BK’daki Yüksek Mahkeme’nin bireysel başvuruyu değerlendirerek Brexit başlatma kararının hükümete değil parlamentoya ait olduğu kararını verdi.
Yasama yürütme ve yargıdan oluşan üçlü güçler ayrılığının da sorgulandığı bu başvuruda, demokrasinin birbirinden bağımsız bu üç organı daha güçlenerek çıktı. Türkiye’de ise referanduma gidilecek olan “başkanlık sistemi” demokrasinin bu olmazsa olmaz üç organını tek güç başkanda toplamayı amaçlıyor.
Biz de toplum üyelerine BK’ın hukukla sınavını sorduk…
DAHA DEMOKRATİK
BK’da burjuva demokrasisinin uygulandığını gösteren bir karar diye düşünüyorum çünkü hükümetin açıklamaları “parlamentonun kararına gerek yok” tarzındaydı… Bağımsız Yüksek Mahkeme böylesi çok önemli bir konuda seçilmişlerin karar vermesini daha demokratik buldu. Bu hukuk sınavı Türkiye’ye de örnek olur umarım.
ERDOĞAN GÜCCÜK (MOST ART):
SÜRPRİZ DEĞİL
Anayasa Mahkemesinin kararı sürpriz olmadı. Mahkeme 3’e karşı 8 oy ile aldığı kararla BK(‘ın AB çıkması için vereceği Lizbon anlaşmasının 50. maddesini temel alan dilekçesini hükümetin yetkisi dahilinde olmadığını bunun için de Parlamento’dan bir yasa çıkartması gerektiğine karar verdi. Sözü edilen yasanın kısa olacağı ve İşçi Partisi’nin de desteğiğiyle kabul göreceğine kesin gözüyle bakılıyor. AB’den çıkma ile AB yasalarından kaynaklanan ve BK’da yaşayan vatandaşların kazandığı bazı haklar ortadan kalkacak.
Örneğin serbest dolaşım, serbest ticaret hakkı ya da iç hukuk süreci tükenince hakkını Avrupa Adalet Divanı’nda arama hakkı gibi. AD’dan çıkma bu hakları vatandaşın elinden alacağı için böyle ciddi bir kararı hükümete bırakmak doğru olmaz bu nedenle de parlementonun düzenleyeceği bir yasa ile bu süreç yürütülmelidir. En can sıkıcı bölüm ise İskoçya ve Kuzey İrlanda ile ilgili bölüm. İskoçya ve İrlanda referandumda AB’de kalma yönünde oy kullandılar. Onlar da “AB den çıkma konusunda bize de danışılmalı” diyorlardı.
Ancak Anayasa Mahkemesi bu tartışmanın önünü kesmek için AB ile ilişkileri Birleşik Krallık parlemontosunun belirlemesi gerektiğini bunun yerel mahkemelere devredilemeyeceğini oy birliğiyle kararlaştırdı. Özet olarak İskoçya ve Kuzey İrlanda parlementosunun bu konuda alacağı kararın hükmü olmayacak. Bu tabii ki Kuzey İrlanda ve İskoçya’da ayrılma yanlılarının daha hızlı taleplerini dile getirmeleri için güçlü bir zemin sunmuş oldu.
Muhammet Çankıran (Oakfıeld Hukuk Bürosu Avukat)
YOKSA DİKTATÖRLÜK
İngiltere hükümeti AB’den çıkma görüşmelerine hazırlanıyor. Başbakan Theresa May geçen hafta yaptığı konuşmada kararlı olduklarını, sadece AB’den değil, ortak pazardan da çıkacaklarını açıkladı. Ne var ki bu sabah hükümetin önüne büyük bir engel çıktı. Bir iş kadınının hükümetin girişiminin anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle yüksek mahkemede açtığı dava bu sabah sonuçlandı.
Mahkeme 8/3 çoğunlukla kadını haklı buldu, referandum kararına rağmen hükümetin böyle bir girişimde bulunamayacağına, süreci başlatmak için parlamento kararı gerektiğine karar verdi. BBC’nin sokakta konuştuğu insanlar “tabii ki parlamento kararı lazım, aksi takdirde diktatörlük oluruz” diyorlar. Bu arada Teresa May geçtiğimiz hafta Türkiye’ye gitti. 1 Kasım seçiminden önce Merkel can simidi olmuştu, referandum öncesinde de Theresa May geldi! Yorumlar sizin.
