Britanya Türk Gazeteciler Birliği’nin (BTGB) yeni başkanı Metin Güneş, başkanlık görevini devralması ardından ilk açıklamasını gerçekleştirdi.
CNN Türk Londra Temsilciliği görevini de üstlenen Metin Güneş, açıklamasında Türkiye’de görülen basın davasına değindi ardında da “Birlik olalım. Kalemimiz ve fikirlerimiz üzerindeki baskıların kaldırılması için mücadele verelim. 2018’in basın özgürlüğü açısından daha iyi iyi bir yıl olmasını diliyor, Yeni Yılınızı şimdiden kutluyorum” dedi.
Güneş’in “Sevgili arkadaşlar” diye başlayan basın açıklaması şöyle; “Şahsımı, Britanya Türk Gazeteciler Birliği Başkanlığı görevine layık görüp seçtiğiniz için bir kez daha hepinize teşekkür ediyorum. Bu görevdeki ilk mailimde hoş şeylerden söz etmek isterdim ancak son günlerde mesleğimizle ilgili bazı gelişmeler maalesef beni pek de hoş olmayan bu maili yazdırtmaya zorladı. Geçtiğimiz pazartesi ve salı günü Türkiye’de Cumhuriyet gazetesi ve insan hakları savunucusu Şebnem Korur Fincancı’yla ilgili davalar görüldü.
Bildiğiniz gibi Cumhuriyet gazetesi davası sanıklarından biri de daha önce Ergenekoncu olduğu suçlamasıyla Cemaatçi yargı tarafından hapse atılan Ahmet Şık.
Şık, şimdi de Cemaatçi olmak suçlamasıyla yargılanıyor. Hem Ergenekoncu hem de Cemaatçi olmaktan hapis yatan Şık’ın davası hem trajikomik bir dava hem de Türkiye için bir utanç davasıdır. Şık, dava sırasında, ‘Devletin, güç odaklarının karanlık yüzünü ortaya koymaktan hiçbir zaman korkmayan Uğur Mumcu’nun yolumuzu aydınlattığı gazetecileriz. Savaşın değil, barışın dilini bu ülkede hâkim kılmaya çalışan Musa Anter’in takipçileriyiz’ demiş ama savunmasını tamamlayamadan mahkeme salonundan dışarı çıkarılmıştır. Türkiye, 2016 Temmuz darbe girişiminden bu yana eşi benzeri görülmemiş derecede işten çıkarmalara, muhaliflerin şu veya bu şekilde ekarte edilmelerine sahne olup, gazetecilik mesleği için dünyanın en büyük hapishanesine dönüştü. Hükümeti eleştirmek, ‘şüpheli’ bir medya kurumunda çalışmak, hassas bir bilgi kaynağı ile temasta bulunmak ya da şifreli bir mesaj uygulaması kullanmak , ‘terörizm’ suçlamasıyla gözaltına alınmak için yeterli sebep oldu. Türkiye’de onlarca gazetecinin hapislerde süründürüldüğü, 150’nin üzerinde medya kurumunun kapatıldığı bir dönemden geçiyoruz. Medyanın çok sesliliğini ve bağımsızlığını savunma ihtiyacı hiç bu kadar çok olmamıştı. Bu yüzdendir ki; Britanya Türk Gazeteciler Birliği olarak, bizim de İngiltere’den Türkiye’deki meslektaşlarımız için yapabileceğimiz bazı şeyler olduğuna inanıyorum. Bu meslek dalının aktif ve güçlü bir birliğe olan ihtiyacı hiç bir zaman bu kadar çok olmamıştı. Öyle ki, Türkiye’deki gazeteci sendikaları, dernekleri bile üyelerinin haklarını savunamaz hale geldi. Ve bizler, Britanya Türk Gazeteciler Birliği olarak sadece İngiltere’de yaşayan Türk gazetecilerin sesi değil, Türkiye’de sesini duyuramayan Ahmet Şık gibi meslekdaşlarımıza da ses olmaya çalışalım. Yani bu mesleğin onurunun sesi olalım. Ancak bunu yaparken de kapsayıcı olalım. Belli bir siyasi görüşü değiş, herkese açık olalım. Başlıca hedefimiz mesleğin onurunu, meslekdaşlarımızın haklarını savunmak olsun.
Basın özgürlüğü, profesyonellik ve etik standartları esas alalım.
Birlik olalım. Kalemimiz ve fikirlerimiz üzerindeki baskıların kaldırılması için mücadele verelim. 2018’in basın özgürlüğü açısından daha iyi iyi bir yıl olmasını diliyor, Yeni Yılınızı şimdiden kutluyorum.”