Parlamentonun Westminster Salonu’nda 16 Nisan referandumu öncesinde Türkiye’deki son durumun ele alındığı 90 dakikalık bir oturum yapıldı.
20’ye yakın milletvekili hükümete, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası insan hakları ihlallerinin arttığı gerekçesiyle “Türkiye’ye yönelik tutumunu sertleştirme” çağrısı yaptı.
İngiltere Parlamentosunun Westminster Salonu’nda geçen perşembe günü, 16 Nisan tarihinde yapılacak olan referandum öncesinde Türkiye’deki son durumun ele alan bir oturum yapıldı. Oturuma katılan 20’ye yakın milletvekili, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından uygulamaya başlanan ‘Olaganüstü Hal’ nedeniyle insan hakları ihlallerinin arttığı gerekçesiyle Theresa May Hükümeti’ne, Türkiye’ye yönelik tutumunu sertleştirme çağrısı yaptılar.
Yaklaşık 90 dakika kesintisiz devam eden konuşmalarda Milletvekilleri ayrıca, Türkiye’deki durumun İngiliz Parlamentosunun Genel Kurulu’na taşınması konusunda da girişim başlatma kararı aldılar. Kuzey Enfield Milletvekili Ryan, oturumda yaptığı konuşmada, Başbakan Theresa May’i Ankara ziyareti sırasında silah anlaşmasına imza atarken, insan hakları ihlaleriyle ilgili iddialar konusunda sessiz kalmakla eleştirdi. İşçi Partili milletvekili, “Ticaret anlaşmaları asla insan haklarının yerini alamaz. Hükümet, Türkiye ile ilişkilerinde insan haklarını gündemine almıyor” diye konuştu.
Galler İşçi Partisi Milletvekili Ann Clwyd ise Türkiye’deki hükümetin, İngiltere’den aldığı silahları “eninde sonunda kendi halkının üzerinde kullanacağını” öne sürdü. Clwyd, “Dört Türk arkadaşım buraya sürgüne geldiler. Çünkü Erdoğan tarafından mitinglerde hedef gösterildiler ve can güvenliklerinden endişeliler. Türkiye’de birçok akademisyen, gazeteci ve yazar, sıranın kendilerine ne zaman geleceğini soruyor” dedi. Milletvekillerinin oturumda yönelttikleri eleştirilerin odağında 15 Temmuz sonrası ilan edilen olağanüstü hal döneminde (OHAL) kapatılan medya kuruluşları, görevden alınan kamu görevlileri ve akademisyenler ile ifade özgürlüğüne getirilen kısıtlamalar yer aldı.
OHAL döneminde çıkartılan Kanun Hükmünde Kararnamelerle 20 bine yakın akademisyen, kadro hakkını kaybetti, ihraç edildi ya da çalıştığı üniversite kapatıldığı için işsiz kaldı. Yine bu dönemde hakkında işlem yapılan şüpheli sayısı 100 bini aşarken, 40 binden fazla insan darbe girişimiyle ile bağlantılı olduğu gerekçesiyle tutuklandı. Kamudan ihraç edilenlerin toplam sayısı da 100 bine yakın. Oturuma katılan iktidardaki Muhafazakâr Parti Milletvekili Sir Edward Garnier de Türkiye’nin önemli bir NATO müttefiki olduğuna ve Suriyeli mültecilere kucak açtığına dikkat çekti. Ancak Garnier de ikili ilişkilerde ticaretin, insan haklarından daha çok ön plana çıkması yönündeki eleştirilere katıldığını belirterek, “Türkiye, bir ölçüye kadar değerli bir ticari ve ekonomik ortaktır. Buradaki bir ölçüye kadar ifadesine dikkat çekmek istiyorum. Bunlar muhalefeti baskı altına almak ve hukukun üstülüğünü akamete uğratmak için bir bahane olamaz” diye konuştu.
Kendisinin Türkiye ile ilgili 2015 yılında yayımlanan bir raporun yazarları arasında olduğunu anımsatan Garnier, o dönem Türkiye’deki bazı basın organlarının ve yorumcularının kendisini “Fethullah Gülenci olmakla suçladığını” belirtti. Garnier, Türkiye’de yaşananların “komik olmaktan saçma olmaya” doğru evrildiğini de sözlerine ekledi. Hükümet adına söz alarak eleştirelere yanıt veren Parlamento Dış İlişkiler Komitesi Sekreter Yardımcısı Muhafazakar Parti Milletvekili Tobias Ellwood, Türkiye’nin önemli bir müttefik olduğunu belirterek, insan hakları dahil, ikili ilişkilerde uluslararası hukuktan kaynaklanan sorumluluklarını yerine getirmesi gerektiğinin açıkça ifade edildiğini söyledi.
Oturumun sonunda yeniden söz alan İşçi Partili Ryan, hükümetin yanıtını “hayal kırıklığı” olarak nitelendirerek, “Türkiye konusunda hükümet yeterince eleştirel değil. İleride daha sert bir tutum takınmadığı için pişman olabilir. Sesimizi yükselttiğimizde Türkiye için çok geç kalmış olabiliriz” diye konuştu. Oturumu çok sayıda dernek, kurum yöneticisi ve gazeteci izledi. Milletvekilleri Joan Ryan, David Lammy ve Ann Clwyd, Westminster Salonu’nda gerçekleşen toplantıdan sonra bir başka odaya geçerek toplantı hakkında değerlendirmelerde bulundular. Gazeteci ve izleyicilere açıklamalarda bulunan milletvekilleri, konunun Genel Kurul’a taşınması konusunda girişim başlatma kararı aldılar.