CAHİT BAYLAV (SİYASİ AKTİVİST):
BU KARAR MİHENK TAŞI
Bugünü BK tarihinde bir mihenk taşı olarak değerlendirmek mümkündür. Ülkenin en yüksek mahkemesi olan Supreme Court’un kararı o denli önemlidir. Bu karar, bir parlementer demokrasi için bir zafer niteliğindedir. Benim umudum, AB’den ayrılma için alınan Referandum kararının halkın seçtiği milletvekilleri tarafından iptal edilmesidir.
Çünkü Referandum kararı halkın kasıtlı olarak yanlış bilgilendirilmesinin ürünüdür. Demokratik olduğunu iddia etmek yanlıştır. Nitekim AB’den ayrılmaya “evet” diyen birçok kişinin aldatıldıkları düşüncesiyle pişman oldukları biliniyor.
CERTANÇ HİDAYETTİN (EĞİTİM UZMANI):
PARLAMENTO YERİNE HÜKÜMET
Olağanüstü zamanlarda yapılanlanlar toplumların yüzyıllar boyu geleceğine etki eder. Amerika’da hayranlık duyulan özgürlük prensipleri çığır açan aydınların çok zor sorunları kolay değil doğru olan şekilde çözme dirayeti sayesinde bütün dünyaya önderlik eden bir noktaya getirdi. Brexit tartışmaları önümüzü göremediğimiz bir geleceğe yönlendirdi bizi.
Dileğim yöneticiler gelecekte benzer zorluklara ışık tutacak iyi bir örnek bırakırlar yaptıklarıyla. Doğrusu seçmen iradesine hukuki engeller çıkarılması endişelendiriyor beni. Bu sonucu halkın iradesini yerine getirmek ile yetkilendirilmiş hükümetin getirmiş olmasını dilerdim. Brexit olamasın ama bunun mücadelesinin de siyasi yollardan verilmesi taraftarıyım.
TURHAN ÖZEN (UETD UK BAŞKANI):
UMARIM DERS ÇIKARILIR
Sanırım demokratik bir ülkede olması gereken bir karar vermiş oldu Yüksek Mahkeme. Parlementer demokrasinin hükümet ya da gücü elinde bulunduranlar tarafından gönlünce kullanılamayacağına dair iyi bir ders vermiş oldu. Her ne kadar referendumla Brexit kararı alınmışsa da parlementoyu atlayarak ortak pazardan çıkma hakkını hükümete veremez.
Parlemento halkı temsilen vardır ve bütün kararlar parlementer sistemlerde halkın temsilcilerince uzun uzun tartışılarak alınmalıdır. Parlementer demokrasinin özü budur. Umarım şımarık Teressa bundan ciddi bir ders çıkarır. Darısı demokrasi denen ama uzaktan yakından ilişkisi olmayan Türkiye gibi ülkelerin başına. Unutmayalım bunun içinde bağımsız yargı gerekir. Göbeğinden bağımlı yargıyla bir halt olmaz, 15. sınıf demokrasilerde…
Dr. UTKAN ALACAKANAT
ÖYLE OLMALIYDI OLMALIYDI
AB’nden çıkma konusu ilk defa AB’nin temel anlaşmalarından biri olan 2007 Lizbon Anlaşması’nda hukuksal bir nitelik kazanmıştı. Bu anlaşmanın 50. Maddesinin 1. Bendi “her üye devlet, kendi anayasal kurallarını uygulayarak birlikten çekilmeye karar verebilir” diyor. AB’nin tarihinde ilk defa bir devlet bu anlaşmaya dayanarak birlikten ayrılıyor. Dolayısıyla ne AB nezdinde ne de üyelikten ayrılmak isteyen ülke nezdinde ayrılma sürecinin nasıl işleyeceğine ilişkin emsal teşkil edecek bir örnek yok.
Yüksek Mahkeme’nin kararı Brexit sonucunu ortadan kaldırmıyor sadece hükümetin itirazlarına rağmen bu süreci parlamentonun başlatabileceğine vurgu yapıyor. Britanya nasıl AB’ye girerken ve bazı temel anlaşmaları kabul ederken parlamentonun onayına başvurduysa, çıkış sürecinin de parlamento onayıyla yapılacak olması hukuksal ve siyasal işleyiş bakımından uygun gibi görünüyor. Öte yandan referanduma Britanya vatandaşları katıldığına göre, Brexit sürecinin de vatandaşların oylarıyla oluşan parlamento onayıyla gerçekleşmesi sözünü ettiğimiz bu hukuksal ve siyasal süreci aykırı bir durum değil… Yüksek Mahkeme’nin verdiği kararda yürütmeyi değil de yasama organını yetkili kılmasının altını çizmek gerekiyor.
Yrd. Doç. Dr. TUNCAY BİLECEN