Türkiye’de üniversite öğrencisi 27 yaşındaki Pınar Gültekin’in eski erkek arkadaşı tarafından vahşice öldürülmesi; Londra’da bir grup sivil toplum kuruluşu tarafından protesto edildi.
Etkinlik, İngiltere Alevi Kültür Merkezi ve Cemevi, Enfield Alevi Kültür Merkezi ve Alxas Kom’un Kadın Kolları ile Yeni Kadın ve Sosyalist Kadınlar Birliği tarafından cumartesi günü saat 15.00’te gerçekleştirildi. Kadına yönelik artan kadın katliamları ve saldırılara karşı ilgili kurumaların harekete geçmesi çağrısının yapıldığı eylemde: “İstanbul Sözleşmesi’ne, 6284’e el uzatanlar bu katliamlara ortaktır! Eşit ve özgür yaşayabilmek için, kız kardeşimiz Pınar için, hepimiz için her yerde isyandayız! Buradan bir kez daha tekrarlıyoruz, İstanbul Sözleşmesi’ni, 6284’ü uygulayın! Pınar Gültekin ve katledilen tüm kadınlar isyanımızdır, İstanbul Sözleşmesi’ni değil cinayetleri engelleyin” mesajı verildi.
Eylemde “Kadın katliamına son” yazılı pankartlar ile katledilen kadınların fotoğrafları taşındı. Pınar Gültekin ve katledilen bütün kadınlar için özetle şu görüşlere yer verildi: “İmzaya açıldığı yer İstanbul olduğu için adını güzel şehrimizden almış olan, kadınların şiddetten kurtulduğu bir hayatın yolunu gösteren İstanbul Sözleşmesi’nin başına gelene bakın. Daha önceleri ‘İstanbul’a ihanet ettik?’ diyerek dile getirilen gerçek ne ise şimdi Sözleşme’nin başına da o getirilmek isteniyor. Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve bunlarla mücadeleye dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nin Türkiye tarafından tek taraflı feshi veya bazı maddelerine çekince konulması seçeneklerinin gündeme getirilmesini büyük bir endişeyle takip etmekteyiz.
Türkiye’nin ilk imzacısı olduğu Sözleşme’nin, son dönemde tek taraflı feshedilmesi veya bazı maddelerine çekince konulması tartışmalarının Ayasofya kararı dönemine denk gelmesi de tesadüf değil; gerçeğin çarpıtılması bakımından benziyorlar. Ayasofya zaten yıllardır ezan okunan, namaz kılınan bölümü de olan bir müzeydi ama böyle değilmiş gibi yapıldı. Türkiye’nin ilk imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi’nin imzaya açıldığı 2011 yılı ile 2019 yılları arasında, ülkemizde 2.807 kadın şiddet görerek hayatını kaybetmiştir. İstanbul Sözleşmesi’nin ilk maddesi, kadına yönelik şiddetin ve aile içi şiddetin önlenmesi, mağdurların korunması ve bu kişilere yardım edilmesi için kapsamlı bir çerçeve, politika ve tedbirler tasarlanmasını içermektedir.
Şiddete karşı ortak akıl ile hareket ederek bütüncül politikaların oluşturulmasını hedefleyen Sözleşme, ‘6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’ ile eşit derecede önemli ve vazgeçilmezdir. Herkes şunu bilsin ki İstanbul Sözleşmesi’ne dokunmaya çalışmak, başka hiçbir şeye benzemez. Çünkü İstanbul Sözleşmesi’ne dokunmak her şeyden önce, nüfusun yarısını oluşturanlara; tüm Türkiyeli kadınlara da ihanet anlamına geliyor. Kadınlar, şiddetten kurtulduğu bir hayata kavuşana kadar asla durmayacağız. Ve İstanbul Sözleşmesi’ni, bu ülkenin bütün illerinde uygulatacağız. Kadınlar, şiddetten kurtulduğu bir hayata kavuşana kadar asla durmayacağız.”