Köyün ileri gelenleri tarafından ortaokula yazdırıldı ancak o yıllarda İstanbul’da gece kulübünde çalışan babası, ‘‘Sen çobanlığa devam edeceksin. Dedemin ocağında duman tüttüreceksin…’’diyerek ders kitaplarını ateşe attı.
Bu hikaye, Türkiye’nin Bingöl ilinin Yayladere ilçesinde 1948 yılında doğup, 19 yaşında İstanbul’a gelerek, burada çalışmasını bir mola olarak değerlendirip, soluğu Londra’da alan ve bugün Kraliyet İngilizcesi konuşan çoban Zülfü Ağırbaş’ın hikayesidir.
Ailesinin yaşama dair bakışı ile ilgili olarak ancak ilkokulu bitirebilen Ağırbaş’ın girişimcilik ruhu doğduğu topraklarda başlamıştır. Yayladere’de çobanlık ve çiftçilik yaptığı yıllarda gözünü göklere diken Ağırbaş, muhteşem kavak ağaçlarına tırmanarak hedefni, hep ilerlemek ve uzaklara gitmek olarak belirlemişti. Köyün ileri gelenleri tarafından ortaokula yazdırılmış ancak o yıllarda İstanbul’da gece kulübünde çalışan babası, ‘‘Sen çobanlığa devam edeceksin. Dedemin ocağında duman tüttüreceksin… ’’diyerek ders kitaplarını ateşe atmıştı.
Köyüne Binlerce Ağaç Dikti…
1965 yılında askere gitmeden ilçesine 17 bin kavak ve söğüt ağacını dikerek farklı bir potansiyelinin sinyalini veren Ağırbaş, 1968 sonrası askerlik görevi dönüşü ve 70’li yıllarda tesadüfen tanıştığı dillere destan televizyon sunucu Erkan Yolaç aracılığıyla Yeşilçam’ın (Türk Sineması) afişlerinin basıldığı ve o zamanların en büyük matbaası olan Mimeray Ofset’e çırak olarak işe girmiştir.
Azimli ve çalışkan kişiliği ile bir yıl sonra matbaanın baş makinisti ve operatörü olmayı başaran Ağırbaş, dönemin en ünlü filmlerinin afişlerini basıyor ve Yeşilçam artistleri ile haşır neşir oluyordu. İlkokul mezunu için oldukça iyi bir kazanç ile yaşamını sürdüren Ağırbaş, kavak ağaçlarının en tepesine tırmanmayı hedefleyen bir insan olarak hep ileriye gitmek istemişti.
Atatürk ve Sakıp Sabancı’yı Örnek Aldı
Bugün 72 yaşında olan Ağırbaş, ‘‘Hayatımda iki kişiyi kendime örnek aldım. Biri Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk diğeri ise Türkiye’nin saygın işadamlarından rahmetli Sakıp Sabancı. Her ikisine de Allah’tan rahmet diliyorum. Ülkemiz için çok çalıştılar.’’ diye konuştu.
“Londra Aşkım ve Hayatım’’…
İstanbul’a sığmayan Ağırbaş, yeni hedefini İngiltere’ye gitmek olarak belirliyor. Özellikle medeniyetin, edebiyatın; demokrasi ve ekonominin kalbinin attığı Londra sevdası böyle başlıyor. Kendi deyimi ile
“Londra Aşkım ve Hayatım” diyor. 1973 yılında bir yakınının yardımı ile Londra’ya ayak basıyor. Farklı şehirlerde otellerde ve sonrasında Londra’da burger zinciri Wimpy ve kebapçılık sektörlerinde bulaşıkçılık ile işe başlıyor. İşte işin mutfağında bulaşıkçılık ile başlayıp patronluğa kadar gidecek olan hikaye de burada başlıyor.
Ağırbaş, burada var olmanın ilk şartının iyi derecede dil bilmek olduğunu düşünüyor zira bir kelime dahi İngilizce bilmemektedir.
‘‘5 yıldızlı bir otel de bulaşıkçı olarak çalışıyordum. Burada Türkçe konuşan kimse yoktu. Sadece İngilizce konuşuluyordu. İngilizce’yi öğrenmeyi çok istiyordum. Kraliçe’nin konuştuğu İngilizce çok hoşuma gidiyordu. İngilizce’yi öğrenirsem hedeflerime ulaşabileceğimi biliyordum. Her gün sabahın 5’ine kadar İngilizce çalışıyordum’’ diyen Ağırbaş, kendi çabası ile İngilizceyi öğrenip vizyon olarak koyduğu işleri başarmaya başlıyor.
Güney Londra’nın Wimbledon Hill Road’da Restoran Müdürü olarak Berni Inns’in en ünlü şubesinde çalışıyor. Şirketle üç yıl çalıştıktan sonra, ortaklığa girmek ve Wimpy Franchise sözleşmesini imzalamak için davet almıştır. Bu alanda art arda iki yıl; 1978-1979 yıllarında “En İyi Çalışan Wimpy Franchise Ödülü”nü almış.
“KEBAB KING” Markasını Yaratıyor…
1982 yılında Zülfü AĞIRBAŞ, McDonalds, KFC, Burger King gibi fastfood zincirleri gibi kebap bazında benzersiz bir “KEBAB KING” markası yaratarak daha ileri ve daha dinamik bir yaklaşımla 68 şube ile satış zinciri geliştirmiştir. İngiltere’deki en güçlü ve en büyük fast-food endüstrisinin temelini oluşturmuş ve yürütmüş.
