İngiltere Alevi Kültür Merkezi, düzenlediği etkinlikte sinemacılarla Londra’da yaşayan göçmen yazarları buluşturdu.
Erkinlikte, Aycan Saraçoğlu, Canan Aktaş, Diyar Budak, Dursaliye Şahan, Kamil Küpeli, Leylâ Aslan, Nimet Çetiner, Menekşe Orak, Pelin Markirt ve Savaş Yadırgı okuyucularıyla bir araya geldi.
Etkinlik Suha Arın’ın ödüllü eseri, “2 Ülke 2 Belgesel Tahtacı Fatma” adını taşıyan belgeselin izlenmesiyle başladı.
Söyleşi sonunda kitaplarını imzalayan yazarlar, “Neden yazıyoruz?” sorusuna birbirinden farklı yanıtlar verdi.
Aycan Saraçoğlu: “Bende iz bırakan yaşadığım, gördüğüm, hissettiğim acı tatlı her şeyi ideolojim, yaşam felsefem ile harmanlayıp kâğıda dökmek için yazıyorum. Bu dünyadan göçüp gittiğimde yazdıklarım kalacak”
Canan Aktaş: “Ben toplumları aşağılayan, acıtan katleden kadına, çocuğa, insanlığa dokunan sistemlere karşı yazıyorum. Açılan yaraları yazıyorum ki bir daha yaşanmasın kafamdaki dünya kurgusunu şiirimin içine yerleştiriyorum, böylece düşünen insana başka bir kapı açmak istiyorum.”
Diyar Budak: “Uzun süredir Londra’da yaşamaktayım. 25 milyona varan büyük bir nüfusa rağmen, devlet Kürtçeyi seçmeli ders olarak dayatmaktadır. Kendi dilimi unutmamak ve yaşamda kullanmak için Kürtçe yazıyorum. İnsan kendisini iyi anlattığı dilden yazmalı. Bir dilin ölmesi, bir rengin yok olması anlamına gelir. Türkçe benim eğitimim, Kürtçe benim ana dilim. İkisini de gerektiğinde kullanmaktayım.”
Dursaliye Şahan: “Dünyanın her tarafında bombalar patlıyor. Halkların elinde top tüfek yok. Elimizdeki silahlardan biri sanat. Şiirlerimizle, öykülerimizle, müziğimizle, filmlerimizle mücadele ediyoruz. Az önce izlediğimiz Tahtacı Fatma’yı daha önce görmemiştim ama yüreğim ve kalemim tam da onun ve onun gibilerin yanında.”
Leylâ Aslan: Benim yaşamım şiir olmaya başladığında şiir yazmaya başladım. Biliyorsunuz, herkesin yaşamında şiir olduğu dönem vardır. Ergenlik dönemi diyoruz buna. Diğer taraftan doğasal çevrimin de şiir olduğu dönemleri vardır; ilk bahardaki doğum günleri, son bahardaki ölüm günleri gibi. Yaşamın şiir olduğu dönem sona erdiğinde şiir yazan şairdir. Benim şansım yol duyarlılığımdır, yol duyarlılığım tüm yaşamımı, ötesinde tüm doğasal çevrimi şiir yaptı. İnsan, doğanın okuduğu bir şiir ya da bir müzik aletidir, bu nedenle kendini yetiştirmiş kâmil insan, insandan insana özgü sesler çıkaran insandır. Yaşam yaşanan şeyden, güzellik güzelden daha yaşlıdır.”
Menekşe Orak: “Benim yazma amacım pozitif enerjiyle, sevgiyle değişimin mümkün olduğunu gösterebilmek. En önemlisi kitaplarımın tüm geliriyle yetim ve öksüz çocuklara daha çok yardım edebilmek. Editörüm Hikmet Kızıl beyefendiyle bu proje için çalışıyoruz.”
Pelin Markirt: “Yazmak kendimi en özgür hissettiğim eylem olduğu için yazıyorum. Tuvale resim yapar gibi harflerle resim yapmayı ve hatta duygu yaratmayı seviyorum. Farklı insanların dünyasına ışınlanıyor, empati yapabiliyor ve böylece gözlemlerimi okura aktarabiliyorum.”