Göçmen yazar Pelin Markirt, “İthal Gelinler” başlıklı kitabında büyük umutlarla evlenip yurtdışına gelin giden yedi genç kızın başından geçenleri kahramanlarının ağzından aktarıyor.
Bize biraz kendinden bahseder misin?
1984’te Adıyaman’da dünyaya geldim. Babamdan kültürümüzde süregelen fabl benzeri masalları her gece dinleyen biri olarak mutlu bir çocukluk yaşadım. Bilkent Üniversitesi’nde işletme fakültesinden lisans, Boğaziçi Üniversitesi’nden Finans Mühendisliği alanında yüksek lisans derecemi aldım. Uzun yıllar bankacılık ve finans alanında çalıştım. 2019’da kurduğum Arbin Mileva Consultancy şirketi ile Londra’da finansal teknoloji şirketlerine insan kaynakları danışmanlığı hizmeti sağlıyorum.
Kitapta kahramanların ağzından kendi hayat hikâyelerini dinliyoruz. Hikâyelerin hepsi gerçek mi yoksa bir kısmı kurgu mu?
Kitabın omurgası gerçek kahramanlara dayanmakla birlikte, yaşam öykülerini kurguladım. Çünkü belli bir çerçeveye bağlı kalarak kurgusal yazım tekniğinin beni daha özgür kıldığını hissettim. Ayrıca kahramanlarımın özel hayatlarının gizliliğini ihlal etmemek adına da birtakım değişiklikler yapmayı tercih ettim. Wimbledon Park’ta çamurlara bata çıka günlük yürüyüşümü yaparken şarkı çalma listemde birden Kayahan’ın ‘Sarı Saçlarından Sen Suçlusun’ şarkısı çıktı. Bundan esinlenerek ‘Kara Dantel Sokağı’ verdim sokağımın adına. Sonuç olarak, hikâyelere bugüne kadar karşılaştığım birçok ithal gelinin hikâyesinin bir toplamı gözüyle bakabiliriz.
‘’İthal gelinler’’ senin ilk kitabın… Biraz bu kitabın oluşma ve yazım sürecinden söz eder misin? “İthal Gelinler”e nasıl ulaştın? Görüşmeler sırasında neler yaşadın? Nasıl tepkiler aldın?
Londra’da yeni taşınmıştım, 16 Mart’ta bütün ülke tam kapatmaya girdi. Kısa yürüyüşler yapmak, değişik tarifler denemek, Netflix’te diziler izlemekle günlerimi geçirirken, çocukluk arkadaşım Kristin’in bana verdiği cesaretle bu serüvene başladım. O sıralar, ‘Unorthodox’ dizisini izliyordum, ana karakter Esty’nin yaşadıkları kitap kahramanım İpek’in yaşadıklarını hatırlattı. Kitabın konusunda karar kılmıştım, yurtdışına evlenerek taşınan kadınların göçmenlik hikâyelerini anlatmak istiyordum.
İpek aracılığıyla zincirleme bir şekilde ulaştığım ilk kahramanla randevulaştıktan hemen sonra, ithal gelin olmakla ilgili bir soru listesi hazırladım. Bir yandan yazarken, diğer yandan da diğer ithal gelinlerle temasa geçiyordum. Ulaştığım görüşmecilerin bazıları kitapta öykülerine yer verilmesini kabul etmedi elbette. Mesela, Paris’te yaşayan bir ithal gelin kitap konusunu duyar duymaz hemen konuyu kapatarak “beni boş ver” demişti. Sonra, köyde sevdiğine varamadığı için sevdiği adamın bir akrabasıyla nispet için evlendiğini ve mutsuz olduğunu öğrendim.
Kalben ve ruhen bir projeye dahil olmak bambaşka bir his. Bu nedenle, bu kitaba canı gönülden dahil olmak isteyen kahramanlarla ilerledim. Zaten bu kahramanlarım da karantinadaydı ve onlar için de geçmişe bir yolculuk niteliğindeydi başlattığımız bu yolculuk… Zira ilmek ilmek dokuyacağımız hikâyelerimizde onların desteği olmadan ilerleyemezdim.
Kitabında büyük umutlarla yurtdışına gelin gidenler arasında büyük hayal kırıklığına uğrayanlar olduğu gibi kendini gerçekleştirme imkânı bulan kadınlar da var. Sence aralarındaki farkı belirleyen şey nedir? Yanlış seçim yapmaları mı? Bilinç durumları mı?
Evlilik, iki insanın hayatını birleştirmesi ve dünyalarını kesiştirmesi anlamına geliyor benim için. Kimi geleneğin getirdiği bir zorunluluk olarak dahil oluyor bu sürece, kimi aşk için, kimisi de bunu hayatını değiştirmek için bir fırsat olarak görüyor. Evliliğe nasıl bakarlarsa baksınlar ithal gelinlerin yeni yaşamları zor oluyor. Bu konu ilgimi çok çektiği için derinlemesine analiz etmek istedim. Amacım, sadece dramatik konuları değil, hayatın içinde var olan aşkı, tutkuyu, özlemi ve en önemlisi göçmenlik bilincini okura aktarmaktı. Gençken evlilik kararı alanlarda sorun riski daha yüksek görünüyor. Tanıma sürecini daha uzun bir döneme yayan çiftler, birbirlerini anlayıp anlamadıklarını daha net görebiliyorlar. Bilinç durumları da elbette farklı ithal gelinlerin. Bilinci açık olmayan veya kendini yeterince tanımayan kadınlar, karşısındaki adamın ne istediğini de çözemiyor. Durum çok bilinmeyenli bir denkleme dönüşüyor.
Göçmenlik, yeni kültüre dile adaptasyon derken, kadının eş zamanlı olarak evliliğin sorumluluklarına da hızlıca alışması gerekiyor. Her bireyin alışma süresi de farklı oluyor. Zaman geçtikçe yaşadığı ülkenin dilini öğrenemeyen, çevreyi tanıyamayan, kültüre adapte olamayan kadınlarda öğrenme süreci düzgün çalışmıyor. Bu noktada, eşinin, eşinin ailesinin, hatta arkadaş çevresinin yardım ve desteği ön plana çıkıyor. Yeterli desteği göremeyenler ve engellenmiş hissedenler, sonu hüsranla hatta travmalarla biten evlilikler yaşıyor. Bu süreçte eşlerinden yapıcı destek gören kadınların ise yeni toplumuna ve hayatına daha fazla entegre olduğunu, her ne kadar sorunlarla karşılaşsalar da bu sorunların birlikte aşıldığını gördüm ve bunu okuyucuya sundum.
Bugün uçağa bindiğinizde, uçuşla ilgili dakikalarca bilgi alıyor, beklenmedik durumlarda yolcuların neler yapması gerektiği konusunda uçuş personeli tarafından bilgilendiriliyorsunuz. Bunun ‘ithal gelin’ evliliklerinde de kesinlikle yapılması gerektiğini düşünüyorum.
Bu kitapta, ithal gelinlerin yalnız olmadıklarını, yaşadıkları güçlükleri aşabilecekleri yolların mutlaka olduğunu onlara bir nebze olsa duyurabildiysem ne mutlu bana…
Pelin Markirt’in İthal Gelinler adlı kitabını,
• Fieldseat Cafe’den (665 High Rd, Tottenham, London N17 8AD) ve https://pressdionysus.com/product/ithal-gelinler/internet adresinden edinebilirsiniz (info@pressdionysus.com).