ve Fransa’nın “gizli cenneti” olarak adlandırılan Colmar kasabası, 9’uncu yüzyıla dayanan geçmişi, tarihi binaları ve doğal güzelliğiyle beğeni topluyor.
İmparator 2. Frederick tarafından 1226 yılında bağımsız imparatorluk şehri statüsü verilen Colmar, Otuz Yıl Savaşı sırasında 1632’de İsveç ordusu tarafından alındı. 1673 yılında yeniden Fransa tarafından fethedilen Colmar, Fransa-Prusya Savaşı sonucunda 1871’de yeni kurulan Alman İmparatorluğu tarafından ilhak edildi. Versailles Antlaşması’na göre Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Fransa’ya bırakılan Colmar, 1940 yılında Nazi Almanyası tarafından ilhak edildi ve daha sonra 1945 yılında “Colmar Savaşı”nın ardından tekrar Fransız kontrolüne geçti.
Geride bırakılan asırlara inat tarihi yapılarını koruyarak adeta yıllara meydan okuyan Colmar, bugün bozulmayan dokusuyla Avrupa’nın hemen her ülkesinden turistlerin ziyaret ettiği önemli yerler arasında bulunuyor. Ren Nehri’nin batı yakasında bulunan Colmar, İsviçre ve Almanya’ya da çok yakın. Bu ülkelere yakınlık, kasabaya alternatif ulaşım güzergâhları sağlıyor. Colmar’da “Petite Venise”, yani “Küçük Venedik” diye bilinen bölgede ziyaretçilerin ilgisini çeken yerler arasında yer alıyor. Bu bölgedeki evlere kanallardan ulaşılabilirken, turistlere gondollarla gezinme olanağı sunuluyor.
Bartholdi’nin doğduğu eve yoğun ilgi
Amerika’daki Özgürlük Heykelini yapan heykeltıraş Frederic Auguste Bartholdi’nin doğduğu ev ve müzesi de kasabaya gelen ziyaretçilerin ilgisiyle karşılaşıyor. Colmar’da dikkati çeken bir diğer yapı da Saint Martin Kilisesi. Collegiate Saint Martin Kilisesi olarak da bilinen kilise 1235-1365 yıllarında inşa edildi.
Alsace’deki Gotik mimarinin en güzel örneklerinden olan ve birkaç restorasyon geçiren kiliseye en son 1982 yılında bakım yapıldı. Avrupa’nın hemen her köşesinden turistin geldiği Colmar’a son yıllarda özellikle Uzak Doğu ülkelerinden de ziyaretçilerin ilgisi artıyor.