Bugünkü 30.000 kebap satış merkezinin eşsiz şefi ve özgün mimarıdır. Bir çok kebap restoranı açmanın yanı sıra, kazandığı bilgi ve tecrübesine dayanarak yüzlerce vatandaşına paket servis kebap dükkanı açma konusunda yardımcı olarak danışmanlık yapmış. Böylece bir kebap paket servis satışları ve restoran geliştirmedeki deneyimleri ile İngiltere’ye yayılmış olan 800 tipik kebap restoranı açılmasına yardımcı olmuş.
Deli Dana Hastalığı İflas Getirdi…
1991 yılına kadar her şey yolunda gidiyordu…1989’da başlayıp 1991’e yılına kadar süren Deli Dana hastalığına kadar… Binlerce işvereni olumsuz yönde etkileyen Deli Dana Ağırbaş’ı da iflasa sürüklemiştir. Tüm servetini kaybeden ve iflas eden Ağırbaş, artık ailesini geçindirmek için birçok iş yanında taksi şoförlüğü de yapmıştır. Bu nedenle Londra’yı avucunun içi gibi bilmektedir.
Doneagles ZA’yı Markasını Yarattı…
Sonraki süreçte Türk mutfağından vazgeçip İngiliz mutfağına gözünü diken Ağırbaş, Doneagles ZA markasını oluşturmuştur. Kendisine olan güveni ve güçlü kişiliği sayesinde bu durumları atlatarak franchise deneyimleri sayesinde gıda sektöründe pazarda var olan bir büyük boşluğu keşfetmiş ve durgun olan geleneksel İngiliz yemeği olan Fish and Chips endüstrisini canlandırmaya karar vermiştir. Böylece dinamik, girişimci bir iş insanı olarak, neredeyse unutulmak üzere olan İngilizlerin geleneksel Fish and Chips sektörünü canlandırmayı kendine hedef olarak koymuştur. Bu fikri çok içten ve yürekten gerçekleştirmek isteyerek bu konuda İngiltere’nin ona sağladığı olanaklardan yararlanmıştır ve yararlanmaya devam etmektedir.
Bugün 72 yaşında olan ve yine hedefleri bitmeyen bu uslanmaz kendi ifadesi ile “Hırçın ve Deli Duman” girişimcinin ve vizyonerin aklı fikri İngiliz mutfağının geleneksel fish and chip sektörünü zincir olarak geliştirmeyi hedef olarak koymuştur.
Fish&Chip’in Tarihi
Tarihçiler ilk ‘fish and chips’ dükkanının Londra’da açıldığını söylüyor. Bu yemeğin tüm halkın yemek kültürüne girmesini sağlayan ise kentin işçi sınıfı olmuştur. Bugün hala ayakta olan en eski “Fish and Chips” dükkânı da Londra’dadır: Kentin en ünlü turistik merkezlerinden biri olan Covent Garden’daki Rock and Sole Plaice 1871’den beri çalışıyor.
“Fish and Chips” Zincir Markası Projelendiriliyor…
Kraliçe’den Winston Churchill, William Shakespeare ve Charlie Chaplin’e … Ağırbaş, proje aşamasında olan “Fish and Chips” zincir şubelerinde sembolik ulusal ikonları kullanmayı planlıyor. Her şubede 5 bayrak dalgalanacak. Belirgin bir şekilde tasarlanmış, Kraliçe II. Elizabeth, Winston Churchill, William Shakespeare, VIII. Henry’nin dev portreleri ve her şubenin girişinde, Charlie Chaplin’in imajı olan şapkasını, sopalarını taklit edecek. Parlak ayakkabılar ile müşterileri restoranın içine yönlendirecek görevli kişiler olacak. Görevli personel ise İngiliz Deniz Kuvvetleri Üniformalarını sembolize edecek şekilde giydirilecek.
Her şubede iki saatte bir büyülü eğlence türü olarak yapılacak. Hem yerli hem de dünyanın dört bir yanından gelen turistlere heyecan veren onları bu şubelere çekecek olan tipik bir İngiliz silahlı kuvvetleri “selam” töreni gerçekleştirilecek. Böylece İngiltere’ye gelen her turistin ilk uğrak mekanı balık patates şubeleri olacak. Kısacası Anadolu’nun topraklarından çoban olarak kopup gelen ve Batının olanakları ile gelişen Zülfü AĞIRBAŞ her daim motivasyonunu yitirmeyen 72 yaşında uslanmaz bir girişimci olarak “Fish and Chips” zincirini oluşturmanın hummalı uğraşısı içinde…
İngiliz ve Türk İş Dünyasına Mesajı Var…
Korona virüsünün yarattığı mevcut durum nedeniyle, tüm endüstriler küresel olarak etkilenmiştir. Dünya bir kriz yaşıyor. Ancak insanların temel gereksinimlerinden olan yeme içme sektörü her durumda devam edecektir. Dünya mutfakları içinde barındıran Londra’da; Çin, İtalyan, Hint ve Türk restaurantları artık iş yapmıyor. İngiliz geleneksel yemeği “Fish and Chips”ler ise Take-Away’ler sayesinde iş hacimlerini büyütmüş durumda.
Krizler yeni ihtiyaçları ortaya çıkarır, bu ilk ihtiyaçları karşılayanlar ise tarihe geçer…
Diyor ve çağrı yapıyor İngiliz ve Türk iş dünyasına Haydi! birlikte ”Büyük Britanya”nın asırlara dayanan yegane geleneksel yemeğinin zincirlerini birlikte oluşturalım… Ağırbaş bu projenin fikir babası olarak; bilgi, deneyim, uzmanlık, dinamik, sonsuz enerji, kararlılık ile projesini hayata geçirmesine katkı sunacak yatırımcılara kapısını ardına kadar açmıştır ve o çoktan yola çıkmıştır bile…